"Bekaret kontrolünü kadını aşağılayıcı bir tavır ve özel yaşama müdahale olarak görüyorum. Bence isteyen kadınlarla isteyen karşı cinsle kalabilmeli. Cinsel özgürlük adına karma yurtlar olmalı."
Kadın bedeni üzerinden tanımlanan "namus" bu defa da yurtta kalan bir üniversite öğrencisinin "bekaret kontrolü"ne zorlanmasıyla gündeme gelirken, bianet'e konuşan kadın öğrenciler cinsel özgürlüklerini savunuyor.
İzlem Aybastı "18 yaşını dolduran insanlardan bahsediyoruz. Kendi iradeleriyle hareket etmesi gereken insanlardan. Sıkışan gaz patlar. Baskı ve kontrol insanları yanlış hareket etmeye sevk eder" dedi.
Öyleyse, kamunun, yöneticilerin sorumluluğu "reşit" kadınları baskıyla "korumak" değil, onların kendilerini koruması için seçenek sunmak. Aybastı "Seks insanlar için ihtiyaçsa eğer kondom satış otomatları, kadın pedi satış otomatları da yurt binalarında olmalı. İnsanlar sağlıklı yaşamalı, sağlıklı cinsel hayata teşvik edilmeli" diye ekledi.
Avcılar'da "bekaret kontrolü"
Önce Beşiktaş'da özel bir yurtta MEB ve Valiliğin girişimiyle inceleme başlatılması ve öğrencilere "yurda erkek giriyor mu?" sorusunun sorulması ardından bekaret kontrolü uygulamasının son örneği Avcılar'da yaşandı.
Özel Emel Kız Öğrenci Yurdu yetkilileri bir öğrenciyi (18) boynundaki morluk nedeniyle falçata tehdidiyle soyup vücuduna baktılar, babasını arayıp "kızınız cinsel ilişkiye girmiş, gelip alın" uyarısı yaptılar.
"Kızlarını okula göndermeyen" babaları kınayan kampanyaların yapıldığı Türkiye'de Başbakanlığın kadına, çocuğa şiddet genelgesi aralarında Valilikler, Milli Eğitim Bakanlığı'nın da olduğu tüm kuruluşlara ulaştı. Diğer yandansa Ceza Kanunu'nda bekaret kontrolü yasak.
"Odalarda dört kişiydik"
Daha önce yurtta kalmış, şimdi eve çıkmış öğrenci Derya Kuş karma yurt fikrini sorduğumuzda "Yabancı ülkelerde oluyor değil mi?" diyebilecek kadar uzak bu fikre.
"Ben okulun yurdunda kalıyordum. Yarı özel yarı devlet yurdu. Biz de bekaret kontrolü ya da benzer bir baskı hiç yaşanmadı."
Niçin yurttan ayrıldığını sorduğumuz Kuş "Odalarda dört kişi kalıyorduk. Odalarda banyo olmaması ayrıca bir sorundu. Arkadaşlarımız içeriye giremiyordu, ziyaretçi yasaktı. Yattığım yatak bile benden önce kullanılmış ve benden sonra kullanılacaktı, yani benim değildi" diyerek yurdu evi kadar benimseyemediğini söyledi.
Almanya'dan bir örnek
Erasmus programıyla Almanya'da eğitim görmüş Seda Özay ise orada karma yurtta kaldığını anlatıyor:
"Yurdun kapısında bir görevli belli saatlerde bulunurdu. O da gelen gideni kontrol etmek için değil odalarda arıza, sorun var mı diye teknik bir kontrol için tutulurdu. Bazı odalarda iki ayrı odadan oluşuyordu. Bu odalar sevgili ya da evli olan çiftler için düzenlenmişti. Öyleki kavga eder ya da yalnız kalmaya ihtiyaç duyarlarsa diye ayrıca odaları oluyordu. Yurtlara istediğimiz zaman girip çıkıyorduk. Ziyaretçimiz de gelebiliyordu."
Rahatsız olup olmadığını sorduğumuz Özay "Hayır rahatsız olmadım. Herkes nasıl istiyorsa öyle kalıyordu" dedi.
"Normal olanı da bu. Türkiye'de tabular yıkılır mı? Pek inanmıyorum. Ama müdahale gerekir. Sonuçta bastırılmış, ipe sapa gelmez ilişki modelleri bu yasakçı, özgürlükçü olmayan uygulamaların eseri. Bir yerden başlamak gerek." (EZÖ)