Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Ticaret Odası'nın davetiyle fotoğrafçı Antoine Agoudjian “Sessizliğin Çığlığı – Bir Ermeni hatırasının izleri” sergisini gerçekleştirecek.
22 Nisan-31 Mayıs tarihlerinde Diyarbakır Keçi Burcu’nda gerçekleşecek olan sergi öncesinde Agoudjian ile bir araya geldik.
Kökleri Erzurum ve Kütahya’ya dayanan Agoudjian’ın baba tarafından dedeleri soykırımdan önce Kütahya’dalarmış.
Agoudjian'ın hikayesi
Soldaki Antoine Agoudjian, sağdaki annesinin tarafından dedesi Arin Arydjian.
Agoudjian “Dedelerim Kütahya’dan bir yöneticinin kendilerine haber vermesi üzerine, soykırımdan gerçekleşmeden kaçtılar” diyor. Agoudjian’ın bahsini ettiği kişi Kütahya mutasarrıfı Faik Ali Ozansoy. Kütahya’dan Selanik’e giden aile daha sonra Fransa’ya geçmiş.
Anne tarafı ise soykırım zamanında Erzurum’da. Büyükbabası Arin Arydjian Osmanlı ordusunda subay. Agoudjian ailesinin bu sayede hayatta kaldıklarını ancak en sonunda yine kaçmak zorunda kaldıklarını anlatıyor.
Önce Konya’ya giden büyükbaba burada subaylığından faydalanarak bir Ermeni kafilesini de kurtarmış. Agoudjian bunun dönemin Ermenileri koruyan Konya Valisi Cemal Bey ile birlikte başarmış olabileceklerini söylüyor. Arydjian Konya’dan Lübnan’a, Lübnan’dan Bulgaristan’a, oradan da Fransa’ya geçiyor.
“Sergimin anlattığı yalnız benim değil, Alfortville’de beraber yaşadığımız tüm Ermenilerin hikayeleri. Onların bana anlattıklarının izleri” diyor Agoudjian.
"İnsanlar daha fazla korkuyor"
Aslında “Sessizliğin Çığlığı” sanatçının Türkiye’deki ilk sergisi değil. Daha önce 2011’de DEPO’da da sergi düzenleyen Agoudjian dört yıl içinde Türkiye’de çok şeyin değiştiğine dikkat çekiyor.
“O dönemde onlarca gazeteci bizimle görüştü, yazı yayımlandı. Şimdiyse çok az. İnsanların korktuğunu hissediyoruz. Halbuki o dönem büyük bir motivasyonla konuşmak istiyorlardı benimle. Bunun sansürden ziyade otosansürle ilgili olduğunu düşünüyorum.
“Bu Türkiye’nin iç değişimiyle ilgili. Erdoğan’ın geldiği noktayla ilgili. Sultanlaşma yolunda biri olarak görüyorum Erdoğan’ı. Onu rahatsız eden her şeyle ilgili bir korku yaratıyor. Dolayısıyla Ermeni meselesiyle ilgili de böyle bir korku var. Gezi’den beri böyle bir sertleşme durumu var. Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil. Tüm dünyanın sorunu. Fransa da aynı durumda.”
"Soykırımı tanımak Türkiye'yi demokratikleştirecek"
Agoudjian bu nedenle sergi davetinin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nden gelmesinden çok etkilenmiş. Resmi bir kurum tarafından gelen daveti şöyle anlatıyor:
“Tabii ki bunun Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi için siyasi bir tavır bunun farkındayım. Çünkü bu şekilde Erdoğan’a ‘Madem sen böyle bir siyasi tavır içerisindesin, biz de senin ayağına küçük bir çakıltaşı atarız, madem sen inkar ediyorsun biz tanıyoruz 1915’i’ diyorlar.
“Kürtler zaten uzun zamandır Ermeni Soykırımı’nı tanıdıklarını ve bununla yüzleşmeye hazır olduklarını söylüyorlar. Bu bir demokratikleşme adımıdır. Ermeni Soykırımı’nın tanınması Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacaktır. Gerçeğin on bin tanımı olmaz. Toplumun şeytanları vardır. Eğer yöneticiler istediğinizi yapın cezalandırılmadığınız derse şeytanlar ortaya çıkar. Ermeni Soykırımı böyle oldu. Bu tüm toplumlar için geçerlidir. 2. Dünya Savaşı sırasında da Fransızlar Nazilere Yahudileri ihbar ediyorlardı.”
70 fotoğraftan oluşan sergi aslında 113 fotoğraflık bir seri. Agoudjian’ın 27 yılını verdiği bir seri. Bu iş için hayatından çok şeyi verdiğini söylüyor Agoudjian, çok yalnızlık getirdiğini anlatıyor.
İşlerinin neden bu kadar karanlık olduğunu sorduğumda karşı çıkıyor.
“Karanlık olan hikaye. Bense o hikayeyi aydınlatıyorum, karanlık hikayeye ışık tutuyorum.”
Agoudjian’in işleri kömür karası atmosfer içinde ışıldayan yüzler, aydınlanan bir ufuk ya da nur saçan bir suret demek.
"Türklerin tarihini çaldılar"
2015’e, soykırımın 100. yılına dair ne düşündüğünü sorduğumda 1915’te yıkılan şeylerin sadece kiliseler, anıtlar değil, hayatlar, ilişkiler olduğunu söylüyor. Bu ilişkilerin yeniden onarılması gerektiğini söyleyen Agoudjian ekliyor:
“Türkiye toplumu şunun farkına varmalı. 1915’te tarihleri onlardan çalındı. Bunu yapanlar hayduttular. Türklerin de ellerinden tarihlerini çaldılar. Bugün yaşayan Türkler 1915’ten sorumlu değiller. Ancak onunla yüzleşerek yaşananlara karşı belki sorumluluklarını yerine getirebilirler.”
Keçi Burcu, Diyarbakır
Antoine Agoudjian “Sessizliğin Çığlığı – Bir Ermeni hatırasının izleri” sergisi 22 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında Diyarbakır, Keçi Burcu’nda görülebilir. (EA)