Yıkımlar, barınma hakkından edilenler, hak sahipliği iddia edenler, zorla tahliyeler, son dakikada çıkan yasalar, koruma kurulu kararları, sivil inisiyatif, kent hakkı, kamusal alanın öznesi olmak isteyenler ve kamu anlayışını neredeyse 100 yıldır aynı "istikrarda" sürdüren hegemonya arasında süregiden çatışma...
Kamusal alanın dinamikleri böyle "Bulutsuzluk Özlemi" şarkısı gibi uzar gider. Homojen, uzlaşmış kamusal alan fikrinden uzaklaşalı epey oluyor; ortak akıl tahaküm mekanizmasına karşı duruşların yolunu arıyor, bulmaya çalışıyor. Ama yine de, ne yapmalı?
Bu soru geçtiğimiz hafta düzenlenen kamusal program oturumlarının son cümlesiydi. Eylülde başlayacak 13. İstanbul Bienali'nin konusu küratörler Fulya Erdemci ve Andrea Phillips tarafından kamu kavramı olarak belirlendi, malum.
Bienal başlamadan önce, farklı disiplinlerden gelen katılımcılarla kamu tahayyülünün tartışılacağı, küratör Erdemci'nin tabiriyle "kamusal bir simya"nın ortaya çıkarılacağı bir panel serisi düzenlenecek. Serinin ilk ayağı 8-10 Şubat arasında gerçekleştirildi. "Şehri kamusallaştırmak" başlığı taşıyan toplantılardan iki oturumla ilgili birkaç not düşeceğim bu sayfaya.
Cruz, 15 senedir mahallelerde
Cuma günkü ilk oturumda sözü alan mimar ve akademisyen Teddy Cruz [1]'la başlamak yerinde olur, çünkü küresel kapitalizmin sonuçlarından biri olan yeni kent yapılanmalarına karşı oluşturduğu ve yaklaşık 15 senedir devam eden mahalle projeleriyle "ne yapmalı?" sorusuna cevap verebilmiş.
Yer: Latin Amerika ve ABD arasındaki sınırda karşılıklı konuşlanmış iki şehir, San Diego ve Tijuana. Aralarına sınır duvarı çekilmiş bu iki şehir, dünya üzerinde ekonomik uçurumun en belirgin olarak görülebildiği yerlerden.
San Diego'nun villalı özel sitelerinden 15 dakika mesafe kat edip tenekeden sınır duvarını aşarsanız, kuzeyden getirilen garaj kapısı ya da otomobil lastiği gibi maddelerle yapılmış evlerden oluşan mahallelere geliyorsunuz. Tijuana'daki bu mahallelerde uzun bir süredir demokratik bir kentsel yapılanma sistemi kuruyor Teddy Cruz ve ekibi.
"Görünenler ve görünmeyenler arasında küratörlük yapmak " olarak tanımladığı bu işteki temel kaygıları çok küçük parsellerden oluşan mahallede farklı toplumsal birleşimlere alan sağlamakmış. Toplulukların ihtiyaçlarına göre şekillendirilen bu yaşamda vatandaşlık yaratıcı bir hareket haline gelebiliyor. Yaratıcı bir eylem olarak vatandaşlıktan bahsediyor Cruz. Kulağa romantik geliyor değil mi? Bununla ilgili verdiği bir örneği aynen aktarıyorum:
Kaykaycıların kamusal alan mücadelesi
"Tijuana'da otoyollar arasında, idari olarak kimin bölgesinde olduğu çok da belli olmayan arta kalmış boş bir alan vardı. Bir akşam kaykaycı gençler bu alanı ele geçirmek için harekete geçiyor, kendi kaykay parklarını yapmak için kazmaya başlıyorlar. Çünkü şehirde onlar için bir kamusal alan yok.
"İki hafta sonra polis gelip çocukları alandan çıkarıyor ve gençler karşı koymak için örgütleniyor. Kaykaycı çocuklarla ilk konuştuğumda, bu terk edilmiş alanı politik güce çevirdikleri için şanslı olduklarını söylediler bana. Bir nevi hükümetin 'bermuda şeytan üçgenini' bulmuşlardı çünkü.
"Belediye meclisiyle konuştuklarında alanı kullanabilmek için STK kurmaları gerektiğini öğreniyorlar. STK'nın ne işe yaradığını bilmeyen bu gençler, Seattle'dan bu tür bir aktivizm deneyimini daha önce yaşamış kaykaycı gençlerle iletişim kuruyor. Neticede o alan artık bir kaykay pisti. Naif gibi dursa da , tepeden inidirilen politikalara karşı topluluğun verdiği mücadelenin sembolik bir örneği bu hikaye. Çatışmanın yaratıcı bir araç olarak kullanılabileceğini gösteriyor. Topluluk nedir sorusunu sordurtuyor."
Cruz, çağdaş kentlerde yukarıdan aşağıya süreçlerle, aşağıdan yukarı süreçlerin bir araya gelemememesinin sorunları başlattığını, politik olmanın da tam bu noktadan çıkarak mümkün olabileceğini vurguluyor.
Her masal da mutlu sonla bitmez a!
Şimdi bir sonraki güne, "Agorafobi : İstanbul'da kentsel Dönüşüm" başlıklı oturuma zıplayalım. Türkiye'de, ağırlıklı olarak İstanbul'da kentsel dönüşüm sürecinin tartışıldığı toplantıda konuşmacı olanlardan Yaşar Adanalı [2], Cruz'un yukarıda bahsettiği, süreçlerin bir araya gelememesini veciz görsellerle anlatıyordu.
Ankara Çinçin Mahallesi'nin yıkılacak olmasını "müjdeleyen", Emrecan Taneri'nin çektiği o görseldeki gibi mahallenin beklentilerini, sorunlarını, müzakere olasılığını bu kadar kolay görmezden gelip "puf!" diye ortadan yok olmasını bekleyen (ve bunu yerine getirebilme erki eline verilmiş) bir yerel yönetimin karşısında, müdahale gücü olan bir toplumsal özne olabilmek nasıl mümkün?
"Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz"
Fener -Balat, Derbent gibi direnen mahalleler ya da panel konuşmacılarından Betül Tanbay'ın da içinde bulunduğu "Taksim Platformu" gibi oluşumların varlığına rağmen vatandaşlığın yaratıcı bir eylem olarak nasıl konumlandırılabileceği sorusuna halen cevap veremiyoruz galiba.
Platformun uzun süre devam eden nöbetleri sonunda 13 küsür milyonluk şehirde projenin iptalini talep eden 50 bin imzanın toplanması mücadele hattının çatlaklığına mı işaret?
Katılımcılardan Erbay Yucak'ın vurguladığı bir noktayı not düşmek önemli buraya: çalışma ve yaşam alanındaki güvencesizlikler karşısında pozisyonu olan "Bir Umut Derneği"nden hukuk danışmanı Yucak, "Giden mahalleyi mahalle sahiplenmiyorsa, atfedilen dayanışma özelliğini mahalle algılamıyorsa mücadelenin öznesi kim olacak?" diye soruyordu.
Sorularla dolu bir yazı oldu, farkındayım. Oturuma dinleyici olarak katılmış mimar Korhan Gümüş'ten söyleşi biterken önsöz yapabiliriz belki: "Sınıfsal asimetri sürekli kendini tekrarlıyor. Bizse her şeyi yeniymiş, oyuna daha yeni dahil oluyormuşuz gibi karşılıyoruz. 'Rant var' saptaması yapmasak, bir şey yapmak zorunda kalacağız, bundan korkuyoruz sanki"
Kafamda sorularla Depo'da açılmış olan "Afişe Çıkmak" sergisindeki afişlere bakıyordum, 29 Mayıs 1978 tarihli bir toplantı afişi gördüm "Kırsal ve Kentsel Planlamada Halk Katılımı"ydı başlık. Sahi, ne yapmalı? (GK/NV)
[1] University of California, San Diego Görsel Sanatlar bölümü Kamusal Kültür ve Şehircilik Profesörü, Kentsel Ekolojiler Merkezi (CUE) kurucularından.
[2] Gelişim planlamacısı, araştırmacı, reclaimistanbul.com ve mutlukent.wordpress.com adreslerinde blog paylaşımları yapıyor.