Dün (18 Mayıs) arkadaşım Elif'le sıkıcı bir panelden çıkıp birer kahve içelim fikriyle kendimizi Taksim'deki Mis Sokak'a attık. Havanın da sıcak olmasıyla dışarıda masaları olan kafelerden birini seçtik. Adı Cafe Nero.
Bir kahve, bir soda, siparişler verildi, sohbet başladı. Elif bana bir şey anlatırken aynı kafenin sol köşesindeki masada 30'lu yaşlarda, tek başına oturan, birasını yudumlayan bir erkek benim oturduğum yöne doğru kaş göz hareketleri yapmaya başladı. Dikkatim dağılmıştı, önemsemedim. Elif'i dinlemeye devam ettim. Bir süre sonra bana yaptığını fark ettim.
Şaşırdım. "Buyrun?" diye seslendim. Eliyle Elif'in sırtını göstererek "Beli açılmış" dedi.
"Bayanın beli görünüyor"
Dondum. Toparlayıp "Size ne ki?" dedim. "Ha öyle mi" mimiğiyle cevapladı bizi. Sanki vücudumuzu teşhir etmek için orada bulunuyormuşuz gibi. Aşağılayıcı bir tavır. Bu yaptığının taciz olduğunun farkında mı?
Çok şaşırdık. Öylesi durumlarda kadınlar kendilerini çıplakmış gibi hisseder. Bir erkek gözünü vücudunuza dikiyorsa ister istemez korunma refleksiyle kapanmak istersiniz. Elif soğukkanlı davrandı. İstifini bozmadı, "belini de kapatmadı".
Garsonu çağırdım. "İşte şuradaki beyefendi bize bunu yaparak bizi taciz etti. Bir şey yapmalısınız" dedim. 20'li yaşlardaki erkek garson, "Ben sizi başka masaya alayım" dedi. İtiraz ettik. Öyle ya, biz niye yerimizi değiştirecektik? Gitmesi gereken biri varsa o olmalıydı.
Garson itirazımızı anlamadı ve şöyle bir cevap verdi:
"Valla ne diyeyim? Belki ben olsam ben de bakardım."
İkinci şoku yaşadık. Ne diyeceğini bilemeyen garson aklına ilk geleni söylemiş oldu: Ben olsam ben de bakardım.
Elif "O halde bir daha buraya asla gelmemek üzere gidiyoruz. Hesapları da siz ödüyorsunuz" dedi. Garson tutturdu. "Hayır hesabı ödeyeceksiniz?" Bu kez de hesap ödememek için sorun yaratan iki ruh hastası genç kadın durumuna düşmüştük.
"Taciz edildiyseniz edildiniz, hesabı niye ödemiyorsunuz?" tavırlı garsonun peşimizden "para" diye koşacak olmasını göze alamadım. "Müdürünüz, kafenin sahibi, sorumlu kim varsa o gelsin, konuşalım" dedim.
Bir sorumlu geldi. O da genç bir erkekti. Durumu anlattım. Hesap ödemek istemediğimizi söyledim. Memnunsuz bir ifadeyle "peki" dedi. Biz oradan ayrılırken yan masalarımızda oturan kadınlı erkekli gruplar bize kınayan gözlerle baktılar.
Zaten bütün sürece tanık oldukları halde hiçbiri bizi savunmamıştı.
"Çarşaf giyeceksin"
Bugün (19 Mayıs) ofise geldiğimde iş arkadaşlarıma Cafe Nero denilen yerde yaşadıklarımızı anlattım. Öğle yemeğinin ardından artık sigaranın da yasak olmasıyla kendimi çalıştığımız binanın önüne attım. Amacım merdivenlere oturup bir sigara yakmaktı. Üzerimde siyah bir bluz, altımda bol bir pantolon var. Yoldan geçen 50 yaşlarında, sakallı bir erkek bana yaklaştı. Adres falan soracak sandım.
Parmağını suratıma sallayarak "Sen de böyle giyineceksin" dedi. Ne olduğumu şaşırdım. Diğer eliyle yoldan geçmekte olan siyah çarşaflı kadını gösterdi.
Ben de öyle giyinecekmişim. Yani çarşaf mı giyecektim? "Ne diyorsunuz?" diye tekrar sordum. "Sen de öyle giyineceksin işte" dedi. Şaşkınlığımla ancak dün beli görünüyor diye arkadaşımı uyarmamı isteyen erkeğe söylediğimi söyleyebildim: Size ne oluyor?
Sonra çok sinirlendim. O yoluna devam ederken "Canım nasıl isterse öyle giyinirim" diye bağırmaya başladım. O da sık arkasına dönüp "cık cık" çekti. İster istemez kıyafetine gözüm takıldı. Beyaz kısa kollu, içindeki atleti gösteren bir gömleği vardı sıcak hava şartlarına uygun. Bana kendince bir öneride bulunması bile makul değilken emir veriyordu. Ne cesaretle?
Daha önce başka bir kadın gazeteci arkadaşın başına da gelmişti bu "belin görünüyor" uyarısı. Üstelik daha önce de birkaç kadın arkadaşımdan yollarının tanımadıkları erkeklerce veya kadınlarca kesilip "daha kapalı" giyinmeleri konusunda uyarılara maruz kaldıklarını dinlemiştim. İlk kez başıma geliyor. Yani ilk kez bu kadar aleni, keskin şekilde ve aralıksız.
Önümüz yaz, zorlu geçeceğe benziyor.
Zaten besili olan erkekliğin yükselen İslamla iyiden iyiye semireceği cinsel tacize, şiddete karşı kafayı yormanın yanında en çok olay yerinde tanık olan kadınların maruz kalan kadınlarla dayanışmasının anlamlı olacağına inanıyorum.
Öncelikle başınıza gelen tacizi dillendirdiğinizde erkekler şaşırıyorlar. Öyle değilmiş gibi yapıyorlar. Sonra erkeklerin erkekleri kollamasının normal olduğunu düşündüğünüzde "kadınlar niye sessiz kalıyor" diyorsunuz.
Eğer Cafe Nero'daki diğer kadınlar sessiz kalmasalardı, en azından biz değil taciz eden kişi kafeyi terk ederdi. (EZÖ/GG)