Fotoğraflar: AA
Ermenistan'da Kadife Devrim diye adlandırılan halk hareketi sonrası iktidar olan Nikol Paşinyan idaresi bugünlerde zorlanmaya başladı. Bunda korona salgını karşısında dünyada birçok liderin sergilediği vurdumduymaz tavır, geçmişte Sovyetler Birliği coğrafyasında bulunan halkların her hastalığa karşı tipik tavsiyesi olan "Sabahları bir tek votka iç/özellikle ev votkası olursa daha iyidir, hiçbir şeyin kalmaz" diye özetleyebileceğim "çare"ye sarılması, bazı destekçilerini bile şaşkınlığa uğratmıştı. Sonrası toparlamaya çalışsa da zamanında alınmayan tedbirlerin ortaya çıkardığı zafiyet, Paşinyan'ın söylemlerinde bahane arayan bir havaya dönüştü. Normale dönüş başlığı altında dünyanın her yerinde olduğu gibi Ermenistan'da da gündeme gelen "ekonomiyi kurtarma" hamlelerinin paralelinde salgının yayılması kaçınılmaz. 24 Haziran itibariyle küçük bir ülke olan Ermenistan'da vaka sayısı toplam 21 bin 717'ye yükseldi. Salgının nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 386'ya ulaştı.
Son süreçte giderek Ermenistan'a dönük "pozitif" ilgisini artıran Çin birinci sırada olmak üzere Rusya, Polonya, Sırbistan, Fransa ve Litvanya gibi bazı ülkeler tıbbi malzeme yardımında bulunurken başta Rusya ve Fransa olmak üzere bazı ülkelerden de doktorların salgınla mücadeleye yardım için Ermenistan'a geleceği duyuruldu. Rusya'dan gelecek 50 doktorun bir kısmı ülkeye pazartesi günü ulaştı. Fransa'dan da ikinci ekip doktorlar Çarşamba günü ülkeye geldi.
Paşinyan hükümeti, bugünlerde ek tedbirler almaya çalışıyor. Fakat zılgıt çekmenin yanı sıra sokakta daha fazla kontrol için sivil polisler olmasının, salgının yayılmasında önemli bir faktör olan komşular arası temas gibi meseleleri çözmek için ne kadar faydası olacağı belirsiz. Salgına dönük sergilenen yetersizliklerin Paşinyan hükümetine karşı zamanla genel bir memnuniyetsizliğe dönüşme olasılığı zayıf. Yıllardır çekilenlere biraz daha eklenmiş oluyor. Ama zamanla özellikle ekonomik alanda varolan beklentiler karşılanmazsa olası milliyetçi provokasyonlar eşliğinde bir "eskiye dönüş" zorlaması da gerçekleşebilir.
Oligark Tsarukyan'a operasyon
Geçtiğimiz günlerde ülkenin sayılı oligarklarından aynı zamanda ana muhalefet partisi Müreffeh Ermenistan lideri Gagik Tsarukyan'a yönelik bir soruşturma başlatıldı. Tsarukyan'a yönelik suçlamalar vergi kaçakçılığı, yolsuzluk, seçim rüşvetleri gibi başlıklar altında toplanıyor. Tsarukyan'ın Ermenistan'ı yaklaşık 83 milyon dolar zarara uğrattığı, Ermeni basınında haber oldu. Bu iddiaların fazlası olduğunu sanmıyorum zira Tsarukyan gibi kişiler Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde ülkenin varlıklarını gasp edip sonrası bunun hukukunu ve nizamını oluşturan sayılı ailelerin mensuplarından.
Tsarukyan'ın sorgulanma süreci ülkede küçük çaplı bir infiale neden oldu. Sonrası Tsarukyan'ın milletvekili dokunulmazlığını kaldırmak için yapılan parlamentodaki oylamaya muhalefet katılmazken, Paşinyan'ın Benim Adımım İttifakı milletvekillerinin 87 "evet" oyuyla (toplam 132 milletvekili) yargılama için gerekli zemin sağlanmış oldu.
Peki bu operasyon neden şimdi başladı? Çünkü Tsarukyan gibi kişilerin hali, yaşadıkları şatafat sakladıkları bir şey değil aksine sıradan insanların her zaman gözüne soktukları ve seçimlerde oy satın aldıkları bilinen bir durumdu. Ayrıca bu servetin ter akıtılarak kazanılmadığı başta Paşinyan olmak üzere "Kadife Devrim"e katılan herkesçe biliniyordu. Elbette Paşinyan 2018'de çeşitli kesimleri tasfiyeye yönelirken düşmanı "akıllıca" ayrıştırmayı bildi. Fakat bir taraftan da Tsarukyan gibileri aklayıp yeniden siyaset zemininde onlara meşruiyet sağladı. Bu yüzden bugün belki de asıl sorun korona sürecinin iyi idare edilememesinde ve çeşitli saldırılar altındaki Paşinyan yönetiminin kendini daha az güvende hissetmesinde.
Koçaryan serbest
Ermenistan'ın 1998-2008 yıllarında cumhurbaşkanlığını yapan Robert Koçaryan, 2008'de düzenlenen protestolar sırasında çıkan ve 10 kişinin ölümüne neden olan olaylarla bağlantısı olduğu, anayasal düzeni ihlal ve rüşvet alma gerekçesiyle 2018'den bu yana yargılanıyor. Koçaryan 2018'de iki defa tutuklanmış, serbest bırakılmış, geçen yıl da Haziran ayında yine tutuklanmıştı. Geçtiğimiz hafta ise kefaletle tekrar serbest bırakıldı.
4 milyon 150 bin dolarlık yüksek miktardaki kefaleti yine Ermenistan'ın bazı bilinen oligarklarının ortaklaşa ödediği haberleri basına yansıdı. Bu da elbette bir tür "yoldaşlık" hali olsa gerek. Daha kötüsü Paşinyan iktidarına karşı yolsuzluk rejimini tekrardan hakim kılmaya çalışanların girişebileceği tezgahlar...
Paşinyan'ın açmazları
Ermenistan, giderek artan ölçüde Rusya, Çin ve ABD arasında bir çekişme alanı olma özelliği gösteriyor. Aynı zamanda komşu İran, "düşman" TC ve Azerbaycan'la çevrili olmak ister istemez rahat soluk alıp vermeyi zorlaştıran bir pozisyon olsa gerek. Halkına iyi bir gelecek hayali çizemeyen Aliyev yönetiminin olmayan demokrasisini sürdürebilmek için Karabağ sorunu üzerinden daima bölgede savaşı motive eden bir tutum içerisinde olması, artık bu iktidarın doğası gereği denilse yeridir. Bunun gereği olarak son haftalarda artan ölçüde Dağlık Karabağ bölgesi sınır hattında ateşkes ihlalleri yaşanıyor. Bunun Ermenistan tarafına yansıması Paşinyan'ın da dahil olduğu milliyetçi hamasetin yükseltilmesiyle sonuçlanıyor. Aynı şeyin TC tarafından nedeni çok da anlaşılmaz bir tarzda bugünlerde yine ortaya atılan "Ermeni iddialarına karşı alınacak tedbirler" salvosu zemininde büyümesi kaçınılmaz.
Paşinyan'ın açmazları burada başlıyor. Tasfiye etmeyi iddia ettiği güçler önemli ölçüde Karabağ savaşı zemininden beslenip türeyen kesimler. Bir ideolojileri varsa bu da çoğu zaman işlenen suçlar için uygun bir perde olan milliyetçilik. Paşinyan'ın bu kodaman takımıyla hesaplaşabilmesi için onların ideolojik zeminini tartışma konusu yaparak aynı zamanda Karabağ sorununu çözmenin yollarını bulması gerekiyor. Yani bir nevi geçmişle hesaplaşma. Yoksa sorunun kendisi gibi o sorundan beslenen kesimlerin Paşinyan'ın başına daha çok çorap örme kudreti taşıdığı aşikar.
Yolsuzluk sorunu
İkinci başlık yolsuzluk. Paşinyan bunu ortadan kaldırmak istiyor fakat bu konuda kapitalizmle sınırlı bir perspektifinin olması başlı başına bir sorun. Çünkü kapitalizm doğası gereği yolsuzluk üretir. Hele siz iki yakanızı bir araya getiremeyen zayıf bir ekonomiyseniz. Geriye kalan pek bir şey yok. Kalaşnikof üreterek ya da Çin'in olası yatırımlarının ülkeye demokrasi refah getireceği gibi bir yanılsamanız yoksa.
Paşinyan bir de bütün bunları önemli ölçüde uzlaşmak zorunda kaldığı eski rejimin bürokrasisiyle yapmaya çalışıyor. Bunun bir hayli zor olacağı son iki senede görüldü. Öte yandan Paşinyan icraatları önünde engel gördüğü Anayasa Mahkemesi yargıçlarını kendi lehine değiştirmek için daha önceden referandum kararı alınmasını sağlamıştı. Fakat referandum salgın nedeniyle gerçekleşmedi. Buna rağmen son dönem Venedik Komisyonu'nun söz konusu meseledeki önerilerini de yok sayarak sadece kendi partisinin meclisteki çoğunluğuna dayanarak Paşinyan'ın hızla adım atmaya çalışması, yasalara uymak yerine keyfi hareket ettiği üzerinden meşruiyet tartışmalarına yol açmış gözüküyor. Tabii burada asıl sorun bu adımların ne derece geniş kitleler tarafından anlaşıldığı ve benimsendiği. Yoksa olası "kriz" durumlarını değerlendirebilecek güçlerin Ermenistan coğrafyasında da sökün etmesinin zor olacağını sanmam.
Her şeye rağmen Paşinyan'ın halkın desteğini kaybettiği söylenemez. Fakat düşmanlarının kalabalıklaştığı ve fırsat aradıkları ama asıl zayıflığın Paşinyan'la simgelenen yönetimin kendi perspektifinden kaynaklı olduğunu söylemekse sanıyorum fazla abartılı olmaz...
(AS/NÖ)