*Fotoğraftakiler sırasıyla: Hanana Kia, Mehsa Mogoi, Minu Majidi, Ghazale Chelavi, Hadis Najafi, çizim ve fotoğrafların tamamı sosyal medyadan alındı.
Hanana Kia, İran’ın Mazandaran şehrinde Mahsa Amini'nin katledilmesini protesto ederken polislerce vurularak öldürüldü. 23 yaşındaydı.
Minu Majidi, Kermanşah şehrinde Mahsa Amini’nin katledilmesini protesto ederken polislerce öldürüldü. İki çocuk annesiydi.
Mehsa Mogoi, İsfahan şehrinde Mahsa Amini'nin katledilmesini protesto ederken polislerce vurularak öldürüldü. 18 yaşındaydı.
Ghazale Chelavi, İran'da Mahsa Amini 'nin öldürülmesini protesto ederken, polislerce öldürüldü. 32 yaşındaydı.
Hadis Najafi, Mahsa Amini 'nin öldürülmesine ilişkin protestoya katıldığı için vuruldu.
Bu kadınlar, başörtüsü takmak istemiyor. Okula gitmek istiyor, çalışmak istiyor, erkeklerle eşit bir hayatı yaşamak istiyor. Protestolara katılıyor, İran'da olmasa da evrensel hukuk kurallarına uygun olarak "zulüm artınca direniş haktır" diyerek sokaklara çıkıyor.
İran’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılan Ghazale Moghaddam, İran’daki protestoları “Modern dünyanın feminist devrimi” olarak nitelendiriyor.
"Zorunlu başörtüsünün kaldırılması sisteme darbe vuracak"
Annesi ve kardeşleri halen İran’da olduğu için sesi ilk kez bu kadar endişeli.
Annesinin yaşadığı bölgede internetin yavaşlatıldığını elektriklerin kesildiğini anlatıyor. “Çok endişeliyim yine de İranlı kadınların sokakta olması beni çok mutlu ediyor. İranlı kadınlar artık dayanamayacak noktaya geldi. Güzel olan kadınlar sadece rejime karşı erkekler de kadınlarla birlikte sokakta” diyor.
Ghazale Moghaddam'a kulak verince İran'da kadınların kararlılığını ve gücünü daha iyi anlıyoruz:
"İran'da halkın genel memnuniyetsizliğinin ve halk kitlelerinin hükümetle çatışmasının genel arka planının her zaman var olduğunu biliyoruz.
"Son yıllarda sürekli olarak sendika, öğrenci, işçi protestoları vb. olaylara tanık olduk ve zamanla aralarındaki mesafe kısaldı. Bu ayaklanmalar bastırılsa da, halkın çoğunluğunun hükümete muhalefeti her defasında hatırlatılarak siyasi devrim motivasyonu canlı tutulmuştur.
"Halkın ayaklanmasının boyutu ve halkın protestolarla dikkat çekici desteği nasıl açıklanabilir: Mahsa (Jina) Amini bir Kürt kadınıydı. Diğer bir deyişle, hükümetin kadına yönelik sistematik şiddetinin Kürtlerin bu 44 yılda İran hükümetinden memnuniyetsizliğine bağlı olduğunu görüyoruz.
"Mahsla Amini'nin ölümüyle birlikte Kürt partileri tarihi bir fırsatı değerlendirerek grev ilan etti. Diğer muhalefetler ve siyasi güçler, bu doğmakta olan harekete sunmak veya protestocu halkın iradesini desteklemek için yas ilan etmekten başka bir çözüm bulamadılar. Bu nedenle İran Kürdistanı'ndaki genel grev büyük bir sempati uyandırdı.
"Zorunlu başörtüsüne karşı çıkmak, kadınların giyim tarzını, yaşam tarzlarını ve bedenlerini seçme hakkını tanımak ve onlara yasal eşitlik, kısacası kadın özgürlüğü tanımaktır.
"Kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın sona erdirilmesi İran toplumunun çoğunluğunun temel taleplerinden biridir. İran hükümetinin İslami ideolojisiyle çelişen bir talep. Aslında, zorunlu tesettürün kaldırılması tüm sisteme büyük bir darbe vuracak ve bu başarı daha fazla ilerlemenin önünü açacaktır.
'Bin 500 kişi öldürüldü'
"Bu hareketin ana sloganı olan “Jin jîyan azadi” sloganı zaferini vaat ediyor. Bu slogan, insanların ezici çoğunluğunu harekete geçirebilecek önemli kapasitelere sahiptir.
"Diğer şeylerin yanı sıra, cinsiyet, sınıf ve etnisitenin üç alanında da eşitlik istiyor. İran'da baskının farklı biçimleriyle mücadele eden İran toplumunun farklı kesimleri, İran'la iletişim kurabilmekte ve taleplerini buradan dile getirebilmektedir.
"İran'daki yaygın baskı ve aşırı güvenlik ortamı nedeniyle sivil aktivistlerin yıllardır sosyal ağlara ve internet medyasına güvenmekten başka seçeneği kalmadı.
"Kasım 2019 ayaklanmasında, protestocuların geniş çapta tutuklanması ve internet kesintileri nedeniyle İran'da bin 500 kişi öldürüldü. Şimdi bile internetin insanlara kapalı olduğu zamanlarda bile İran'da alternatifi olmadığı için sokakta protestoların düzenlenmesi ve yayılması etkilenebilir..."
Umut
İran tarihinde ilk kez kadınların öncülüğünde kitlesel bir gösteri gerçekleşiyor.
Sanırım yeryüzündeki kadınların ve lubunyaların büyük bir çoğunluğu heyecanlı. İran'da bir kadın devrim hayali kuruluyor. Umutla bekliyoruz, zamanı gelecek burada da bir kıvılcımla başka bir kadın devrimi olacak belki de...
Çünkü, bu dünyanın başka bir dünya olmasını isteyen sadece sen değilsin ben de...
“Bizim de hakkımız”
Amerika’da yaşayan İranlı gazeteci Masih Alenejad’la geçen yıl yaptığımız söyleşiyi hatırlıyorum.
Şöyle demişti:
“Sırf Afganistanlı ve İranlı kadınlara değil, bütün İslam coğrafyasında yaşayan kadınlara sesleniyorum: Şeriat yönetimi, baskı, dayak bizim kültürümüz değil. Bunlar çarpık ideolojiler.
“Bu çarpık ideolojilerin bizim kültürlerimizi yok etmesine izin verilmemeli. Bunlarla savaşılmalı. Demokrasi ve laiklik sadece Batı’ya ait değerler değil. Bizim de hakkımız.”
Türkiyeli kadınlar için de durum farksız değil.
Düşünce ve ifade özgürlüğü, erkeklerle eşit bir hayata, haklara, koşullara sahip olmak, kendi bedenimize dair karar vermek… Laikliğin din ve vicdan hürriyetinin kağıt üzerinde kalmadığı gerçek bir demokrasi bizim de hakkımız!
Şiddetsiz yeni bir hafta dileğiyle...
(EMK)