2003 yılı Türkiye Bilişim Haftası 20. Bilişim Kurultayında "Türkiye'de Internet Hukuku ve Internet Davaları" başlıklı bildiri Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Bölümü Araştırma Görevlisi ve Eskişehir Barosu Bilişim Kurulu üyesi Barış Günaydın tarafından sunuldu.
Bildirinin özü Internet yayıncılığı ve yasal düzenlemelere ayrılmış. Internet davalarındaki "yargı" süreçleri incelenmiş. Günaydın'ın düşüncesine göre; yayınlardaki "hukuku sorumluluğun" öncelikle; Internet gazetelerinin web sayfasındaki suç içeren veya hukuka aykırı bilgi sunumu yapan, bilgiyi ve haberi veren, yazıyı, çizimi yapan gerçek kişiye (içerik sağlayıcıya) ait olacağı görüşünde. İkinci aşamada ise sorumluluk Web sayfasının yer aldığı sitenin sahibine ait.
Acaba server, host veya Internet servis sağlayıcılarının sorumluluğu nasıl olmalı? Sorumlu tutulabilecekleri haller şöyle açıklamış: "..hukuka aykırı olan veya suç içeren haber, yazı resim ve çizimden haberdar olmuş ve içeriğin suç olduğunu biliyor ve eğer teknik olarak yayını denetleme olanağı varken yayına engel olmamış ve zararı önleyecek çaba göstermemiş." olmak...Server, host veya Internet servis sağlayıcılarının hukuki sorumlulukları için böyle "sistem" önerilmiş.
Sayın Günaydın, bildirisine eklediği bir deklarasyon ile herkesi bilgilendiriyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 28 Mayıs 2003 günlü Delegeler Komitesi toplantısında "Internet'te İletişim Özgürlüğü Deklarasyonu"nu kabul etmiş.
Avrupa Konseyi'nin üye devletleri, İnternet'te iletişim özgürlüğünün ana ilkesi olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 10. maddesinde güvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüğünü esas alıyor. Bu temel hak ve özgürlüğün diğer yasal hak ve özgürlüklerle dengelenmesinin gerekliliğini özellikle kabul etmişler. Kabul edilen ilkeye göre "Siber suç Sözleşmesi" de hatırlatılarak, Internet'te iletişim özgürlüğü; insanının saygınlığına, insan hakları ve başkalarının temel hak ve özgürlüklerine, özellikle küçüklerin haklarına zarar verecek biçimde olmamalıdır.
Devletin Internet yayınlarını sınırlandırma yetkisi "en az" düzeye çekilmelidir. Devletin İnternet'e müdahalesi "minimum" seviyede tutulmalıdır. Kamu makamları, ulusal sınırlara bakılmaksızın genel sınırlandırma ya da filtreleme tedbirleri açısından, kamunun Internet'te bilgiye yada diğer iletişime erişiminden yoksun bırakmamalıdır.
Ama bu durum, küçüklerin korunması bakımından, okullar ve kütüphaneler gibi özellikle küçüklerin erişimine açık yerlerde yapılacak filtrelemelere engel değildir. AİHS 10. maddesi, 2. paragrafındaki koruyucu hükümlere uyulmasıyla koşuluyla, yetkili ulusal otoriteler Internet içeriğinin yasa dışılığı hakkında geçici veya nihai bir karar verebilirler.
Bu nedenle Internet içeriğinin kaldırılmasına veya alternatif olarak bu içeriğe erişimin önlenmesine zorlayıcı tedbirler alabilirler. Internet yoluyla servislerin sağlanması, yalnızca kullanılan iletim araçları nedeniyle özel izin rejimlerine tabi tutulmamalıdır.
Üye devletler, kullanıcıların ve sosyal grupların farklı ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran servislerin çoğulcu bir biçimde Internet yoluyla sunumunu teşvik edecek tedbirleri araştırmalıdırlar. Servis sağlayıcıların onlara ulusal ve uluslararası telekomünikasyon ağlarına ayrım yapmaksızın erişimini garanti eden düzenleyici bir çerçevede işletim yapmalarına izin verilmelidir.
Servis Sağlayıcıların Internet içeriğinden "sınırlı sorumluluğu" kabul edilmelidir. Üye devletler ne servis sağlayıcıların erişim verdiği, ilettiği veya depoladığı Internet üzerindeki içeriğin izlenmesi ne de yasal olmayan veya yasaya aykırı olabilecek nitelikteki faaliyetlerin göstergesi olan olaylar veya koşulların aktif olarak araştırılması konusundaki "sorumluluk" servis sağlayıcıların üzerine yüklememelidirler.
Üye devletler, işlevleri ulusal hukukta tanımlandığı üzere bilginin iletimi veya Internet erişimin sağlanmasıyla sınırlı olan ve hukuki sorumlulukları bununla sınırlı tutulan servis sağlayıcıların Internet üzerindeki içerikten sorumlu tutulmamalarını temin etmelidirler.
Servis sağlayıcıların işlevlerinin daha geniş olduğu ve 3. kişilerden kaynaklanan içeriği depoladıkları durumlarda, eğer servis sağlayıcılar onların (bilgileri veya servislerinin) ulusal hukukta tanımlandığı üzere yasadışı özelliklerinden veya bir zarara uğrama iddiası karşısında faaliyetin veya bilginin yasal olmadığını ortaya çıkaran olaylardan veya koşullardan haberdar olur olmaz; bilgiye veya servislere erişimi önlemek veya bunları kaldırmak için süratle hareket etmezlerse, üye devletler servis sağlayıcıları; hukuka aykırılığı yaratanlarla müşterek sorumlu tutabilirler.
Servis sağlayıcıların ulusal hukuk uyarınca yükümlülüklerini tanımlanırken, her şeyden önce kullanıcıların bilgiye ulaşmadaki benzer hakları kadar, bilgiyi ulaşılabilir hale getirenlerin ifade özgürlüğüne de saygı göstermek için yeterli özen gösterilmelidir.
Bilgi ve düşüncelerin özgürce ifadesini çoğaltmak amacıyla üye devletler, Internet kullanıcılarının kimliklerini açıklamama isteklerine saygı göstermelidirler. Bu durum, üye devletlerin ulusal hukuk, AİHS ve diğer uluslararası sözleşmeler gereğince gerekli önlemleri almalarını ve cezai eylemlerden sorumlu olanların takibatını yapmak amacıyla işbirliği yapmalarını engellemez.
İfade özgürlüğünün esas alındığı ilkeler doğrultusunda; çeşitli yasalarda değişiklik yapan "uyum yasaları" çıkararak yaşama geçirmemiz ve hukuki sorumlulukları "İnternet'te İletişim Özgürlüğü" Deklarasyonuna "uyumlu" hale getirmeliyiz. (Fİ/NM)