Fotoğraf: Canva
Kelimeler özellikle kimlik söz konusu olduğunda daha da çok önem taşıyorlar. İngiltere'nin etnik azınlık toplulukları, özellikle 1950 ve 1960'lı yıllarda göç hareketiyle beraber etiketlenme ile tanıştılar. Afrika, Karayipler ve Güney Asya'daki İngiliz kolonilerinden gelen göçmenlere genellikle "renkliler" (beyaz ırktan olmayan) şemsiye terimi atfediliyordu.
Sömürge dönemi sonrası Britanya'daki ırk ayrımcılığı, toplumlar arası dayanışmayı gerekli kılarken, 1970'lerin sonunda, İngiltere'deki ırk eşitliği hareketi hem Afrika hem de Güney Asya mirasına sahip insanları kapsayan bir "siyahi" tanımını yaygın bir şekilde benimsemeye başladı.
1980'lerde "siyahilik" egemen bir siyasi kavram olmasına rağmen, artık 1990'lara gelindiğinde yavaş yavaş terk edilmeye başlanmıştı. Sosyolog Tarık Modood, 1994'te yayımladığı "Politik Siyahilik ve İngiliz Asyalılar"* adlı çalışmasında, bu kavramın İngiliz Asyalılara neden zarar verebileceğini başlıca yedi nedenle açıklıyordu: Bu nedenler; ikili anlatımı özendirmesi, ırk ayrımcılığını renk ayrımcılığıyla eşitlemesi, böylece Asyalılara karşı duyulan kültürel antipatiyi ve maruz kaldıkları ayrımcılığın karakterini gizlemesi tehlikesini doğurması, sahte bir özcülüğü öne sürmesi-zira beyaz olmayan tüm grupların, başkalarının onlara nasıl davrandıklarından başka olarak ortak noktaları var- , Afrika kökenli insanları çağrıştıran 'siyahi'nin, Asya topluluklarının büyüklüğünü, ihtiyaçlarını ve ayırt edici kaygılarını küçümsemesi, etnik gurur amacıyla kullanılsa da Asyalılar için 'politik bir renkten' öteye gitmemesi, bu politik rengin doğal olarak politikleşmiş bir kimliğe yol açması idi Modood'a göre.
"Siyahi" kavramının savunucuları, Asyalıların çoğunluğunun bu kavramdan hoşlanmamalarına rağmen, orta bir yol bulmak yerine, Asyalılara bunu empoze etmeye çalıştılar.
BAME (Black, Asian and Minority Ethnic - Siyahi, Asyalı ve Etnik Azınlık)
"Siyahi" kavramını olduğu gibi, BAME ('Black, Asian and Minority Ethnic' -Siyahi, Asyalı Etnik Azınlık) ve 'BME' (Black and Minority Ethnic'-Siyahi ve Etnik Azınlık) kısaltmalarını eleştirenler de terimin eksikliklerini vurguluyorlar – en büyük gerekçeleri de tüm etnik azınlıkların homojen bir grubun parçası olmalarının olanaksızlığı.
Bu kısaltmalar, İngiltere'de devlet daireleri, kamu kurumları ve medya tarafından yaygın olarak kullanılsa da -BAME genellikle beyaz olmayan herkesi tanımlamak için kullanılıyor - şöyle önemli bir ayrıntı da var, yapılan araştırmalar sokaktaki sıradan insanın bu kısaltmalardan bihaber olduğunu ortaya koyuyor.
"BAME" İngiltere ve Galler'deki en büyük altı etnik azınlığı kapsamakta: Hintliler (yüzde 2,5), Pakistanlılar (yüzde 2), Siyahi Afrikalılar (yüzde 1.8), Siyahi Karayipliler (yüzde 1.1.), Bangladeşliler (yüzde 0.8) Çinliler (yüzde 0.7). Bu yıl yeni yapılan bir araştırmada BBC'nin haberlerdeki çeşitlilik ve kapsayıcılık stratejisi esas alınarak, BAME kısaltması altı etnik azınlık grup üyelerine odaklanarak tartışmaya açıldı.
"BAME" kullanımı, Black Lives Matter protestolarının ardından ve COVID-19 döneminde –bu grubun, sağlık eşitsizlikleri yüzünden yüksek ölme riski olan grup içerisinde olması nedeniyle- öne çıktı.
Irk sosyal bir yapı olduğundan bunun hakkında konuşmak için kullandığımız kelimeler belirli bir sosyo-kültürel bağlamı yansıtıyor. Örneğin, ABD ve Birleşik Krallık'taki "Asya" genellikle Doğu ve Güney Asya'daki farklı etnik toplulukları ifade eder. Irkçılık, mikro saldırganlıklardan (ince ama saldırgan yorumlar) açık incitici kelimelere, sözlü veya fiziksel saldırganlığa kadar geniş bir yelpazede değişkenlik gösterebilir.
BAME, "siyahi" ve "renkli' gibi kullanımlar gibi pek fazla rağbet görmedi zira yüzyıllarca süregelen tarihi ve kültürü kısaltmayla yaftalamak son derece yanlış.
Ayrıca, 'BAME' ve 'BME' kısaltmalarının kullanımıyla ilgili bir çifte standart da var. Örneğin aslında BAME şemsiyesi altında anılması gereken bazı toplulukları örneğin, Romanları dilin dışında bırakmak da bu grubu marjinalleştirmekten başka bir şey değil.
BAME veya BME olarak tanımlanmaktan hoşlanmayanlar var, zira birçok etnik azınlık gibi kendi özel etnik kimliğine atıfta bulunulmasını tercih ediyorlar -örneğin Hintli gibi-.
'Beyaz olmayan' terimi etnik azınlıklar tarafından iyi karşılanmıyor, çünkü etnik azınlıklar yalnızca beyaz çoğunluğa atıfta bulunarak tanımlanmış oluyorlar. Beyaz grubu tanımlarken nasıl ki 'siyah olmayan' terimi kullanılmamakta, etnik azınlıkları tanımlarken de 'beyaz olmayan' demek son derece anlamsız.
Etnik köken bir renk paleti değildir, bireyin kimliğinin önemli bir parçası olmakla birlikte yalnızca tek bir parçasıdır. İşte tam da bu yüzden etnisiteyi etnik grupların kendilerini nasıl tanımladıklarına uygun, kapsayıcı ve duyarlı bir şekilde, onları klişeleştirmeden tartışmamız gerekir.
Irkçı görüşler önyargı, cehalet ve basmakalıplıkla beslenir ve etnik açıdan farklı insanların refahı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Irkçılık bazen diğer kültürlerin 'bizden bir şey aldıkları' korkusu ve güvensizliği ile birlikte ekonomik sıkıntıdan kaynaklanabilir.
'Renk körü bir yaklaşıma' sahip olmak, etnik azınlık topluluklarının göz ardı edilmesidir. Bunun pan zehiri, etnik azınlıkları 'sorun' olarak algılamamak, kültürel çeşitliliğe önem vermek ve sosyal eşitsizliklere meydan okumakla mümkün olur.
Kapsayıcılık, eşitlik ve çeşitlilik
Birmingham Üniversitesi'ne bağlı çalışan Sir Lenny Henry Medya Çeşitliliği Merkezi'nin hazırladığı raporda; gazeteciler, akademisyenler, yazarlar ve kanaat önderleriyle yapılan derinlemesine görüşmelerin yanı sıra izleyici odak grup görüşmeleri ve kapsamlı bir dil analizine yer verilmiş. Etnik grupların zengin ve karmaşık olan deneyimlerinin doğru bir şekilde yansıtılması ve ifade edilmesinin önemi vurgulanmış.
Araştırma raporu kolektif terim kullanma konusunda bir tereddüt olduğunu ortaya koyuyor. Raporda, BBC, ITV, Channel 4 ve Channel 5 /Viacom CBS, UK ve ITN çalışanlarıyla yapılan görüşmeler sonucunda, kuruluşların, iç ve dış kurumsal iletişimlerinde ve editoryal haber içeriklerinde her türlü kısaltmadan kaçınacaklarına yer verilmiş. Örneğin Channel 4 (KANAL 4) BAME yerine "etnik açıdan farklı"yı kullanmayı yeğliyor.
Etnik azınlıkların nasıl tanımlanmak istediklerine dair araştırmalar özellikle de bu grup üyelerinin katılımı ile kapsayıcı bir biçimde yapılmalı, hatta bu alanda çalışan başka araştırmacı grupların araştırma bulgularını paylaşmaya özendirilmeli.
İsimler ve etiketler öz kimlikle ilgili olduğu için kişinin kendisi için seçtiği terimler büyük önem taşır. Grupların bir toplulukta kendilerini nasıl tanımlayacaklarını bizzat kendilerinin özgürce seçebilmeleri aynı zamanda onların kültürel kimliklerine gösterilen saygının da göstergesidir.
Yaftalama gücüne sahip olanlar ile yaftalananlar arasında bir güç dinamiği mevcut. Etiketler ve dil gücün göstergesi oluyor. Diğer yandan, ırkçı olarak nitelendirilme endişesi ile BAME terimine sarılmak ve böylece kendi vicdanını bir nebze de olsa rahatlatmak/rahatlattığını varsaymak ikiyüzlülükten başka bir şey değil kanımca.
* Modood Tariq, "Political Blackness and British Asians", Vol. 28, No. 4 (November 1994), pp. 859-876, Sage Publications, Inc.
(YGİ/AÖ)