Devasa bir nehrin ortasında her an yok olabilecek kumdan bir adada yaşam mücadelesi veren insanlar düşünün. Üstelik mevzubahis nehrin iki devlet arasında hudut oluşturması yüzünden ahalinin kendisini herhangi bir tarafa ait hissedemediğini ve geçinebilmek için sınır kaçakçılığı yaptığını tasavvur edin.
Ganj'ın Hindistan ile Bangladeş'i birbirinden ayırdığı bölgede yıllar önce yapılan bir baraj sebebiyle altüst olan hayatlar eğreti şekilde devam ederken insanların uyum gücüne hayranlıkla tanık oluyor ve ilkel yaşamın şiirsel büyüsüne kapılıyoruz.
Çin'de, Endonezya'da, Dubai ve Hindistan'da ödüller kazanan Char... Tarafsız Ada (Moddhikhane Char) 1-6 Haziran tarihleri arasında İstanbul'u belgesellerle uyaracak olan 6. Documentarist'te yer alan güçlü bir yapım.
Alkolün çekiciliği
Gençler koca koca çuvallarla pirinç kaçakçılığı yaparken yetişkin erkekler büyükbaş hayvanları yasadışı yollarla karşıdan karşıya geçirmenin zorluklarıyla yüzyüze kalıyorlar.
Geleneksel kıyafetlerinin altında saklanan ilaç şişeleri ise kadınların spesiyalitesi: Erkek güvenlik mensuplarının kontroller sırasında özellikle dinî inançlar yüzünden dokunamadığı "bacı"ların bacak aralarında saklanan öksürük şurupları zamanla geliştirilmiş özel teçhizatlar sayesinde şişelerce kaçırılabiliyor; içerdikleri alkol miktarının oranı çok yüksek olmasa da yasaklandığı diyarda bulunmaz Hint kumaşı muamelesi görüyorlar.
Tabii sınır ordusunun iktidarını empoze etme refleksi sık sık gerçekleştirilen baskınlarla ifade bulurken yaşanan panik sırasında bazı sevkiyatlar başarısızlıkla sonuçlanıyor. Fakat iki ülkenin haklarından da mahrum olan vatansız halk Charlılar için belirsiz bir geleceğe doğru mücadeleye devam etmekten başka çare yok gibi görünüyor.
Baraj fetişizmi
15. Selanik Belgesel Film Festivali’nde karşılaştığım, İngilizce adıyla Char...the No Man's Land'in alçakgönüllü yönetmeni Sourav Sarangi belli ki yaşamına sızdığı bu özel topluluğa basbayağı gönül vermiş. Yıllara dayanan ilişkilerinin yoğun meyvesi olarak seyirciyi hipnotize eden yapım adada hayatını idame ettirenlerle adeta özdeşleşmemizi sağlarken kapitalist düzenin yaşamlarımızdan sildiği değerleri hatırlamamıza da vesile oluyor.
Fakat Hindistan'ın ilk başbakanı Nehru'nun idealize ederek halkına empoze ettiği baraj fetişizminin ülkedeki etkileri, ne yazık ki katlanarak devam ediyor.
Tüm dünyada yalnız doğayı değil, belirli bölgelerde yaşayan insanların hayatlarını da yok sayan projelerden Ganj'ın da fazlasıyla etkilendiğini görüyoruz; dinî değerlerin önplanda olması tatminsiz yöneticilerin hırslarını dışa vurmasına engel olamıyor, kutsal sayılan nehir bir lağım deresine dönüşebiliyor.
Neyse ki internetin ve teknolojinin hayatımıza iyice girmesi hepimizi aktivistlere dönüştürürken şimdiye kadar saklanan gerçekler teşhir ediliyor, gezegene merhem olacak müdahale ihtiyacı yeni yeni militanlarların yetişmesini sağlıyor.
Türkiye'nin şimdiye kadar susturulan seslerinin ifadesi olan nitelikli yapımlarla da donatılmış 6. İstanbul Belgesel Günleri Documentarist asil görevini başarıyla sürdürüyor. Bize de Tükettiğimiz Dünya bölümünde gösterilen Char adasının hikâyesi dahil olmak üzere birçok yetkin eseri takip etmek düşüyor. Documentarist’in programına acilen göz atmakta fayda var. (MT/YY)