ANİ BALIKÇI'NIN MEKTUBU
Hrant ve Sevag

*Mektubu Hrant'ın Arkadaşları'ndan oyuncu Tülin Özen'in sesinden buradan dinleyebilirsiniz.
Sevgili dostumuz, dertlerimizin son durağı, cemaatin haber merkezi, iyi kalpli, barışsever, adam gibi adam, Hrant'ımız, seni tam beş yıl önce, vurulduğun yerde andık. Kah o senin duymak istediğin Hayeren şarkılarla, kah güzel ve anlamlı sloganlarla Taksim'den Agos'a kadar yürüdük. Olmaz bir kalabalıktı, aradan beş yıl geçmesine rağmen. Biz bu yürüyüşlerde, seni anma günlerinde hep Sevag'la yürürdük. Sevag 'ne istediler bu adamdan?' der dururdu, böyle şeylere hiç aklı yetmezdi. Senin gibi barışçı, insan sever bir çocuktu. Yanında şimdi.
Hatırlar mısın? Daha yeni açılmıştı Agos, yerleşme aşamasındaydınız. İlk yerinizde, öğrencilerimi toplamış, ellerinde çiçeklerle sizi ziyarete gelmiştik. Ne kadar sevinmiştin, çocukları görünce. Hepsini tek tek öpüp, sohbet etmiştin. Senin de benim gibi, aşkındı çocuklar.
Şimdi televizyonda seni anıyorlar ve şu sözünü tekrarlıyorlar, senin sesinden: 'Evet, bu topraklarda gözüm var, taa dibine gömülmek için...' diyorsun. İşte gömüldünüz. Bilmem Sevag'ım sana bunları anlattı mı? Pek konuşmaz ama konuşunca da, sorular sorar, nedenini, niçinini sıralar, esprileri de boldur. İşte hani geçen yıl, 23 Nisan Çocuk Bayramı'nda, 24 Nisan, topluca soyumuzun kırılmaya çalışıldığı, bizim Paskalya Bayramı'mızda ve de Çocuk Bayramı'nda, bir çocuk katledildi. Benim canımın parçası oğlumu senin yanına yolladılar. Şakacıktan, askerde, çocuk parkında oynarken, oyuncakları olan silahla, şakacıktan arkadaşı ateş etmiş. Canımın bedeninde kocaman iki delik açmış, bu bir trafik kazası gibi bir şeymiş canım.
Sen kesin onu orada karşılamış, o kocaman kollarınla ona sarılıp, sahip çıkmışsındır ne de olsa.
Aynı kaderi paylaştınız. Çünkü Ermenisiniz, yeter, size yaşam hakkı yok dediler. Yaşam hakkınızı elinizden aldılar. Birinizin katili çocuk bayağı semizledi. Hapiste koca adam oldu ama hala çocuk. Asıl, çocuk olmayan o koca adamlar da bir türlü bulunamıyor. Birinizin katili de, yaptığı şakayla, adı gibi kıvanç duya duya geziyor.
Orada bir yaşam var mı bilmiyorum. Varsa da, neye yarar sevdikleriniz sizi koklayıp öpemedikten sonra? Bu ülkede güvercinleri vurmazlar dedin ama vurdular be Hrant. Hem de iki güvercini birden. Asıl güvercinler gibi ürkek olup, yanına yaklaşandan kaçıp kurtulmak, yani buralardan uçmak mı lazımdı acaba? Sizi bırakıp gidemeyiz artık, nasıl gidebiliriz ki? Oğlum, canımın parçası sana emanet. Biz gelene kadar. (AB)