25 yıldır hekimim.
Ne garip; geçen bu çeyrek asırlık meslek yaşamımda hekimlik andı ile üç tür ilişki kurdum..
İlki 1993 yılının sıcak bir Ağustos gününde yaşandı. Hayatımda ilk kez büyük bir heyecanla okudum hekimlik andını Çukurova Üniversitesi'nin Mithat Özsan Amfisi'nde.
Zihnime mıh gibi çakılı kalmış o gün. Kolay değil o günden sonra ancak hekim olabildim ne de olsa...
O gün bugündür kimi meslektaşlarımın mezuniyet törenlerinde yine ilk günkü heyecanla ama bu kez akademisyen bir hekim olarak birkaç kez daha okudum o andı -hem de genç meslektaşlarımın hekimlik mesleğine atılmasına katkı sunmuş olmanın tarifsiz gururuyla...
Hekimlik andı ile kurduğum ikinci ilişki biçimi Adnan Menderes Üniversitesi'nde mesleğin etik çerçevesini genç meslektaş adaylarıyla tartışmama karşılık gelir. Üniversitenin açık ve kapalı mekanlarında süregiden bu derslerde andın her bir satırının hangi düşünsel birikimden damıtıldığını ve her bir kelimesinin özenle neden seçildiğini tartıştık özgürce.
Sakın kolay bir tartışma zannetmeyin bu süreci. Çünkü andın pek çok hükmü genel geçer doğrulara ters gelir. Düşünsenize onca yaşınıza kadar öğrendiğiniz bilgilere inat meslek etiğini oluşturmak ve hekim adaylarının tüm farklılığına olabildiğince saygı duyup herkesi hekimlik etiğinin şemsiyesi altında toplamak hiç kolay değildir.
2018 yılının Ocak ayının 30'uncu günü hekimlik andıyla kurduğum üçüncü ilişki biçimini yaşadım trafiğe kapalı bir sokak arasında.
Hem de kasvetli bir soğuk kış gününde.
Hem de mezuniyet törenlerinde olduğu gibi neşeli ya da etik derslerinde olduğu gibi olanı biteni anlamaya çalışan çok sesli bir ortamın yokluğunda.
Aksine TOMA'ların gölgesinde, üniformalıların önünde.
Ama 1993 yılının bir Ağustos günü hissettiğim aynı heyecanla...
Uzun söze gerek yok. Zor günlerden geçiyoruz. Bir süredir hiçbirimizin yüzü gülmüyor. Şen kahkahalar sarmıyor hayatımızı.
Kaygı, endişe, belirsizlik ve belki de çokça umutsuzluk kaplamış dört bir yanımızı.
Ama karamsarlığa gerek yok.. Çünkü biliyoruz ki böylesi zor zamanlarda hekimlik mesleğinin kendisi ışık olur geleceğe. Hekimlik mesleğinin evrensel ilkeleri, toplumları düştüğü derin çaresizlikten çıkaracak yola işaret eder. Hep birlikte özgürce birlikte yaşamanın temel çerçevesini hatırlatır herkese.
Öyle ya hekimlik sıradan bir meslek değildir çünkü. Aksine bir yaşam biçimidir. Dahası binlerce yıllık bir geleneğin süzülmüş hikmetini taşır çağına...
Zaten bu nedenle her hekim adayı mesleğe başlamadan önce and içer. Kendi bireysel farklılığı ne olursa olsun yaşamını insanlığın hizmetine adayacağına yemin ederek başlar mesleğine. Sağlığa, esenliğe, yaşama öncelik vereceğine, insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğine söz verir. Zor zamanlarda vicdanını, onurunu, iyi hekimlik ilkelerini ve hekimlik mesleğinin saygın geleneklerini koruyup geliştireceğine, tehdit altında olsa bile insan haklarını ve bireysel özgürlükleri ihlal etmeyeceğine özgürce and içer.
İşte bu andın zemininde tüm hekimler ve hekimleri temsil eden meslek örgütleri, uzmanlık dernekleri ve hekim inisiyatifleri birbirleriyle buluşurlar.
Daha önemlisi toplumlar yaşanan bu büyük buluşma nedeniyle hekimlerin kendilerine özgün ve evrensel bakış açısını kabul ederler. Onlara istisnalar tanırlar. Onların ölüm ve sakatlıkla sonuçlanabilecek her duruma mesleklerinin varoluşu nedeniyle başka bir gerekçeye bakmaksızın karşı çıktıklarını bilirler, kabul ederler.
Çünkü "beyaz önlüklüler", bu kalpsiz dünyanın kalbidirler.
Çünkü insan yaşamını herşeyden üstün tutanlar, herkesin sustuğu yerde vicdana ses olurlar.
Çünkü onların taraf olduğu tek ilke yaşamdır.
Çünkü onlar yaşamaya ve yaşatmaya and içmişlerdir.
Ne üzücü ki, hayat, günümüz Türkiye'sinde yıllar önce ettiğimiz hekimlik yemininin ne kadar hayati olduğunu ve o kısacık metnin ne kadar derin bir bilgelikle yazıldığını hepimize hatırlattı.
Keşke hatırlamak ve hatırlatmak zorunda kalmasaydık...
Hayır, yaşanan büyük kötülüğe rağmen umutluyum. Çünkü biliyorum ki tarih, hemşehrimiz İstanköy'lü Hipokrat'tan bu yana yıkıma karşı yaşamdan yana olanları onurlandırdı.
Umutluyum. Çünkü mesleğe ilk adımını atarken ettiği hekimlik yemininin gereğini layıkıyla yapmaya çalışan binlerce hekim var bu ülkede.
Gururluyum. Çünkü bu zor zamanlarda yaşamdan, hayattan, sağlıktan yana taraf olup mesleğinin varoluş ilkesini herkese hatırlatan meslek örgütüm var.
Yazsın tarih: tanığım ve parçasıyım ki, 2018 yılının Ocak ayının 30'unda yüzlerce hekim hep bir ağızdan haykırdı İstanbul Tabip Odası'nın önünde:
"Kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine,
"And içerim!" (OE/HK)