Taşra derlermiş adına.
Uzaktan bakıp isim koymak adettir. Yaklaşıp kulağına fısıldarlar sonra.
Sorsalar oradayken, bir ismi olduğunu düşünmezdim herhalde. Doğduğun yer. Sonra büyüdüğün. Sonra da sığamadığın.
Tanıdık yüzler. Herkesin toplandığı tek sokak. Sevgilinle de ailenle de arkadaşınla da aynı yol üstünde yürümek. Eski sevgilin yeni sevgilisiyleyken burun buruna gelmeye alışkın olmak.
Şehirde seninle yaşıt olan hemen herkesi en azından göz ucuyla tanıyor olmak.
Kapanan bakkallar, açılan toplu konutlar, çocukluğunun içinden geçen sahil yolları, inşaat tozu. Fışkı yiyesice inşaat tozu.
Nefes aldığın deniz kenarı. Çocukluğundaki kavganın izleriyle büyümek. Küfrettiğin deniz kenarı. Ağladığın deniz kenarı. Delirmek.
İstanbul’a gelene dek İstanbul’a giden yolun kenarındaydım işte.
Geldikten sonra fark ettim ki taşra derlermiş bizim oralara.
Oralarda “Sıkı can iyidir çabuk çıkmaz” sözleriyle geçiştirilen sıkıntısına romanlar yazılırmış.
Adına deliduman demiş.
Yakından yazmış. Kulağına fısıldayana kadar şehrin tek sokağındaki herkes duymuş belki de adını.
O yazı yazmış.
O Haziran’ı.
“Yıllardır hiçbir şey yapamamanın ruhu yakan acısını nasıl yendiğimizi ve kopkoyu bir karanlıktan umuda birdenbire nasıl geçiverdiğimizi”
Uzaktan yazmış. Daha gaz kokusu etraftan gitmeden kitapçıya sıralanan kitapları görünce nasıl şaşırdığımı hatırlıyorum. O dışarıdan yazmış.
“Uykusuz gecenin askerleri”ni anlatmış. İyice’yi. Başta ve sondaki halimizi anlatmış. Başta ve sondaki ayrı ayrı ayrılığımızı.** Hesaba girersek, ne iyi ne kötü işte, halimiz iyice.
Deliliği yazmış.
“Madem delirecektim mutlu bir deli olsaydım bari”
Sonra gelmiş dumana.
Olmuş sana deliduman.
Halimiz iyice
O yaz, uzakta bıraktığımız çocukluk sokaklarımızda yürüdü insanlar. İstanbul’la “taşra”nın izleri silindi. Sıkıntımız, delirmişliğimiz, umudumuz, küfürlerimiz bir oldu.
Herkesi göz ucundan tanıyor gibiydik. İyiceydi halimiz.
Öyleleri vardı ki arkadaş olmak isterdik, birlikte dans etmek, köpüren dalgaların arasında evimizdeymiş gibi rahat ve telaşsız gezinmek isterdik, öpmek isterdik.
Halimiz duman oldu, deliliğimiz baki.
“Martılara ilk yardım yapacak hale gelecek insan mıydım ben?” (BK)
* deliduman, Emrah Serbes, İletişim Yayınları, 2014, 351 sayfa.
* İtalik yerler kitaptan alıntıdır.
** “Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa. Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı” Geyikli Gece/ Turgut Uyar