Gürcistan'daki gelişmeler, Güney Osetya savaşının ötesinde ve Rusya ile hem Batının hem de Türkiye'nin uzun vadeli ilişkileriyle doğrudan ilgili.
Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının çalışmaya başlaması, ardından Kosova'nın bağımsızlığı, bölgede gerilimi tırmandırdı.
Ama daha önemlisi Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından parçalanan ve güç kaybeden Rusya'nın küresel siyasette eski yerini alma arzusu.
Rusya devlet aygıtı ve Rus milliyetçiliği açısından Rus İmparatorluğu'nun etki alanı üzerinde tahakküm, temel önem taşıyor.
Savaşı kim başlattı?
Güney Osetya savaşı, kısmen ABD ve müttefiklerini test etmeyi amaçlayan bir savaş olarak başladı ve sürdü.
Saakaşvili rejimi, ABD ile özel ilişkiler içinde. ABD'den daha katı bir neo-liberal ekonomi politikası izliyor ve Gürcü askerler ABD ve Türkiye tarafından eğitiliyor.
Gürcistan'a en fazla askeri yardım sağlayan ülkeler ABD, Türkiye ve Ukrayna. Rusya, NATO ve Avrupa Birliği'nin Gürcistan'daki güçlü varlığından da rahatsız.
Bölgedeki Batı varlığı, sadece Rusya'nın petrol piyasasındaki ekonomik ve stratejik gücünü değil, aynı zamanda Kafkasya ve Orta Asya üzerindeki gücünü de tehdit ediyor.
Rusya'nın 300 yıldır her 50 yılda bir soykırım uygulamalarıyla tahakküm altında tuttuğu Çeçenistan'a bir kaç saat uzaklıkta rakip bir gücün varlığı, bu açıdan Rusya'nın uzun vadeli politikalarını özellikle ilgilendiriyor.
Bu olguları yan yana koymak şunu gösteriyor:
Savaşı Gürcistan'ın başlattığı savı hayli naif. Hem Abhazya hem de Güney Osetya'da gerilim, Nisan ayından beri tırmanıyor. Hem BM hem de AGIT, ABD ve AB, tırmanmayı kontrol altında tutmak için son iki aydır yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyordu. Kosova'nın bağımsızlığının ardından Rusya, misilleme yapacağını açıkça ortaya koymuştu.
Rusya'nın Gürcistan'a karşı tavrının ilginç bir tarafı da var: Rusya Gürcistan'ı saldırgan, "soykırımcı" vs. ilan eder ve kendilerinin kurban olduğunu ileri sürerken sadece propaganda yapmıyor.
Rusya'da rejim buna inanıyor ve Rusya'nın medya kontrolü altındaki nüfuslar da buna iman ediyor.
Savaştan çok önce güçlü ve büyük Rusya'nın halkı, bu küçük komşularının Rusya'nın en büyük düşmanı olduğunu ilan ediyordu.
Gürcistan'ın nasıl "cezalandırılması" gerektiği, Jirinovski'nin gündeminde de önemli bir yer tutuyor ve Jirinovski, Rusya rejim elitinin nabzını tutmak açısından şaşmaz bir gösterge.
Rusya'nın Kafkasya politikası
Rusya geleneksel askeri anlayışı açısından Gürcistan, Rusya'nın hem Kafkasya'ya, hem petrol açısından zengin Hazar bölgesi ve Orta Asya'ya hakimiyetinde kilit bir rol oynuyor.
Bu rolün geleneksel simgesi, Rus İmparatorluğu'nu Tiflis'e bağlayan ve Kuzey Osetya başkenti Vladikafkas'tan geçen Gürcistan Askeri Koridoru.
Kuzey Osetya başkenti Vladikafkas, Kuzey Kafkasyalılara, özellikle Çeçenlere karşı soykırım politikalarını ilk kez geliştiren General Yeremof'un hatırasını ayakta tutuyor.
Fakat Rusya'nın Gürcistan'a yönelik politikası (her ne kadar bu geleneksel politikalar ve milliyetçi tarih bilinci Rus askeri ve idari şebekeleri arasında güçlü olsa da) psikolojik olmaktan ziyade Batılı anlamda rasyonel.
Rusya emperyal konumuna dönecekse, Gürcistan bu amaca engel teşkil ediyor.
Eğer ABD, AB ve Türkiye açısından Gürcistan'da istikrar ve Batıya bağlı bir rejimin varlığı gerekiyorsa, Rusya açısından tersi gerekiyor.
Güney Osetya hükümeti, çoğunlukla Rus idari görevlilerden oluşuyor. Belki Gürcistan için de benzer bir proje Rusya'yı sakinleştirebilir.
Temel mesele elbette petrol. Fakat Kars-Tiflis-Bakü demiryolu hattının kurulması, Türkiye ile Orta Asya ve Çin arasında nakliyat yollarının kurulması projeleleri de Rusya açısından kaygı uyandırıcı.
Rusya açısından Avrupa'nın petrol konusunda Rusya'ya bağımlı olması, önemli bir stratejik hedef.
Ama daha basit bir neden daha var: Rusya büyük ölçüde rantiyer bir petrol devleti; rejimin hem Rus elitini hem de etnik bölgeleri yöneten elit gruplarını hakimiyet altında tutması açısından petrol gelirlerinin ve nimetlerinin paylaştırılması kritik önem taşıyor.
Çok basitçe, Avrupa ülkelerinin petrolü kimden satın aldığı önemli; Rusya'nın bu pazarda güçlü olma tutkusu, Rusya'nın uluslararası politikalarının önemli belirleyicilerinden biri.
Fakat bir mesele daha var: NATO
Rusya, Kafkasya'da NATO varlığını kabul edemez.
Hele Gürcistan'ın Hazar Denizi ve Çeçenistan'a ne kadar yakın olduğu düşünülürse. Türkiye'yi Azerbaycan ve Orta Asya'ya bağlayan güzergahın kontrolü de önemli bir sorun.
Ermenistan'ın Türkiye ve Azerbaycan ile olan ilişkileri, kısacası Karabağ sorunu, Avrupa-Azerbaycan, Avrupa-Orta Asya güzergahının kontrolünü Gürcistan'ın kaderine bağlıyor.
Gürcistan'a verilecek "ders", Azerbaycan'ı hizaya getirmenin de ucuz bir yolu.
Uzatılmış bir savaş
Rusya, Gürcistan işgalini durdurdu. Medvedev'in açıklamasında emperyal bir ton kendini açıkça ele veriyordu:
Rus ordusuna direniş olması halinde düşman bertaraf edilecek. Nitekim Gürcü insan hakları grupları, Güney Osetya'ya komşu Gürcü köylerinde "kontrol dışı" Oset, Çeçen ve Kozak milislerin etnik temizlik yapmasından korkuyor.
Rusya Batı ile doğrudan çatışmaya girmeksizin Gürcistan'ı denetim altında tutmak istiyorsa, bu tür taktiklerin, "kontrol dışı" şiddetin Gürcistan'ı uzun sure tehdit etmesi beklenebilir.
Savaşın görünür bölümü, Gürcistan'ın sivillerin yaşadığı bir kente ayrım gözetmeksizin bombardıman yapmasıyla başladı ve Rusya'nın aynı yöntemle hem Tsikinval'i hem de çevresindeki Gürcü yerleşimlerini yerle bir etmesine tanık olduk.
1990'dan beri Gürcü, Abhaz ve Oset milliyetçilikleri, sivil halkı terör altında yaşattı ve artık olaylar milliyetçi elitlerin kontrolü altına alınamaz.
Tanık olduğumuz, Rus İmparatorluğunun dönüşü ve Kafkasya'da 7 Ağustos öncesi statükoya dönmek mümkün değil.
Daha önemlisi, uluslararası politika için de geçerli bu ve Kafkasya'da yaşayan sivil halk, uzun dönem bu hesapların faturasını ödeyecek.(YB/EZÖ)