Geçtiğimiz hafta koğuş sakinlerinden Gülizar Erman’a TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı’ndan bir yanıt geldi.
Uğradığı hukuk cinayetiyle ilgili başvurmuştu Komisyon’a.
Belki yaşadığı adaletsizlik görülür ve bu durumla ilgili hakikaten bir şeyler yapılır, hiç değilse Gülizar üzerinden bu tür hukuk cinayetleri tartışılmak üzere gündeme getirilir diye düşünmüştük.
Doğrusu bu güne kadar Meclis İHİK’na başvurup da, doğru dürüst yanıt alan birine rastlamadım.
Sevgilimle yasanın tanığı haftalık 10 dakika telefon hakkını kullanmak ve görüş hakkından yararlanmak için ben de Komisyona başvurmuştum.
Aynı zamanda da Adalet Bakanlığı her iki talebimi de reddettiği, ilgili yasaları uygulamadığı için Bakanlık hakkında dava açmıştım.
Var olan yasalar her iki talebimi de haklı gördüğü halde, Komisyon verdiği yanıtta ilgili yasaları ve Adalet Bakanlığı’nın verdiği yanıtı tekrar etmiş, bu konularda bir şey yapamayacaklarını belirtmişlerdi.
Bildiğimiz bu gerçekler rağmen, yine de Gülizar’ın Komisyon’a başvurmasını önerip, savunanlardan biriyim.
Zira Toplumla Mücadele Yasası olarak adlandırdığımız TMY’nin durumu malum!
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri de öyle!
Sırtlarını “Adalet Mülkün Temelidir” tabelasına ve baskıcı faşist yasalara dayamış Özel Yetkili ACM’ler ve yeni kurulan Özgürlük Hâkimleri tutsaklara bol keseden cezalar yağdırırken “Belki gerçekler görülür” umuduyla olur da uğradığımız haksızlıklar, adaletsizlikler gündemleştirilir" diye TBMM İnsan Hakları İzleme Komisyonu’na başvuruyoruz.
Ve her defasında Komisyon Başkanı adına verilen yanıtta:
Ya “bu mesele bizim yetkimizi aşıyor” denir.
Ya da var olan yasal mevzuatı hatırlatıp, “yargıya müdahale edemeyeceklerini” belirtirler.
Gülizar’a verdikleri yanıtta da ne bir eksik ne bir fazla, bildik cümleleri duruma uyarlamışlar.
Ve demişler ki:
“Komisyonumuza yapmış olduğunuz ve adil yargılanmadığınız iddianızı muhtevi başvurunuz incelenmiştir.
“Bununla birlikte, Anayasanın 138’inci maddesinde düzenlenen mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi uyarınca başvurunuz hakkında Komisyonumuzca herhangi bir işlem tesis edilmemektedir. Başvurunuzdan, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkınızı kullandığınız anlaşılmakta olup bu aşamada davanın sonuçlanmasını beklemeniz önerilmektedir.
“Bilgilerinizi rica ederim
“Ayhan Sefer Üstün
“Sakarya Milletvekili
“Komisyon Başkanı”
Öncelikle vurgulamalıyım ki, Gülizar Komisyon’a da Adalet Bakanlığı’na da uğradığı hukuk cinayetini anlatıp, bu konuda yardım talep ederken onlardan ne mahkemeye müdahale etmelerini, ne de torpil yapmalarını istemişti.
Haklılığının verdiği bir güvenle, sadece kendi yaşadığı örnekte olduğu gibi, İstanbul 12. ACM’nin iddianame ve dava dosyasında hiçbir maddi kanıt olmadığı halde polisin gözaltında işkence yoluyla hiç tanımadığı bir şahısa Gülizar hakkında hazırlandığı bir ifadeyi imzalatması ve mahkeme heyetinin sadece bu ifadeye dayanarak müebbet hapis cezası vermesine karşılık, dosyanın bir hukuk insanı gözüyle incelenmesini talep etmişti.
Çok iyi biliyoruz ki, Adalet Bakanlığı’nın bunu yapmaya da yaptırmaya da yetkisi var!
Geçtiğimiz günlerde Bingöl’de bir polis otosuna ateş açılması dosyasından yargılanan lise öğrencisi Gülsüm Koç’a verilen hapis cezasının bir hukuk cinayeti olduğu kamuoyunda tartışılınca; Adalet Bakanlığı’nın Gülsüm Koç’un dosyasını mahkemeden istettiği gibi…
Pekâlâ, Gülizar’ın dosyası da incelenebilirdi!
Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun da bırakalım yetkisi olup olmadığını; bu durumu Meclis, Adalet Bakanlığı’nın gündemine getirmek, sorunu tartıştırmak gibi bir koşulun fazlasıyla olduğu aşikâr değil mi?
Durum böyleyken, Komisyon’un görevi bir hukuk cinayetine uğradığını bas bas bağırarak dile getiren Gülizar’a Anayasa Mahkemesinin alacağı kararı beklemesinin önermek, hakikaten abesle iştigal değilse nedir ki? (FE/HK)
Füsun Erdoğan, 23 Mart 2013