Mustafa Sonmez'e Cevap:"Analızde Yöntem Değikliği Vakti"
Mustafa Sönmez'in 27 Eylül 2001 tarihinde Bianet'te yayınlanan "Ekonomide Politika Değişikliği Vakti" başlıklı yazısı iki açıdan dikkate değer.
* Birincisi , yazı Türkiye ekonomisinin düzelmesi, krizden çıkması için "konsolidasyon" seklinde somut bir politika önermektedir.
* İkinci olarak da "konsolidasyon"a temel oluşturacak belli bir dünya ekonomisi tahlili yapılmaktadır.
Bizim itirazımız, "konsolidasyon" önerisinin dayandırıldığı dünya ekonomisi tahlili ile ilgili bazı verilere ve analizin mantıksal temelini oluşturan neo-klasik yönteme.
"Biraz prematüre bir öneri"
Mustafa Sönmez, dünya ekonomisinin belli bir durgunluğa gireceğini ve resesyon döneminde kredi muslukları kısılacağı için Türkiye'nin de içinde bulunduğu krizden çıkmasının "konsolidasyon" yapılmasıyla mümkün olacağını ileri sürmektedir.
Her ne kadar "konsolidasyon"un (ki, bunun ne tür bir konsolidasyon olduğu bu yazıdan anlaşılamamaktadır) krizden çıkmak için seçilecek en parlak yol olmadığı bilinse de, dünya ekonomisinin gireceği ileri sürülen durgunluk ışığında bu göz ardı edilmemesi gereken bir opsiyon olarak kabul edilebilirdi.
Başka bir deyişle, bu tür bir politika önermeye kalkabilmek için elde olan veri tabanını iyi değerlendirmek gerekirdi. Çünkü içine girilen durgunluğun ne kadar süreceği ve ne memem bir durgunluk olacağı ya da durgunluk olup olmayacağı konusunda pek de bir fikir birliği yok. Bu yüzden Sönmez'in önerisi biraz prematüre görünmektedir.
Küçülme beklentisinin dayanağı?
Diğer yandan da, analizin dayandığı veriler analizi baltalamaktadır. Bizim veriler konusundaki görüşümüz, iki kaynak; IMF ve OPEC tarafından doğrulanmaktadır.
IMF'nin altı ayda bir dünya ekonomisini değerlendiren "World Economic Outlook" Raporu dün (26 Eylül 2001) yayınlanmıştır. Mustafa Sönmez'in yazısının büyük bir olasılıkla bu rapordan önce yazılmış olduğu kanısındayım. Yoksa, böyle önemli bir veri tabanı son derece tecrübeli olduğuna inandığımız Sönmez'in gözünden kaçmazdı. Ayrıca OPEC, Mustafa Sönmez'in iddia ettiği gibi petrol fiyatlarının yükselmediğini tersine düştüğünü dün Viyana'da yapılan OPEC petrol bakanları toplantısının ardından, şöhretli Suudi petrol bakanı Yamani'nin ağzından açıklamıştır.
Demek ki "hammadde fiyatlarındaki artış, özellikle de petrol fiyatlarında yükseliş", Mustafa Sönmez'in iddia ettiği gibi "dikkat çekici" değildir. Şayet hammadde fiyatları artma eğilimine girmişse, bu kısa vadede hammadde ihraç eden ülkelerin ihracat gelirlerini artırmaktan başka bir sonuca zaten yol açmazdı.
IMF, ABD'ye yapılan saldırılar öncesinde yaptığı yüzde 3.2' lik dünya büyüme tahmininin 2001 yılı içinde ekonomideki yavaşlamayı göz önüne alarak revize edileceğini daha önceden açıklamıştı. Saldırılardan sonra, bu rakam yüzde 2.6 noktasına çekilmiştir. Buna karşın, 2002'nin ilk çeyreğinde dünya ekonomisinin büyüme eğilimine gireceğini ileri sürmektedir rapor.
Rapor, Türkiye'nin büyüme hızının bu yıl eksi dört buçuk civarında gerçekleşeceğini ileri sürmektedir. Ayrıca IMF'nin politikalarına harfi harfine sadık kalınırsa önümüzdeki yıl yüzde beş civarında bir büyümenin kaydedilebileceği raporda iddia edilmektedir.
Elbette, bu rakamların gerçekleşme ihtimalleri belirsizdir. Başka bir deyişle, mevcut şartlar Sönmez'in iddia ettiği gibi, Türkiye'nin eline çok geçerli bir mazeret vermemiştir. Çünkü, IMF-Dünya Bankası ikilisi su aşamada herhangi bir mazeret kabullenmeye ikna edilebilir olmaktan çok uzaktadır. IMF, Ankara'daki uzmanlarının ve Dünya Bankası kökenli bakanın dikte ettirdiği görüşlerle bu sonuca varmıştır. O yüzden IMF'ye gidip "verdiği borç ödeme programını, dünyada hiçbir şey olmamış gibi, Türkiye'nin harfiyen uygulamaya kalkması"nın artık mümkün olmadığını söylemek, şu aşamada akıntıya kürek çekmekle eşanlamlıdır. Bu tür bir değişiklik, ancak ve ancak örgütlü işçi sınıfının talepleri ile gerçekleşebilirdi ama, Sönmez bu konuya hiç değinmemektedir. Bu bağlamda, Mustafa Sönmez'in ekonominin yüzde 9 küçüleceği beklentisinin hangi hesaba göre belirlendiğini de açıklaması gerekmektedir.
"Daralma olasılığı tespiti neye dayanıyor?"
Sönmez, tüm analizini dünya ekonomisinin belli bir durgunluğa gireceği görüşü üzerine kurmuştur. Bu yüzden, örneğin, dış borçlanma için dışarı çıkan Hazine, borç bulmakta zorlanacaktır. Çünkü, dışarıdan borçlanma olanakları şimdi daralmıştır. Sönmez'e göre, "dünya sermayesi, risklerini iyice azaltmak isteyecek, riskli bölgelerden herkes çekilecek, ihtiyaç duyulan dış kaynağın piyasalardan teminini zorlaştıracak. Yine yatırım için beklenen yabancı sermayenin gelişi de zorlaşacak"tır.
Türkiye'nin doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından aldığı pay çok küçüktür. Bunu sanki çok önemliymiş gibi göstermenin bir mantığı yoktur. Dolayısıyla, bu konuda ileri sürüldüğü gibi endişelenecek bir durum da yoktur. Finans sermayesinin, portföy yatırımlarının akışı ise, risk-getiri ikilisi tarafından dengelenmektedir. İçinde bulunulan konjonktürün sermaye ve para piyasalarının gelişkinliği ışığında, Sönmez'in beklediği türden bir daralmaya yol açıp açmayacağını bugünden ileri sürmek için, çok kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç olduğu acıktır. Şayet böyle bir çalışma varsa, bunun bildirilmesi okuyucular için yararlı olacaktır.
"Yeni şartlara göre dizayn"?
Bence Mustafa Sönmez'in yazısındaki en ilginç olan "yeni şartlara göre dizayn"ın tartışıldığı bölüm. Sönmez, "devlet, ekonomiye biraz da şartların gereği daha çok müdahil olmalı. Dolaylı müdahalelerle kalmamalı, KİT'leri, temel mal ve hizmet üretiminin yanı sıra azgelişmiş bölgelerin sorunlarıyla ilgili olarak görevlendirip aktifleştirmeli. Şimdi, gereksiz liberal politikalardan, daha korumacı politikalara geçişe ihtiyacımız var. Planlı, üretimi, istihdamı ön plana alan ve adil bir vergi yaklaşımıyla iç kaynaklarını daha çok kullanan, yoksullukla mücadeleyi ihmal etmeyen bir ekonomik program geciktirilmeden hazırlanmalı" demektedir.
Neo-klasik iktidadın mantığı
Bu görüşlerin İsmet İnönü'nün CHP'sinin ekonomik programından farklı olduğu yer neresidir? Yeni bir ekonomi dizaynı mı ileri sürmektedir yoksa, Cumhuriyet'in 1930'lu yıllarda uyguladığı ekonomi dizaynını mı geri getirmeyi önermektedir Mustafa Sönmez?
Analitik düzlemde, konsolidasyonu gerektiren noktanın ne olduğu belli değildir. Bunun faydaları açıklanmamıştır. Dünya ticaretinin ve sermaye hareketlerinin daralmasının sınıfsal geri planı nedir? Bu konjonktürde, kim, nasıl etkilenecektir? Sınıflar birbiri karşısında nasıl tavır almaktadırlar? İnsanların somut, maddi çıkarları neleri, ne tür örgütlenmeleri ve ne tür hareketliliği dayatmaktadır?
Bu sorulara cevap son derece ideolojik olan neo-klasik iktisadın mantık çerçevesinden ayrılıp bilimsel olan ekonomi-politik temelinde analiz edilmesiyle bulunabilir. Başka bir deyişle, konjonktür, konjonktürel bakışın ( business cycle) yanlış olabileceğini dayatmaktadır. İçinde yaşanılan konjonktür, ekonomi politik temelli bir analiz yönteminin kullanılmasının giderek daha çok yaygınlaşmasına yol açan bir konjonktürdür.(NU)