Antik Çağ Yunan filozof Aristoteles, filozof olmanın şartları arasında özgür olmayı, (tabii ki) erkek olmayı ve 40 yaşını aşmış olmayı sayıyordu. Bu yazıda niyetim kadın filozofların varlığını ya da kadınların düşünce dünyasına katkılarını tartışmak değil. Bu “filozofluk şartları” arasında dikkatimi çeken şey, 40 yaşını aşmış olmak. 40 yaşın İslam kültüründe de önemli bir eşik olduğu, peygamber yaşı olarak anıldığı bilinir. Nitekim Arapça “ihtiyar” sözcüğünün bir anlamı da “hayrı seçen”dir. Yani özetle, düşünsel alana dair herhangi bir söz söylemeden önce yaş almak, “ihtiyarlamak” gerektiği yaygın bir kabuldür.
Z Kuşağı olarak adlandırılan, 2000 ve sonrasında doğan nesil, belki de yüzyıllardır süren bu yaşlı-genç hiyerarşisini ters yüz ediyor. 90’lardan bu yana yükselen internet ve kişisel bilgisayar teknolojileri, iş yapış şekillerimizden günlük hayatımıza birçok şeyi değiştirirken “yaşlı bilge” jenerasyonları da kendi dinamiklerine uymaya zorladı. Artık çırağına binbir eziyetle iş, zanaat öğreten usta imajı, birçok genç için bir şey ifade etmezken “Ay bizim kız daha 3 buçuk aylık, telefonu aldı mı eline fıt fıt parmağıyla değiştiriyor ekranı vallahi” lafını duymayan kalmamıştır. “Sen küçüksün, anlamazsın”lardan, “Baba Google’a yazacağına bana mesaj atmışsın yine” zamanlarına geçtik. Demem o ki, şu an farkında olsak da olmasak da, 2000 sonrası nesil sandığımızdan çok daha kuvvetli bir etki alanıyla geliyor.
Bunun en büyük göstergesi de kültür endüstrisi alanı. Halihazırda üzerine doktora tezimi yazıyor olduğum, Kanada çıkışlı bir hikaye yazma platformu olan Wattpad, Z Kuşağı’nın “usta edebiyatçıları” okuyarak pişmeyi bekleyen önceki nesillerden ne kadar farklı olduklarını ortaya koyuyor. Zira burada yazan ve milyonları aşkın okuyucuya (ya da tıklanmaya) ulaşan 15-16 yaşındaki genç kadınlar, sadece basılı (popüler) edebiyat alanını değil, dizi ve sinema sektörünü de yoğun biçimde etkileri altına almaya başladı. İnternetin, herhangi bir yayın kuruluşuna ihtiyaç duymaksızın bireylere üretme ve yayınlama imkanı sunan ve 2000’lerin başlarında pek çok düşünür ve akademisyenin, demokratikleşme açısından büyük bir adım olacağını düşündüğü yapısı, bu gençlere yayın dünyasına kolayca girebilme yolunu açtı.
Epsilon, Müptela, Alfa, Ephesus gibi pek çok yayınevi art arda Wattpad hikayelerini kitaplaştırırken, 4N1K, Kötü Çocuk, Sen Anlat Karadeniz gibi dizilerin kaynağı da yine bu “genç” uygulama. İşte bu kadar yoğun bir etki alanına sahip olan Wattpad, Türkiye’deki muhafazakar ideolojinin Tanzimat sonrasından bu yana hayalini kurduğu “Vatanperver, dindar, Asım’ın nesli”nin, özellikle 16 yıldır iktidarda muhafazakar bir partinin olduğu bir Türkiye’de büyüyen 2000 sonrası nesilde kendini ne ölçüde gerçekleştirdiğini anlamamıza da yardımcı olacaktır.
Türkiye’de 3 milyonu aşkın kullanıcısı olan, özellikle genç kadınların yoğun olarak kullandığı, 2014’ten bu yana yüzleri bulan sayıda romanının farklı yayınevleri tarafından basıldığı Wattpad’in en çok okunanlarına şöyle bir göz atmak, ülke gençliğinin temel değerlerini anlamak açısından faydalı olacaktır. Öyleyse birkaç istatistikî arama yapalım: Wattpad’de en çok okunanlar listelerinin başında mafya hikayeleri geliyor. Mafya anahtar kelimesini site içinde arattığımızda 12 bin 500 hikayeyle karşılaşıyoruz. Bir diğer popüler konu ise zoraki evlilikler. Bu anahtar kelimeyle karşımıza çıkan hikaye sayısıysa 29 bin 300. İntihar, psikopat ya da sosyopat erkek kahramanlar, ‘kötü çocuk’lar, öfkeli ve sert erkekler Wattpad’in vazgeçilmezleri. Kötü çocuk etiketli 7 bin 700 hikaye mevcutken psikopat anahtar kelimesini arattığımızda 11 bin 900 hikaye görüyoruz. Bunlar özellikle yazarların çoğunluğunu oluşturan gençlerin hayal dünyasına dair bir fikir veriyor.
Wattpad’in bir diğer ilginç kategorisi bilim-kurgu ve fantastik romanlar. Türkiye’de bilim-kurgunun gelişmemesinden yakınan yazarlar[1] Harry Potter, Alacakaranlık, Yüzüklerin Efendisi gibi dünyaca çok satan fantastik hikayelerden ya da Mülksüzler, Cesur Yeni Dünya, Damızlık Kızın Öyküsü gibi kültleşmiş distopyalardan ve tabii Game of Thrones gibi tüm dünyanın izlediği dizilerden etkilendiğini gözlemleyebileceğimiz romanlar yazıyorlar. Romanların kalitesi, dil kullanımının yeterliliği/ yetersizliği başka bir yazının konusu. Ben burada “yerli bilim-kurgu/fantastik” edebiyatın gençler tarafından nasıl algılanıp nasıl üretildiğine dair küçük bir çerçeve sunmaya çalışacağım. Bilim-kurgu etiketinde popüler romanlara baktığımızda Evlilik Okulu, Kaçak Prenses, Seni Duyabiliyorum gibi başkahramanı kadın olan, ancak ya zorla evlendirilen bir prenses ya da “erkeklerin” düşüncelerini okuyabilen paranormal genç kızlar olarak bir şekilde hayatları erkeklerin etrafında dönen karakterlere sahip hikayeler dikkat çekiyor. “Fantastik” etiketininse neredeyse tamamı, kurt adamlara ya da vampirlere aşık olan genç kadınların hikayeleriyle dolu.
Tüm bu hikayelerin bazı ortak özellikleri var: Örneğin erkeklik ve kadınlık rolleri daha ilk sayfalarda ortaya konuyor. Bazı ufak değişiklikler gösterse ve bazı istisnai hikayelerde tamamen farklı cinsiyet kurgularıyla karşılaşsak da kaba bir genellemeye gidersek, Wattpad dünyasının erkeği; sert, güçlü, karanlık, fazla konuşmayan, gizemli, çok etkileyici ve yakışıklı, büyük oranda zengin, mafya ve/veya yeraltıyla ilişki içinde, tehlikeli, sevgilisine/sevdiği kadına sert ve aşağılayıcı davranan, şiddet uygulamaya meyilli, istenilen dozda “psikopat” bir erkek. Kadın rolleri nispeten daha çeşitlilik gösterse de -yine oldukça yüzeysel bir genelleme yaptığımın notunu düşerek- birkaç temel özellik sıralamak istiyorum. Wattpad kadınları, lise ya da üniversite öğrencisi (veya yeni mezun), etrafından evlenmesi için baskı gördüğü halde hayatının aşkını bekleyen, biraz asi, hırçın; ama “saf” (bu saflık Tanzimat’tan günümüze klişeleşmiş evdeki melek-sokaktaki fahişe kadın ikiliğindeki meleğin hem cinsel anlamda hiçbir erkekle temas kurmamış hem de aklı “hinliğe” çalışmayan, tehlikeye açık bir saflığa işaret ediyor), aşık olduğu adamdan, yanında fiziksel hareketlerini kontrol edemeyecek kadar çok etkilenen, duyduğu cinsel arzuyu asla ifade etmeyen, ama erkeğin bu konudaki inisiyatifine tamamen kendini bırakan, “okumuş” olduğunu sık sık vurgulamasına rağmen geleceğe dair tasavvurlarında kariyer, meslek gibi konulardan çok evlilik, aşk ve annelik gibi mevzulara odaklanan, kısacası erkeklerin merkezde olduğu bir hayat yaşayan kadınlar. Bu yazarların çoğunlukla 90’ların sonu / 2000’lerin başında doğduğunu tekrar hatırlayacak olursak, muhafazakar kadın-erkek kodlarının bu nesli nasıl etkilediğini anlamamız biraz daha kolaylaşır diye düşünüyorum.
“Kadın dediğin şöyle olmalıdır” kalıbıyla her gün yeni bir kadınlık şartına maruz kaldığımız; siyasi liderlerden popüler magazin figürlerine kadar toplumu etkileyebilecek isimlerin cinsiyetçi, kadınları ev içinde tanımlayan söylemlerinin medyada saatlerce yer aldığı bir sosyo-kültürel ortamın, dindar ya da vatanperver olup olmadıkları tartışılabilecek; ancak cinsiyetçi kodları içselleştirmiş bir neslin yetişmesine etki ettiğini söyleyebiliriz. Tabii tüm bu kötü çocuk-masum kız kalıplarının (ve tabii mafya karakterlerin) yükselişinde, devlet-mafya ilişkisinin aşikar olmasının ve bu insanların şiddetinin meşrulaştırılmasının etkisini de hesaba katmak gerek.
Yazıyı bitirmeden önce, Wattpad’e dair son bir gözlemimi daha eklemek istiyorum. Burada yazan genç yazarlarda “Ülke edebiyatına hizmet/ ülkenin gücünü göstermek” gibi bazı eğilimleri hem kurgulardan hem de yazarların hikaye aralarında okuyucuları için yazdıkları çeşitli tanıtım ve duyuru metinlerinden anlamak mümkün. Örneğin Türk Vampir adlı hikayede, Amerika’da bir kasabaya vampir avlamaya giden dört genç kızın hikayesi anlatılıyor. Orada başladıkları okulda öğretmenleri neden buraya geldiklerini sorduğunda, başkahraman Sidar Dinmez, “Ee, Türkiye’nin durumu mağlum. Her gün yeni bir bilim insanı yetiştiriyor. Biz de Türkiye temsili burada bir başarı elde edip Türkiye’nin heryerde olduğunu göstermek için geldik buraya. Ee, buranın başarısıda belli. Bizim sayemizde hem sizin okulunuz başarı gösterir Hem de ülkemiz gücünü gösterir.” cevabını verir (Yazım hatalarına dokunulmamıştır). Bu ifadeler, aynı zamanda Batı edebiyatının bir ürünü olarak görülen bilim-kurgu / fantastik edebiyat sahasına giren Türkiyeli/Doğulu yazarların, tıpkı Tanzimat döneminde yaşanan edebiyat sahasında rüştünü ispat çabası gibi, Batı entelektüel dünyasına duyulan muhafazakar resentment’ın (hınç, kin) bir yansıması olarak da okunabilir.
Velhasıl, internet vasıtasıyla Kore’den Amerika’ya tüm dünyanın “popüler” kültürleriyle etkileşime geçen 2000 sonrası Türkiye gençliği, sadece internette “takılmıyor”, internet üzerinden ürettikleri kültürel ürünlerle popüler edebiyat “pazarı” kadar televizyon ve sinema dünyasını da ciddi anlamda domine etmeye, bu sayede “yetişkinlerin” popülist söylemlerine maruz kalma konumunu terk edip, vampirler, kurtadamlar, büyücü okulları, mafya babaları ve kötü çocuklarla dolu yeni bir kurgu dünyasını “kitle”lere sunan pozisyona doğru ilerliyorlar. Wattpad ne kadar kalıcı olur, kendini ne zaman tüketir kestirmek kolay olmasa da yayıncılığı da görsel-yazılı ürünlerin bağlantısını da kökünden değiştireceğe benziyor. (DS/AS)
[1] Örneğin Cinsiyetsiz adlı bilim-kurgu romanın, Mika Tina müstearlı yazarı, tanıtım metninde Türkiye’deki bilim-kurgu edebiyatın gelişebilmesi için hikâyesine destek istediğini belirtiyor.