Henüz mürekkebi kurumadı yazdıklarının. Daha geçen yıl, cumhurbaşkanı seçiminden hemen önce "Çankaya halka açılacak" diye kamuoyunun nabzına göre şerbet verip, Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) birinin cumhurbaşkan seçilmesi için çırpınan gazete yazarları, bugün Çankaya köşkünün rokete dayanıklı camlarla ve zırhlarla kuşatılmasını nasıl karşılıyorlar acaba?
Yoksa kendilerinin Çankaya'da özel yemeğe davet edilmesini "halka açılma" mı sayıyorlar? Ya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Beşiktaş'tan motora binerken, iskeledeki vapur seferlerinin bile 2 saat durdurulması haberini okurken, yüzlerini kızarıyor mu diye merak ediyorum. Bir yıl içinde yazdıklarının yüzde yüz tersi gerçekleşiyorsa, hala köşelerinden fikir beyan etmeye sıkılmıyorlar mı?
Hatırlayalım, geçen yılın bu zamanlarında, cumhurbaşkanı kim olacak tartışmaları yapılıyordu. Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması bekleniyordu. Başbakan Erdoğan, (Çankaya halka açılacak) diye bir uçak yolculuğunda yanına aldığı bazı gazetecilere üfürmüştü.
Bizim pohpohçu yazar takımına da, Çankaya'nın Sezer'den sonra nasıl halka açılacağını ballandıra ballandıra anlatmak kalmıştı. AKP'li bir adayı cumhurbaşkanı seçtirmek için yırtınan bazı gazete yazarlarımız (Çankaya halka açılacak) diye maval okuyorlardı. “AK Parti, Çankaya Köşkü'nü haftanın belli bir günü halka açma fikrine sıcak bakıyor. Başbakan Erdoğan'ın Köşk'e çıkması halinde bu uygulamayı başlatmasına ise kesin gözüyle bakılıyor” diye müjdeler veriyorlardı.
İki haber
Şimdi yazdıklarının üstünden henüz bir tam yıl geçmeden iki tane gazete haberi arka arkaya geldi. Biri Çankaya köşkünün roketatara dayanıklı zırhlarla kaplandığına ilişkin.
Bir başka haber ise Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesinde kurdurduğu çalışma ofisinden çıkıp Tuzla'ya gitmek üzere motora binmesi sırasından halktan korunmak için 2 saat boyunca vapur seferlerinin durdurulup iskelenin halka kapatılması ile ilgili. Dolmabahçe sarayında oturan padişahlar bile vapur seferlerini iptal ettirip halktan bu kadar kaçmamışlardır.
Elitist olmayan (!) başbakana bakınız. Sarayda oturuyor, motora binerken vapur seferlerini iptal ettiriyor. Bu arada bizim pohpohçu yazarlar da hala başbakanın halkın temsilcisi olduğunu savunuyorlar. Hala ona karşı çıkanları elitist diye suçlamaya çalışıyorlar.
Çankaya'nın zırhlanması haberlerini ya da vapur seferlerini durduran başbakan haberlerini dinleyince/okuyunca bizim malum yalaka yazarların yüzleri kızarıyor mu acaba? AKP çevrelerinin kulaklarına üfürdüklerini kendi sütunlarına taşıyıp, görünen gerçekleri gizledikleri ve halkı yanılttıkları için?
Yoksa hiçbir şey olmamış gibi yazmaya devam etmeyi yazarlık marifet mi sanıyorlar? İnsan hafızasının balık hafızası gibi hemen üç beş saniye içinde olayları unuttuğunu mu düşünüyorlar?
Evet iki tane haber. Biri Hürriyet Ankara bürosundan Ümit Çetin'in haberi. Okuyalım
“Gül için ’camdan kale’ kuruluyor"
Çankaya Köşkü’nde olağanüstü güvenlik önlemleri dikkat çekici bir hal aldı. Çalışma ofisindeki pencereler, tanklarda kullanılan, roketatara dayanıklı camla kaplanıyor. Köşk’ü gören, Atakule gibi yüksek binalara özel eğitimli, keskin nişancı korumalar yerleştiriliyor. Tüm bu önlemler için kesenin de ağzı açıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya’daki çalışma ofisinin, sayısı 12 den 3’a düşen pencerelerine rokete dayanıklı cam yerleştiriliyor. Köşk içindeki tadilat için bütçeden 18.8 milyon YTL ayrılırken, bu bütçenin ağırlıklı bölümünün güvenlik için harcanması dikkat çekiyor. Öncelikle Gül’ün ofisinin duvar ve camlarının zırhla kaplanması planlandı. Ancak Gül, duvarlar için bu önlemi gereksiz buldu. Bunun üzerine 12 pencerenin 9’unun duvar örülerek kapatılması, kalan üç pencereye ise kurşun geçirmez cam takılması kararlaştırıldı.
Kurşun geçirmez cam için üretici firmalardan numune istendi. Bazı camlar ölçümlerde iyi sonuç vermedi ve bazı silahların mermileri camdan geçti. Bunun üzerine firmalardan suikast tüfeği mermisine, bombaya, hatta rokete dayanıklı cam istendi. Denemeler sonunda tanklarda kullanılan ve rokete dayanıklı 14 santim kalınlığındaki camda karar kılındı.Köşk sınırları dışında da güvenlik önlemleri artırıldı. Köşkü yukardan gören, bölgenin en yüksek iki yapısı olan Atakule ve inşaat halindeki Çankaya Oteli’nin en üst katlarında, Köşk korumaları nöbet tutuyor. Korumalar, dürbünleriyle hem Köşk çevresindeki hareketliliği, hem de bulundukları yerden gelecek bir tehditi önlemek için hazır bekliyor.
Ocak-nisan ayları arasında güvenlik ve savunmaya yönelik malzeme, alım ve giderleri için 16 bin YTL harcandı.”
Başbakan'ın halktan kaçış haberi
Bir de elitist olmadığı, halkın içinden geldiği yağlamaları ile kutsanan AKP lideri ile ilgili son habere göz atalım. 1 Mayıs öncesi "Ayaklar baş olursa kıyamet kopar" diye, emekçilere bakış açısını en kaba bir biçimde sergileyen başbakanın, halktan ne kadar uzak durmaya çalıştığının haberi de şöyle:
Erdoğan'a denizden sıkı koruma
Başbakan'ın Barbaros Hayrettin Paşa İskelesini kullanmasından dolayı iskele bir süreliğine yolculara kapatılarak, iki saatliğine vapur seferleri iptal edildi. Yoğun güvenlik önlemleri alınan iskelede karşıya geçmek isteyen yolcular, Beşiktaş meydanındaki iskelelere yönlendirildi. Başbakan'ın bindiği sahil güvenlik botunun denizde seyri boyunca diğer sahil güvenlik botları tarafından takip edildiği görüldü.
Polis Beşiktaş çevresinde kuş uçurtmazken, iskele bölgesine tüm giriş çıkışlar durduruldu. Başbakan’a bizzat “1 Mayıs gazcısı” Emniyet Müdürü Celallettin Cerrah eşlik etti. (FÖ/EÜ)