İklim değişikliği ile küresel mücadelenin çerçevesini çizecek Paris Anlaşması’nın imzaya açılması sonrası bir kritik eşik daha aşıldı. 3-15 Mayıs 2016 tarihleri arasında 6 kıtada on binlerce insan fosil yakıtlardan kurtulmak için 20 ayrı yerde doğrudan eylemler düzenledi. Bu zincirin son halkası 15 Mayıs’ta İzmir’de yer alan Aliağa cüruf depolama alanında gerçekleştirilen eylem oldu.
“Homurdanma, haykır, termiklere hayır”
Ilıpınar Köyü mevkii yakınlarındaki cüruf toplama alanında toplanan binlerce insan ve yüze yakın sivil toplum örgütü cüruf depolama alanının eteklerine “kırmızı çizgilerini” çekerek kömüre dur dedi. Öğlen saatlerinde köy çıkışında toplanan yüze yakın sivil toplum örgütünden ve Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen binlerce vatandaş cüruf alanına doğru sloganlarla yürüdü.
Eylem alanında destek konserleri ile moral bulan vatandaşlar basın bildirisinin ardından insanlardan oluşturulan ve ancak havadan görüntülenebilen “Dur” yazısı yazdılar. Cürüf alanının eteklerine binlerce insandan oluşan bir insan zinciri çeken kalabalık Paris Anlaşması’nın onaylandığı iklim zirvesinin son gününde Paris’te yaşanan “kırmızı çizgilerimiz” eylemine gönderme yaparak yüzlerce metrelik bir kırmızı hat oluşturdular.
Cüruf tepelerine çekilen dev “Yeter: Kömürden Kurtul” pankartı ile fosil yakıt çağının artık sona geldiğinin; fosil yakıtların çıkarılması ve kullanımı sonucu topluma ve canlılara zorla ödetilen sosyal ve çevresel maliyetlerini artık üstlenmeyeceklerinin altını çizen vatandaşlar 15 Mayıs’ın bir milat olacağını ve bu hareketin hız kesmeden büyüyeceği vurguladılar.
Paris Anlaşması’ndaki hedefler ve halihazırdaki ulusal politikaların birbirleri ile temelden çeliştiğini söyleyen vatandaşlar, anlaşmaya imza atan Türkiye’nin Çevre ve Şehircilik bakanının sadece bir gün sonra kömür santrali açılışında bulunması yanı sıra Enerji Bakanı’nın kömüre teşviki gündeme taşımasını eleştirerek bunun kabul edilemez olduğunu belirttiler.
Eylemin gerçekleştirildiği cüruf depolama alanı 2006-2016 yılları arasında hızla büyüdü ve bölgeyi ciddi şekilde tehdit ediyor. (Uydu görüntüsü: Google Earth)
Türkiye’nin kalkınma, enerji, iklim politikalarını yeniden ele almasının elzem olduğunda hemfikir olan yurttaşlar adil, yenilenebilir, demokratik ve yenilenebilire dayalı bir enerji ve iklim politikası talep ve tesis ettiklerini sıkça vurguladılar. Eylemin gerçekleştirildiği zehirli cüruf alanının kısa sürede ormanlık ve zeytinlik alana ilerlemiş olması ve tüm bölgeyi tehdit etmesi dikkatleri çeken ve protesto edilen başka bir unsurdu.
Tüm dünyada ortak kararlılık
Fosil yakıtlardan kurtul (#BreakFree2016) kampanyası kapsamında özellikle kritik fosil yakıt projelerinin faaliyetleri doğrudan eylemler sayesinde durduruldu veya aksatıldı. Avustralya’da yer alan ve dünyanın en büyük kömür limanlarından birisi olan Newcastle kömür limanı küçük sandallarla limanı tıkayan vatandaşlarca bloke edildi.
Avrupa Birliği’nde en çok sera gazı salımı yapan tesislerden birisi olan Vattenfall Welzow-Sued kömür madeni ve Schwarze Pumpe kömür santralleri vatandaşlar tarafından işgal edildi. Brezilya’nın en büyük kömür limanı olan Pecem, Galler’de yer alan ve Britanya’nın en büyük açık kömür madeni olan Ffos-y-Fran, Kuzeybatı ABD’deki en büyük salım kaynaklarından birisi olan ve Washington’da yer alan March Point petrol rafinerisi de doğrudan eylemlerden nasibini aldı ve faaliyetlerine geçici olarak ara vermek zorunda kaldı.
Bunun yanı sıra Filipinler’de Barangay Pinamucan Ibaba’da kurulması önerilen 600 MW’lık kömür santrali vatandaşlarca protesto edildi ve projenin iptali istendi. Yeni Zellanda’da ise fosil yakıtlara 13.5 milyar dolar yatırımı bulunan ANZ Bank protestoların odağı oldu.
Petrol çıkartılırken meydana gelen sosyal ve çevresel felaketlerle gündemden düşmeyen Nijerya’da ilk açılan petrol kuyusu eylemlerin merkeziydi. Jakarta-Endonezya, Kwaguqa ve Johannesburg-Güney Afrika, Lakewood, Denver, Los Angeles ve Chicago-ABD, Manabi-Ekvador, Vancouver-Kanada, Proschim-Almanya doğrudan eylemlerin gerçekleştirildiği diğer noktalar oldular.
“Bak işte yaklaşıyor fırtına!”
Tüm bu eylemlerin gerçekleştirildiği ve doğrudan eylem dalgalarının yükseldiği son günlerde İngiltere 1882’den bu yana ilk defa kömüre dayalı elektrik üretiminin yapılmadığı tarihi bir güne şahit oldu. Buna benzer şekilde Almanya’ya elektrik ihtiyacının neredeyse yüzde 90’lık kısmını yenilenebilir enerjiden karşıladı ve o denli çok elektrik üretimi yaptı ki, birkaç saatliğine de olsa tüketim yapılması için üstüne tüketicilere para ödendi.
Portekiz geçtiğimiz günlerde dört gün üst üste sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik ile talebi karşılayabildi. Paris Anlaşması’nın detaylarını ve uygulama prosedürlerinin Almanya-Bonn’da tartışıldığı şu günlerde hem sosyal hareketlerden, hem piyasalardan çabaların yoğunlaşması, ülkelerin katkılarını arttırması talebini içeren güçlü mesajlar dünyanın her yanından gelmeye devam ediyor.
Paris Anlaşması bunu doğrudan dillendirmemiş olsa da, görünen köy kılavuz istemez: fosil yakıt çağının son perdesi başladı ve seyre daha fazla tahammülü olmayan seyirci artık oyuna müdahale ediyor. (NV)