Fotoğraf: csgorselarsiv/Serra Akcan
Türkiye Bilimler Akademisi’ni (TÜBA) hatırlarsınız, önce özerkliği kaldırıldı ardından iktidarın güdümüne sokuldu.
Bu nedenle de birçok şeref üyesi de dahil uluslararası saygınlığa sahip çok sayıda bilim insanı TÜBA'dan ayrıldı, ayrılmak zorunda kaldı ve Kasım 2011’de İstanbul'da Bilim Akademisini (BA) kurdu.
BA, bütün dünya akademileri gibi, hükümetlerin politikalarından bağımsız olarak bilimsel liyakat, dürüstlük ve özgürlük ilkelerini gözeten bir kurum.
Bağımsız Bilim Akademisi ülkemizin en başarılı bilim insanlarını bir araya getirerek bilimde mükemmeliyetin, bilimsel yöntem, gelenek ve usullerin, bilimsel özgürlük ve dürüstlüğün tanıtılmasına ve korunmasına çalışıyor.
Özcesi, her saygın akademi gibi bilimin ruhunu temsil etmek ve yaşatmak için çalışan saygın bir bilimsel kurum.
Bilim Akademisi, Ekim 2021’de “2020-2021 Akademik Özgürlükler” raporu yayınladı.
Okuyunca sizlerin de göreceği gibi raporda üniversite özerkliği ve ifade özgürlüğüne ilişkin olarak “araştırmaya resmi makamlarca getirilen kısıtlamalar, intihal olaylarını bildirenlere baskı ve mobbing” ile “akademisyenlere yetkililer tarafından hakaret edilme olayları, toplumsal cinsiyetle ilgili derslere yasak getirilmesi” gibi sorunlar yanında “cinsel tacize kayıtsızlık” konusu da örnek olaylara dayalı olarak önemli bir yer tutuyor.
Öğrenciler iddialarını tanıklarla anlatıyor
Raporda üniversitelerin cinsel taciz olaylarına karşı gösterdiği kayıtsızlığa gösterilen birkaç önemli örnekten biri ne yazık ki ülkenin en gözde üniversitelerinden biri olarak bilinen Ege Üniversitesi’ndeki cinsel taciz iddialarına ilişkin.
Bu örnek olay, raporun “Cinsel taciz ve cinsel saldırı vakaları” başlığı altında yer alıyor.
Öğrencilerine cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen öğretim üyesi hakkındaki ceza soruşturmasının, sorumsuzluk örneği hukuk dışı gerekçelere dayanarak öğretim üyesinin nasıl aklanmaya çalışıldığı, şimdiye kadar rektörlükçe itiraz edilip yalanlanamayan kaynaklara dayalı olarak açık bir şekilde anlatılıyor.
Rapor her yönüyle kıymetli. İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenlerin böylesi raporları dikkate alacağını düşünmek biraz iyimserlik olsa da erkek şiddeti konusundaki karanlığı böylesi raporların günyüzüne çıkaracağı ve ileriye taşıyacağı muhakkak!
Ege Üniversitesi’nde ne olduğuna dair de şu hatırlatmayı buraya bırakıyorum:
Şimdilerde unutulmuş olsa da bu vaka, sistematik cezasızlığın bir örneği olarak rapora da yansıdı.
Ege Üniversitede bir erkek öğretim üyesi- Prof. Dr. Z.B.E.- 10 öğrenciyi taciz ediyor, öğrenciler sosyal medyada kampanya başlatıyor, okul da soruşturma başlatıyor.
Soruşturma bir şekilde örtbas ediliyor, okulun o dönemki erkek rektörü soruşturmayı kapatan isimler arasında yer alıyor hatta.
Sonuç, bu erkek öğretim üyesi öğrenciler hakkında suç duyurusu yapacağını duyursa da yapmıyor, hayatına da olduğu gibi devam ediyor. Rektör de Kasım 2021’de tekrar rektör olarak atanıyor.
(EMK)