“Ji bîrneke ji bîrneke hestire xwe
Tev kulê xwe xezanîyê xwe
Ji bo xelkê hun çun kudê
Hun çun kudê betirs bi salane”
Rojîn / Sî albümünden
Düşünün ki Kürtsünüz! Uzun, çok uzun yıllarca feleğin olanca badirelerinden geçmişsiniz. İşiniz, mesleğiniz, mektebiniz, hali pür melaliniz ne olursa olsun, derdinize duyarlı biriyseniz, Kürtlükle ilgili her ağzınızı açtığınızda ananızdan doğduğunuza pişman edilmişsiniz. Pişman edilmek ne kelime başınıza gelmedik felaket kalmamış adeta onca sene…
Sonra bir gün, bütün bu yaşananların, devleti âli’nin 80 sene boyunca uyguladığı politikalar olduğu gerçekliğinin altı çizilmeden, sıradan bir özür bile dilenmeden, kaba tabiriyle “Ya hu! Bir halttı ettik işte. Bağışlayın bizi” denmeden sanki onca yaşanmışlık / yaşatılmışlık bir hiçmiş gibi “size bir televizyon, sonra da bir radyo veriyorum, hem de kendi dilinizde, bununla yetinin!” kelamı orta yere boca edildi. Hem de seçimlere üç ay kala.
Rojin, "deli", çılgın kız!
Kürtler genel olarak siyasal iktidara ve karar vericilere; “Bu iş böyle olmaz. Bir siyasal seçim yatırımı gibi sadece devlet kanalında, böylesine bir çıkış yapılırsa kabul görmez. Bir taraftan Kürtlerin her açıdan sesini kısacaksınız öte yandan da alın size resmi bir Kürtçe TV kanalı diyeceksiniz, bu bir çelişkidir” dediler.
Öte yakadan az sayıda kimi Kürt de, Kürt cenahında oluşan genel tepkiye rağmen adı geçen kanala (trt şeş) ilgi gösterdiler. Çoğu tanıdığımız bildiğimiz arkadaşlarımızdı. Uygun bir dille anlatıldı: “Bu işin altyapısı yok. Bütün hikâye iki dudak arasında, hukuki ve yasal altyapısı bile oluşturulmamış, hatta adı bile konmamış. Baksanıza ‘Türkçeden başka dillerde yayın’ diyorlar. Yıpratmayın kendinizi” sözünü hem yazılı hem de sözlü olarak sarf edenlerden biri de bendim.
Rojin, hem müziğine, hem de dili kullanma becerisine çok güvendiğim arkadaşlarımdan biri… Ama “deli” işte, çılgın kız. Eskiden beri kafasına koyduğunu yapar. Daha dün değil miydi? Bir Kürt filminde oynadı diye Erzurum Devlet Tiyatrosu önünü kesmeye kalktığında, restini çekip, alın atınızı bilmem ne yapmışım tımarınızı diyen…
Harfiyen trt şeş’te de aynısı olmuştur eminim. Bastı istifasını bir metinle dünya âleme duyurarak, “sözüm bu” dedi başka bir şey de demedi. Zaten istifasına ek olarak yolladığı basın bülteni de her bir şeyi ayan beyan açıklıyordu.
Benim tanıdığım Rojin rıza göstermezdi, göstermedi
Büyük, ama çok büyük rakamlarla program yapımcılıkları telaffuz edilen ve kurdukları şirketlerinin adıyla “Doludizgin” giden şeş’çileri ani bir kararla şaşkına uğratıp, şeşderb etti ve oyunu bozdu Rojin…
Düşünün siyasal meramı ne olursa olsun hemen her Kürdün adını saygıyla telaffuz ettiği musikinin satır başlarından; Tehsîn Taha, Mihemed Şexo gibi Kürt müziğinin büyük değerlerini, Kürt diline gramer ve sözlükler armağan etmiş Celadet Bedirxan Bey gibi bir dilbilimci entelektüeli programınızda anmaya / anlatmaya kalkacaksınız.
Tek kelime Kürtçe bilmeyen birileri çıkıp “olmaz” diyecek, siz de “doludizgin” giden resmi kanala eyvallah edeceksiniz. Davet edeceğiniz konuklara engel konulacak, tanıtmak istediğiniz kitaplara “Hayır” denecek. Kürtçe tekerlemeler ve Kürtçe okumalar yapacak, onlara da karşı durulacak. Ve en önemlisi de ancak sabah çekime gittiğinizde çekim esnasında o günkü davetli konukların kim olduğunu öğreneceksiniz.
Her defasında bu bir kadın programı sadece “laylaylom” işler yap, ama “Kürtçe yap”, ötesine de “karışma” denecek, sen de eyvallah edeceksin. Valla benim tanıdığım Rojin rıza göstermezdi, nitekim beklenen de oldu. Restini alenen çekti.
Trt şeş'in foyası erken ortaya çıktı!
Tabi Rojin bu! Yutuyor muydu? Vallahi de billahi de değil. TRT şeş’in yayınlarını acaba neyin nesidir diye ilk günlerde izlemiş ve pek bir şey çıkmayacağı kanaatine varmıştım, zaten. Arada, gecenin geç bir saatinde Rojin’in “Rojîname”sinin tekrarına takılırken düğününüze davet etmekten imtina edeceğiniz kimi dil bilmez, usul bilmezlere (hoş bunların Kürtçeyi yeterince bilmemesi asimilasyoncu politikaların ayıbıdır ya! Neyse) sorduğu her soruya manasını dahi bilmeden “belê” diyen program katılımcılarını izlerken, bir de usanmadan dört kelimeden üçü Türkçe olan katılımcı cümlelerini Kürtçe'ye de ders verir gibi Rojin’in çevirmesini müstehzi bir eda ile yaparken izlediğimde, gülüyordum ağlanası halimize…
İşin açıkçası trt şeş'in foyası erken ortaya çıktı. Hiç değilse bir süre daha götürürler diye düşünüyordum. Yanılmışım!
Anadolu’nun herhangi bir ilindeki yerel televizyon kanallarında bile ilgi görmeyecek “düğüncülere” onca parayı sarf ederken bir başka açıdan da işte “Kürt müziği, kültürü deyip de, merak ettiğiniz budur!” demeye getiren bir oyunun kaba argümanı haline dönüşen trt şeş’e ezberleri bozarak hak ettiği yanıtı Rojin ziyadesiyle ve üç aylık deneyimiyle, bir de birçok sanatçının uykusunu kaçıracak bol sıfırlı rakamları reddederek, adeta duruş ile kuruş bir arada olmuyormuş gerçeğinin altını çizerek yanıt vermesi pek anlamlı…
Tabi bir başka izahı da şu ki; Rojin gibi hâla “Trt şeş’in bir kapı olduğunu, aralanan kapının ardında ne olduğunu bilmeden o kapıyı reddetmenin yanlış olacağı tezini” dillendirerek devletin kanalı trt şeş’e gidenlere bile Rojin’in şahsında tahammül edemeyen bir devlet anlayışının, Kürt Sorununu siyaseten nasıl çözeceği de bir başka devasa soru ve orta yerde olanca çıplaklığıyla duruyor…(ŞD/EÖ)