Son dönemde göçmenlerin Almanya’da işgücü piyasasına katılımı üzerine yürütülen tartışmalar özellikle ‘yeni’ gelenlere odaklanmış durumda.
Hans-Böckler Vakfı’na bağlı Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün (WSI) gerçekleştirdiği bir araştırmaysa uzun yıllardır Almanya’da yaşayan ve iş piyasasında haksızlığa uğrayan göçmenlerin de gözardı edilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor.
“Almanya’da Göçmenlerin İşgücü Piyasasına Katılımı. Göç Edilen Ülkelere ve Kuşaklara Göre Genel Bakış” başlıklı araştırmaya göre Almanya’da hemen hemen tüm göçmen grupları, eğitim düzeyi olarak benzerlikler gösterdikleri göçmen olmayan akranlarına kıyasla çok daha fazla zorlukla karşılaşıyor. Batı ve Kuzey Avrupa’dan göç edenlerse Türkiye başta olmak üzere AB dışından gelenlere oranla daha şanslı.
Federal İstatistik Kurumu’nun verilerine göre ülkede yaşayan göçmenlerin sayısı 16,5 milyon. Bu nüfusun üçte ikisini Almanya dışında doğup, sonradan ülkeye yerleşen ve büyük oranda 10 yıldan fazla süredir Almanya’da bulunanlar oluşturuyor. 16,5 milyonun geriye kalan üçte biriyse Almanya doğumlu.
Jutta Höhne ve PD Dr. Karin Schulze Buschhoff’un gerçekleştirdiği analiz, sözkonusu ‘eski kuşak’ göçmenlerin iş piyasasına eşit biçimde katılımının sağlanamadığını gösteriyor. Göç geçmişine sahip insanlarda yüzde 10’a yaklaşan işsizlik oranı, nüfusun geri kalanına oranla iki kat daha fazla. Bu grup içinde iş sahibi olanlarsa genellikle pek itibar görmeyen işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
Eğitim seviyesi fark yaratmıyor
Mesleki eğitime sahip veya okumuş yani “kalifiye” tabir edilen göçmenler arasında vasıfsız işlerde çalışanların oranı aynı eğitim düzeyinde olan ama göçmen kökenli olmayanlara kıyasla daha yüksek. Bu durum Türkiye başta olmak üzere özellikle AB dışından göçenleri kapsıyor. Araştırmada, AB dışından gelen, orta seviyede kalifiye erkek göçmenlerde işsiz kalma olasılığı, göçmen olmayanlara göre üç kat daha fazla olarak ifade ediliyor.
Üniversite eğitimliler iş bulmada daha şanslılar. Ancak bu grup içinde yine AB dışından gelenler iş ararken halkın geri kalanına göre 3 ila 5 katı daha fazla işsiz kalma olasılığına sahip. Araştırmada, bu sınıflandırmada en fazla haksızlığa uğrayanlarınsa Türkiyeli erkek göçmenler ve Yugoslavya’dan göçen ilk kuşak kadınlar olduğu belirtiliyor.
Batı ve Kuzey Avrupa’dan göç edenlerdeyse durum biraz daha farklı. Sözkonusu grubun yüzde 36’sını akademik eğitimi olanlar oluşturuyor. Doğu Avrupa ve AB dışından gelenlerinse yüzde 19 ila yüzde 24’ü ortalamanın üstünde iyi bir eğitim almış. Almanya’da geçerli olan dual mesleki eğitim sisteminin gelinen ülkelerde yaygın olmaması, kalifiye kabul edilmeyen göçmen sayısını, göçmen olmayanlara göre yüksek kılıyor.
Almanya, doğum oranlarının düşüklüğü ve kalifiye çalışan eksikliği karşısında 2012 yılında yaptığı yasal düzenlemelerle vasıflı çalışanlar için göçü kolaylaştırdı. Analizi gerçekleştiren Höhne ve Schulze Buschoff’a göre sadece “yeni göçü” düzenlemek ve teşvik etmek dışında, “yıllardır Almanya’da yaşayan göçmenlere daha iyi destek sunma konusuna da yoğunlaşmak” gerekiyor. AB dışından gelen göçmenlerin kalifikasyonuna daha fazla kaynak ayırmak ve mesleki eğitim alanından başlamak üzere ayrımcılığa karşı tedbir alınması araştırmacıların önerileri arasında yer alıyor.
OECD’ye göre Almanya göç etmek için tercih edilen en cazip ülkeler arasında yer alıyor. (GAW/ÇT)