Almanya’da 2000-2007 yılları arasında sekiz Türkiyeli, bir Yunanistanlı ve bir Almanyalı polisin öldürüldüğü seri cinayetlerin aşırı sağcı örgüt bağlantısı Kasım 2011’de açığa çıkmıştı. Asıl faillerden ikisinin intiharına kadar geçen sürede söz konusu cinayetler Almanya medyasında ‘döner cinayetleri’ ve ‘iç hesaplaşma’ olarak haberleştirildi. Almanya’da yapılan bir araştırma medyanın NSU cinayetlerine önyargılı ve eleştiriden uzak yaklaştığına işaret ediyor.
Otto Brenner Vakfı tarafından yapılan araştırma kapsamında, Almanya’da Eylül 2000 ile Kasım 2011 tarihleri arasında Almanca ve Türkçe yayımlanmış 300’e yakın haber ve 290 fotoğraf uzmanlar tarafından analiz edildi. Ayrıca Kasım 2011’de NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı) örgütünün seri cinayetlerle bağlantısının kurulmasının ardından, araştırmaya imza atan uzmanlar bu defa gazetecilerle bir araya gelip görüşmeler gerçekleştirdi.
Yanıt aranan sorular ve cevaplar
Araştırma (*) haber metinlerinde sürekli yinelenen kalıpların nedenine eğiliyor: “Neden bazı konu ve tezlere yer verilirken, diğerleri sıra dışı olarak ele alınıyor? Neden bir takım kaynaklar güvenilir kabul edilirken, diğerlerine aynı dikkat gösterilmiyor?”
Varılan sonuçlardan en öne çıkanı, birkaç istisna dışında medyada yer bulan haberlerin hemen hepsinin resmi mercilerin mantığını ve düşünce kalıbını takip etmiş olması.
Vakıf Başkanı Jupp Legrand’a göre “NSU cinayetleri konusunda sadece resmi merciler 10 yıldan fazla bir süre yanlış yönde araştırmalar yapmakla kalmadı, medya da yıllar boyunca cinayetleri, kendisine verilen bilgileri sorgulamadan, eleştirel yaklaşmadan” servis edildiği gibi haberleştirdi.
Mağdurlar, suçlu gösterildi
Yine araştırmada yer verilen bilgilere göre medya, kurbanların dışlanmasına katkıda bulundu, onların yakınlarını damgaladı ve yer yer kendisi de “geniş kapsamlı spekülasyonlarla” faillerin soruşturulması sürecinde taraf tuttu. Böylece cinayetlerin olası nedenleri olarak haraç kesme, uyuşturucu, kiralık katiller ya da para aklama gibi sebepler ön plana çıkarılırken kurbanlar ‘kurban’ değil, suçlu ya da zanlı gibi yansıtıldı.
Araştırmanın NSU cinayetleri konusunda medyanın tutumuna ilişkin getirdiği bir diğer eleştiri de yazılı ve görsel anlamda polis kaynaklarına çok geniş yer ayrılırken, mağdurlar açısından olayların arka planıyla ilgili göstergelerin dikkate alınmaması.
Otto Brenner Vakfı tarafından yapılan açıklamada, “gazeteciler tarafından icat edilen ‘Döner Cinayetleri” tabiriyle kurbanların yakınları mağdur olarak haberleştirilmemiş, aksine ‘ötekiler’ olarak damgalanmış, dışlanmış ve kısmen suçlu kapsamına sokulmuşlardır” denildi.
"Medya adil davranmadı"
Araştırmanın ortaya koyduğu bulguları, Otto Brenner (**) Vakfı Başkanı Legrand şöyle özetledi:
“NSU cinayetlerinin arka planının ve asıl bağlantıların açıklığa kavuşturulmasında sadece cinayetleri araştırmakla sorumlu resmi merciler değil, görevi toplumsal davaları profesyonel olarak takip etmek ve eleştirel biçimde kamuoyuna bildirmek olan medyanın bir kısmı da sorumluluğunu yerine getirmemiş ve adil davranmamıştır.” (GW/ÇT)
* “Das Unwort erklärt die Untat” başlıklı rapora ulaşmak için tıklayın.
** Söz konusu araştırmaya maddi destek veren vakıf adını sendikacı ve siyasetçi Otto Brenner’den (1907-1972) alıyor. Brenner, 1956 yılından ölümüne kadarki süre boyunca Almanya’nın en büyük sendikası IG Metall’in genel başkanlığını yapmıştı.