Allah'ın verdiği canı Allah alır şiarıyla hareket eden Müslüman bir polis üstlerinin emirlerine sığınarak bir insanı hunharca katlettiği zaman inancına ihanet etmiş olmaz mı?
Şeriat kanunlarına uymayanların mütemadiyen takip edildiği, telefonlarının dinlendiği ve hürriyetlerinin kısıtlandığı bir ülkede bilhassa sanatçı, yazar ve gazeteciler hür düşüncenin temsilcileri olarak özel muamelelerin kurbanıdır.
Komşu İran'ın yasaklı sinemacılarından Mohammad Rasoulof'un son filmi El Yazmaları Yanmaz (Dast-neveshtehaa Nemisoozand/Manuscripts Don't Burn) yönetmenin rejime duyduğu öfkenin ürünü. Siyasi kimliğiyle öne çıkan Selanik Film Festivali’nde ilgiyle karşılanan cesur yapım İran'daki sansür mekanizmalarına karşı geliştirilen dolaylı anlatımdan uzaklaşarak baskıcı rejime adeta meydan okuyor.
Soğukkanlı katiller
Filmin başında polis memurları Hüsrev ve Murtaza'yı günlük hayat mücadeleleri içinde görürüz. Özellikle hasta oğlu bir türlü iyileşemeyen Hüsrev'in maaşının yatmaması seyircinin acıma duygularını tetiklese bile, kısa bir süre sonra ikisinin de soğukkanlı birer işkenceci ve katil olduklarını anlarız.
Rejimin tahammül edemediği bazı yazarların önce konuşturulması sonra da infaz edilmesi gerektiğinden kahramanlarımız birer canavara dönüşmekte gecikmez.
İran'ın özellikle 80'lerde ve 90'larda muhalif yazar ve gazetecilere yönelik olarak sürdürdüğü psikolojik savaş, sindirme ve yok etme politikasına atıfla çekilen 125 dakikalık yapımın senaryosu gerçek olaylara dayanıyor.
Rasoulof ülkede halen sürmekte olan baskıcı rejimden korumak üzere film ekibinin isimlerini gizli tutmayı tercih etmiş.
Devletin ikiyüzlülüğünü ifşa etmekten yıllardır yorulmayan güçlü yönetmenin kendisi ise Jafar Panahi'yle beraber tutuklandıktan sonra bir senelik hapis cezasına çarptırılmış.
Rasoulof'un alegorik anlatımının öne çıktığı filmlerinden muhteşem Demir Ada'ya (Jazireh Ahani) göre gerçekçi bir anlatımın tercih edildiği son eserinin bir kısmı İran'da bir kısmı Almanya'da çekilebilmiş.
Prömiyeri 2013 Cannes Film Festivali’nde yapılan, temposu ve içeriğiyle seyirciyi zorlayabilecek yapıt etkinlikte Fipresci ödülüne layık görülmüştü.
1972 Şiraz doğumlu dirayetli Rasoulof'un güvenlik kuvvetlerini ayrıntılarıyla afişe eden filmi akabinde Hamburg ve Londra festivallerine katılmış ve 1 Kasım’dan itibaren İngiltere'de gösterime girmiş.
Selanik'ten sevgilerle
Yunanistan'daki krize rağmen hem ulusal hem de uluslararası ölçekte büyük ilgi gören 54. Selanik Film Festivali’nde El Yazmaları Yanmaz'ın ikinci gösterimi 7 Kasım akşam üzeri John Cassavetes salonunda yapıldı.
Eski liman binalarının özellikle sanatsal faaliyetlere tahsis edildiği alan etkinlik sırasında hareketli olduğu kadar huzurlu bir "kurtarılmış bölge" kıvamındaydı. Her yaştan sanatseverler, dalga şeklindeki banklarda flört eden çiftler, bira içenler, çeşitli enstrümanlar çalan müzisyenler ve girişteki simit satıcıları etkinliğin sıcak ve samimi havasını pekiştiriyordu.
Rasoulof'un bize uzun uzun yaşattığı polislerin kurbanlarını kaçırma, bezdirme, işkence ve öldürme sahnelerinin kasveti salonun havasızlığıyla birleşince yorucu bir hal almadı değil.
Filmin sonunda Selanik Körfezi’nde, Olympos dağının eteklerindeki bulutların arasından batan güneşle karşılaşınca içimizi tekrar huzur kapladı. Bölgenin halen işleyen bir liman olması sebebiyle fotoğraf çekilmesine izin vermeyen güvenlik görevlisinin uyarısı bile - nispeten nazik olduğundan mı ne - keyfimizi kaçırmadı, ne de olsa tüm dünyada süren direniş romantik bir kareden mahrum olsak da aynen devam edecek… (MT/YY)