İş ki, "15 günde 15 yasa"nın çıkartılması için gösterdiği tez canlılığı makro ekonomik dengeleri sağlayacak strateji ve politikaların oluşturulmasında da göstermeye karar versin.
İş ki, Anadolu gezilerinden vakit bulup da şu İsrail, Brezilya, G.Kore modellerini bir an önce öğrensin!
Gelin görün ki IMF'nin daha fazla beklemeye niyeti yok. Çünkü, başta tarım reformu olmak üzere küreselleşmenin yasal düzeneğinin 2003'e kadar tamamlanması gerekiyor. Bu nedenle de IMF, bütçe ve niyet mektubunda taahhüt edilen yasaların bir an önce TBMM'den geçirilerek uygulamaya sokulmasında ısrarlı.
Zaten, Ek Bütçe Yasası TBMM'ye varmadan , boş yasa tasarılarının imzaya açıldığına bakılırsa, IMF'nin dediği dedik çaldığı düdük olmuş bile!
Ek Bütçe Yasası ve bazı fonların tasfiyesine ilişkin düzenlemelerle ilgili rakamlar, Yüksek Planlama Kurulu'nda kesinleşmeden ve Bakanlar Kurulu'nda onaylanmadan yasa tasarıları imzalandıysa bunun temelinde tabii ki, bankaların rahatlatılması var. Zaten, 30 katrilyon 80 trilyonluk Ek Bütçenin 24.6 katrilyon lirasının, yani yüzde 80'ninin ek faiz giderlerine ayrılması da bunun somut göstergesi!
Kısacası, IMF için birincil öncelik, mali sektörün küreselleşmeye eklemlenmesinin tamamlanması .
Reel sektörün konumu ise, piyasa ekonomisinin altın kurallarına göre biçimlenecek. Yani, mali yapıya uyum yapanlar ayakta kalacak . Diğerleri ise piyasadan çekilecek.
Borç faiz ödemelerinden geriye kalan 5.5 katrilyondan :
* 2.3 katrilyonun memur maaşlarına,
* 777 trilyonun SSK, Bağ-Kur gibi kuruluşlar için,
* 400 trilyonun Ziraat ve Halkbank'ın görev zararları için,
* 75 trilyonun, tarımsal destekler için
* 280 trilyonun da sadece yatırımlara
ayrılması da bunu doğrulamakta.
Gelelim, ek bütçenin hangi kaynaklarla finanse edileceğine : Hali hazırda hükümet, ek vergi koymaktansa bütçe gelirlerini tasarruf tedbirleri ve borçlanmalarla arttırmayı hedeflemekte. Hazine'nin son haftalarındaki ihalelerde zorlanması ise, faiz ödemelerinin öngörülenin üstüne çıkacağı sinyallerini vermekte! Bu da borçlanma seçeneğine umut bağlanmamasını gerektiriyor.
Ek vergilerle özel kesimi korkutmamaya özen gösterdiklerine... 30 katrilyonluk ek bütçenin sadece 280 trilyonunun yatırımlara ayrıldığına bakılırsa...
Geriye tek bir seçenek kalıyor ki, o da kamu harcamalarının denetim altına alınarak hükümet'in önünde tasarruf tedbirlerinin arttırılması. Yani? Daha fazla yoksulluk ve yoksunluk!
Doğrusu, her şey bu denli açık ve net iken Kemal Derviş'in İsrail, Brezilya ve benzeri modelleri öğrenmekteki ısrarını anlamak mümkün değil!