AA’nın Türkiye İstatistik Kurumu ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) üzerinden yaptığı araştırma, yerel seçimler için çetin bir mücadelenin verildiği İstanbul’da kaç kişinin yaşadığını tekrar hatırlattı.
Türkiye'nin en kalabalık kenti İstanbul’un sakinlerinin sayısı son 5 yılda 907 bin 257 kişi artarak, 15 milyon 67 bin 724 kişiye ulaşmış durumda.
891 bin 120 kişilik nüfusu ile Esenyurt Türkiye’nin en kalabalık dördüncü ilçe. Ankara'nın Çankaya ilçesi, 2018 sonu itibarıyla 920 bin 890'ı bulan nüfusuyla en kalabalık ilçe olma unvanını elinde bulunduruyor.
890 binlik nüfusu ile İzlanda’nın toplam nüfusunun 2,5 katından daha fazla insanın yaşadığı Esenyurt’un 20 yıllık sakinlerine göre, semtte betondan başka bir şey yok.
49 yıl önce 923 kişilik bir nüfusa sahip olan Esenyurt şimdi 890 bin kişiye ev sahipliği yapıyor.
Esenyurt ile birlikte dünyanın nüfusu da artıyor
49 yıl önce üzerinde 3,7 milyar insanı barındıran gezegenimiz dünya ise, şimdi 7,7 milyar insana kucak açmış durumda.
Fakat artan nüfus ve o nüfusun tetiklediği küresel iklim değişikliği ile beraber dünya her geçen gün daha da yaşaması zorlaşan bir gezegen haline geliyor.
4,3 milyar insanın evinde sıhhi tesisatı yok.
Bu zorluğun en belirgin olduğu alan ise, biyolojik yaşamın ve medeniyetler kaynağı olan su, yani gezegendeki su varlığı.
Birleşmiş Milletler'e bağlı UNESCO'nun hazırladığı 2019 Dünya Su Raporu, yaşaması gün geçtikçe zorlaşan gezegenin halini gözler önüne seriyor.
DW’nin aktardığı üzere rapor, dünya üzerindeki 2 milyar insanın temiz su kaynaklarına düzenli erişimi olmadığını, 4,3 milyar insanın ise evlerinde sıhhi tesisat kullanmadığını söylüyor.
Yani, dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı yerlerde temiz suyun sağlıklı bir şekilde kullanım yerine gelmesini ve kullanıldıktan sonra dışarı atılmasını sağlayan su sistemi yok!
Su kaynaklarına erişimi sınırlı olan insanların yarıdan fazlası Afrika’da yaşıyor, ayrımcılığa maruz kalan grupların da, temiz su ve sıhhi tesisatlara erişim konusunda diğer gruplara göre daha dezavantajlı durumda olduğu söyleniyor.
Raporun en trajik kısmında ise, gecekondu mahallelerinde yaşayan insanların, şehrin daha “temiz” bölgelerinde yaşayan insanlara göre suyu 10 ila 20 kat daha pahalıya aldığı gerçeği yatıyor.
Fakat rapor, su kaynaklarının bitmeyecekmiş gibi kullanılması ve küresel iklim değişikliği etkileri ile şiddetlenen su sıkıntısının sadece gecekondu mahallesi sakinlerinin, dezavantajlı grupların ve kolonyal tarihe sahip olan ülke vatandaşlarının sorunu olarak kalmayacağını da gösteriyor.
Rapor, su sıkıntısı nedeniyle 2050 yılına kadar tahıl üretiminin yüzde 40, küresel anlamda gayri safi yurt içi hasılanın da yüzde 45 oranında düşeceği öngörüsünde bulunuyor.
Gelecekten erken bir özet: Filipinler
Filipinler’de son günlerde yaşananlar ise BM raporunda tasvir edilen gelecekteki dünya halinin bir örneğini teşkil eder gibi.
Geçtiğimiz hafta 40 kilo plastik yutan yavru balinanın ölü bulunduğu ülke olan Filipinler'in başkenti Manila ve civarındaki pek çok bölgede iki haftadır etkili olan su kesintileri 6 milyon kişiyi etkilemiş durumda. Barajlarda yaşanan su sıkıntısı nedeniyle önümüzdeki üç ay boyunca günlük 6 ila 21 saatlik su kesintisi olacağı uyarısı yapıldı.
Filipinler'de yayın yapan "ReliefWeb" sitesinde yer alan habere göre, ülke genelinde kızamık salgını nedeniyle yılbaşından bu yana çoğu çocuk ve bebek 286 kişi hayatını kaybetti. Bu rakamın geçen yılın tamamından yüzde 42 daha fazla olduğu ifade edildi. Vakalarının sayısı 19 bine yaklaşırken, Kızılhaç 5 yaşın altında tahmini 3,7 milyon çocuğun risk altında olduğunu söylüyor.
Bir diğer taraftan da, Filipinler Haber Ajansı’nın (PNA) haberine göre, Visayas Adası'nda yıl başından bu yana 3 bin 558 deng humması vakası görüldüğü, yıl başından beri 17 kişinin öldüğü açıklandı.
Ülkenin güneyinde terör örgütü DEAŞ bağlantılı Ebu Seyyaf örgütü ile çatışmalar devam ederken, Devlet Başkanı Rodrigo Duterte emniyet ve ulusal güvenlik güçleri içinde başarılı kadınların onuruna düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada kadınlara küfrediyordu.
Filipinlerin komşusu Endonezya’nın doğusundaki Papua eyaletinde meydana gelen sel ve heyelanlarda ise ölü sayı 100’ü geçmiş durumda.
Sel sularıyla gelen yıkım
Güney Afrika ülkelerinden Mozambik, Malawi ve Zimbabwe'yi vuran Idai adlı tropikal fırtına nedeniyle 300'den fazla kişinin hayatını kaybettiği duyurulurken, bu sayıdan çok daha fazla insana ise henüz ulaşılamadığı söyleniyor.
1 milyon 7 bin civarında insanın (ve sayısını asla bilemeyeceğimiz diğer türlerin) İdai'nin güzergahında olduğu bilinirken, yardım kuruluşları çatılarda ve ağaçların tepelerinde kurtarılmayı bekleyen binlerce insan olduğunu bildiriyor.
Dünya’nın geri kalanında ise geçtiğimiz bu şekilde geçti:
Afganistan'ın batısındaki Herat vilayetinde şiddetli yağışların yol açtığı selde aralarında çocukların da olduğu 13 kişi öldüğü ve yüzlerce evin tahrip olduğu açıklandı.
İran'ın kuzeyinde bulunan Mazenderan eyaletinde meydana gelen sel felaketinde üç kişi ölürken, felaketten 2 bine yakın insan etkilendi ve bir köy tamamen yok oldu.
ABD'de şiddetli yağış ve kar erimesi nedeniyle Nebraska, Iowa, Wisconsin, Missouri ve Kansas eyaletleri sele teslim oldu. Nebraska'da ölenlerin sayısı dördü bulmuş durumda.
Avustralya’da rüzgar hızı saatte 260 kilometreyi bulan Trevor kasırgası nedeniyle olağanüstü hal ilan etti. Hızı saatte 260 kilometreyi bulan kasırga yüzünden 2 bin kişinin evlerinden tahliye edilmesi kararı alındı.
Daha kuvvetli tarihi kasırgalar yolda
Biliminsanları artık açık ve net bir şekilde küresel iklim değişikliğinin etkilerinin fırtına ve kasırgaları daha yıkıcı ve daha kuvvetli yaptığını söylüyor.
Gettolarda yaşayan insanların temiz suya daha fazla para ödemek zorunda kaldığı gibi, küresel iklim değişikliğine en az katkısı olan ülkeler de iklim yıkımından en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor.
Beyaz adamın maddi zenginlik için kaynakları sorumsuzca tüketmesinin bedelini ise, kuraklıklıktan ötürü göç etmek zorunda kalan Afganistanlı ailelerin gıda ve karşılığında zorla evlendirdikleri kız çocukları ve kaynak paylaşımı savaşlarında cepheye sürülen çocuk askerlerle beraber hepimiz ödüyoruz. (CT/HK)