23 Nisan, büyük bir iktisatçının, André Gunder Frank'ın ölüm yıldönümüydü.
2005'te, kanserle 12 yıllık mücadelesini kaybedip öldüğünde 74 yaşındaydı Gunder Frank. Yakın dostu Samir Amin, ona veda yazısında şöyle demişti:
"Frank'ın en sevdiğim özelliği samimiyeti ve adanmışlığındaki hakikilikti. Tek bir tutkusu vardı Frank'ın: emekçi sınıfların ve ezilenlerin, sömürü ve baskı kurbanlarının hizmetinde olmak. Büyük bir içtenlikle ve koşulsuz olarak daima onlardan yanaydı. Bu, en iyi entelektüellerde bile her zaman rastlanılan bir özellik değildir." (2)
Salvador Allende'nin ekonomi danışmanı olan André Gunder Frank, Şili'de 11 Eylül 1973 darbesiyle işbaşına gelen General Augusto José Ramón Pinochet Ugarte'nin amansız düşmanıydı. Pinochet'nin ekonominin yönetimini teslim ettiği "Chicago Boys" diye anılan Milton Friedman'ın öğrencisi 25 teknokrat prensin, Şili'yi Friedmancı ekonominin pilot bölgesi olarak kullanmalarına karşı bütün gücüyle savaştı. (3)
Gunder Frank da Friedman'ın öğrencisiydi aslında. Ama Friedman için hiçbir zaman "our boys" (4) diyebileceği kişilerden biri olmamıştı. İnsanlık düşmanı Pinochet yönetimindeki Şili'nin, neo-liberal politika uygulamalarının deneme tahtası olmasına karşı mücadeleden hiç yılmadı André Gunder Frank.
Şili'de ekonomik soykırım…
Milton Friedman ve Arnold Harberger'in Mart 1975'te Şili'yi ziyaretleri öncesinde Harberger'e yazdığı açık mektubuna şu kinayeli sözlerle başlamıştı Gunder Frank:
"Eski bir öğrenciniz olarak, El Mercurio'ya (5) verdiğiniz mülakatı okumak ilgi çekiciydi. Yaklaşık 20 yıldır Şili ekonomisi ve ekonomistleri üzerinde ne tür çalışmalar yaptığınızı bildiğimden, askeri cuntanın yönetimi altında ‘ülkenin çok kısa bir sürede görece az bir maliyetle ekonomik kaosun üstesinden gelebilmiş olduğunu' beyan etmeniz beni fazlaca şaşırtmadı.
El Mercurio, Milton Friedman'la birlikte sizin de ‘mucizeyi' yerinde görmek için buralara geleceğinizi duyurmuş. Bu fırsattan yararlanarak bu önemli başarıyı ve bu başarının özellikle de Şili halkına maliyetini sizinle birlikte gözden geçirmek istiyorum." (6)
Bu maliyeti özetlerken Michael Chossudovsky'nin Neo Liberal Model isimli kitabına da atıfta bulunarak acı gerçekleri şöyle ortaya koymuştu Gunder Frank:
"Gerçek satın alma gücündeki azalma ve asgari ücretin gerçek değerindeki hızlı düşüş göz önüne alındığında, Mart 1974'te Şili nüfusunun yüzde 85'i yoksulluk sınırının altında yaşamakta olduğunu söylemeliyiz. Ülke çapındaki toplam hane halkının yaklaşık olarak yüzde 60'ını oluşturan en düşük gelir grubu (çoğunluğu mavi yakalılar) aşırı yoksulluk ve kötü beslenme koşulları içindedirler.
Bu ağır ekonomik şartlar altında ezilen halk, Mart 1974'te bir kilo ekmek alabilmek için altı saat çalışmak zorundadır artık. Ekmek fiyatı Eylül 1973'te fiyatının 22 katına çıkmıştır. Tek asgari ücretle geçinen bir ailenin ekmek harcaması, aylık gelirinin yüzde 40'ına ulaşmıştır. Harberger'in, Allende döneminde düşük fiyatlandırılmasından yakındığı otobüs ulaşımı harcaması Eylül 1973'tekinin on katıdır Mart 1974'te."
Gunder Frank, bu hesaplamalardan şu sonuçları çıkarır:
Aile bütçesinin ulaşım giderlerine ve ekmek almaya ayrılan oranı yüzde 80'dir. Gelirlerinin geri kalan yüzde 20'sini de yaşamlarını devam ettirebilmek için harcamalıdır aile! Yoksulluk, işsizlik ve eşitsizliğin artışı görülmemiş boyutlardadır. En düşük gelir grubundaki aileler kötü ve yetersiz beslenme ve korkunç bir yoksulluğun pençesine terk edilmiştir. Süt ve ulaşım giderleri "lüks harcama" haline geldiğinden gözden ilk çıkarılanlar olmaktadır.
Pinochet cuntasının ilk önlemlerinden biri devlet tarafından okullarda öğrencilere süt dağıtım programını iptal etmek olmuştur. Bu programın iptali evlerindeki yoksulluk dayanılmaz düzeye ulaşan öğrencilerin derslerde açlıktan bayılmasına yol açmaya başlamıştır.
"Gunder Frank, eski sınıf arkadaşlarınca dayatılan ekonomi politikalarıyla Pinochet'nin ülkenin üzerine vahşi köpekler gibi salıverdiği şiddet arasında doğrudan bir bağ görüyordu. Etki altına alınamamış bu ‘Chicago Boy', Friedman'ın buyrukları o kadar paralayıcıydı ki diyordu, ‘tümünün altında yatan askeri güç ve siyasi terör ikizleri olmaksızın asla dayatılamaz veya uygulanamazlardı." (7)
Ekonomik soykırımda Türkiye modeli
Yoksulluk zaman aşımına da uğramıyor, ülke sınırı da tanımıyor. Gunder Frank'ın iki paragraf yukarıda alıntılanan sözlerini mürura uğramayan zamanın akışına bırakıp 1974 Şili'sinden 2008 Türkiye'sine taşımak çok da yanlış olmaz:
"Türkiye'de yoksulluk, işsizlik ve eşitsizliğin artışı görülmemiş boyutlardadır. En düşük gelir grubundaki aileler kötü ve yetersiz beslenme ve korkunç bir yoksulluğun pençesine terk edilmiştir. Süt ve ulaşım giderleri 'lüks harcama' haline geldiğinden gözden ilk çıkarılanlar olmaktadır."
19 Nisan 2008… İzmir'de, 14 yaşındaki Sercan Bodruk öldü, ölümüne açlık sebep oldu.
Sercan'ın babası Himmet Bey, işsiz olduğu için bazen arka arkaya üç gün aç yattıklarını, bazen de bir tencere bulgur pilavıyla bir hafta idare ettiklerini… Annesi Durdu Hanım, çarşı ekmeği almaya paraları olmadığı için, evde una su katarak tuttuğu hamurla ekmek yaptığını; Sercan'ın son yemeğinin, ölümüne yol açan kazanın olduğu günden önceki akşam yediği bir dilim margarinli ekmekle bir domates olduğunu; sabahçı olan kızını, akşam geldiğinde yine "margarinli ekmek hazırlama sözü" vererek, aç aç okula gönderdiğini; açlığın neden olduğu dalgınlıkla kızının yolda karşıya geçerken, minibüsün altında kalmış olabileceğini… söylediler.
Annesinin, babasının yüzlerindeki keskin acı, Sercan'ın, omzuna çapraz astığı çantasıyla aynı renkteki pembe çoraplı resmindeki buruk gülümsemesi silinmez bir damga gibi kazındı 19 Nisan'a.
Küskünlük içine mi işlemişti artık Sercan'ın? Umursamıyor muydu hiçbir şeyi, umutlanıveriyor muydu yoksa hepimiz gibi arada bir? Eve dönebilmiş olsaydı annesinin o akşam için söz verdiği margarinli bir dilim ekmek hayaliyle kendini oyalayıp avunmuş muydu derste? Kendini çocuk saymış mıydı hiç? Büyüdüğünde çocukluğundan hatırlamak isteyeceği ne vardı?
Gunder Frank, "2008'de Türkiye'de evlerindeki yoksulluk dayanılmaz düzeye ulaşan öğrenciler ders çıkışlarında açlıktan ve yorgunluktan ve dalgınlıktan ve umutsuzluktan ölmeye başlamıştır" diye yazardı belki de yaşasaydı.
Sercan'ın vatandaşlıktan 19 Nisan'da düştüğü, adının çocukluğa hiç yazılmadığı, çocukların açlıktan öldüğü bu ülkede 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlandı.
Baş döndüren balkonlara Sercan'la birlikte aşağıdan bakarak bir şiirden birkaç dize okudum ben de 23 Nisan'da Sercan için, bir de uzak bir ülkedeki André Gunder Frank için:
"Onlar seyrek bir fotoğrafta uzağa bakanlar.
Onlar bir ömür taşlara su tutanlar.
Onlar bir hatırada donmuş duranlar.
Onlar bu dünyada yanmış da külde uyuyanlar.
(…)
Balkonunuz çok yüksek sizin baş döndürüyor.
Dünya pek alçak bir yer olacak yakında öyle görünüyor." (FÇ/GG)
_______________________________________
Dipnotlar
(1) "Dünya Pek Alçak Bir Yer Olacak Yakında, Öyle Görünüyor", Birhan Keskin, "Öteki" şiirinden, Y’ol, Metis Yayınları, Nisan 2006.
(2) Samir Amin, Note on the Death of André Gunder Frank (1929-2005), Monthly Review, April 2005
(3) Naomi Klein, "The Shock Doctrine, The Rise of Disaster Capitalism", Penguin Boks, 2007. Klein son kitabında Şili’de 1973 darbesi sonrası yaşananları, özellikle de, 'İlk Deneme: Doğum Sancıları' bölümünde özetlerken Chicago Boys’un işlevini ayrıntısıyla ve çok akıcı bir üslupla irdelemiş. Önümüzdeki aylarda Agora Kitaplığı tarafında Türkçeye kazandırılarak yayımlanacak olan The Shock Doctrine’de ülkemizin bahsi geçmediği halde Türkiye sanki her satırına sinmiş kitabın.
(4) "Our boys did it": Şili’deki 1973 darbesi için söylenmemiş, başka bir Eylül’deki başka bir ülkenin ihtilaliyle özdeşleşen sözler. ABD'li eski diplomat Paul Henze'nin, Başkan Jimmy Carter'a Türkiye’deki 12 Eylül 1980 darbesini haber verirken 'Bizim çocuklar başardı. (Our boys did it)' dediğini anlatan sözleri kendi sesinden bir Türk televizyonunda yayınlanmıştı.
(5) El Mercurio Gazetesi'nin sahibi Agustin Edwards’ın, sosyalist Allende yönetimine karşı hazırlanan darbenin kilit adamlarından biri olduğu ve CIA'nin darbe hazırlıklarıyla örtüşen çabalarının karşılığı olarak El Mercurio’nun Başkan Nixon'un imzasıyla Washington yönetiminden mali destek aldığı yıllar sonra ortaya çıkarılmış
Ayrıntılı bilgi: Peter Kornbluh,The El Mercurio File, Secret Documents Shine New Light on How the CIA Used a Newspaper to Foment a Coup
(6) André Gunder Frank, Economic Genocide in Chile, İlki 24 Şubat 2005, İkincisi 1976 Nisan’ında yazılan açık mektuplar 1976’da Nottingham: Spokesman Books tarafından yayınlanmıştır. Mektuplara linkten de ulaşılabilmektedir:
http://www.rrojasdatabank.org/genoc1a.pdf
(7) Klein, age, s.84.