Diyarbakır'da her birinin "vasfı" kendinden menkul on dolayında yerel gazete çıkıyor. Bunlardan biri var ki içlerinde hayli genç. 21 Mart 2012 Newroz Günü bir yaşını doldurdu.
Yerel gazetecilik çıtasını daha ilk ayında hayli yüksek tutarak, bir yaşını doldurup ciddi ölçüde düzey tutturdu. Hakkını teslim etmek adına bu yazımın konusunu Diyarbakır Özgür Haber'e ayırayım istedim...
İnsan teki durduk yerde neden yerel gazete çıkarmak ister. Arkasında sermaye gücü yoksa, medyayı tetikçi güç olarak kullanmak diye bir gizli ajandası yoksa, neden gazete çıkarsın ki!
Aksine objektif ölçütlere göre gazetecilik yapıyor diye, tekerine çomak sokulanın yüksek tonlu rahatsızlık seslerini her daim duyması, hatta muhatabı olması, daha da öte tehditler alması için tek kelimeyle ya deli olması lazım, ya da gazetecilik işini çok seviyor olması lazım...
Benim tanıdığım Naci Sapan (ki kendisini yaklaşık 40 yıldır tanırım) böylesine işini seven gazetecilik delisi. Yaygın medyanın bölge temsilciliğinde çok etkili bir aktör olarak çalıştığı yıllarda da hayali hep iyi bir yerel gazete çıkarmaktı.
Şehirde çıkan diğer gazetelere bakıyordu ve her birinde kendine göre eksiklikler görüyordu. Diyarbakır (O zamanlar Dîyarbekir, gazetenin adı da öyle) Anadolu'da 1869'da ilk yerel gazetenin çıkarıldığı şehir, böylesine yerel basın tarihi olan bir şehirde yerel basın ve yerel basının kamuoyu oluşturmadaki gücü bu denli etkisiz olmamalı demeye getiriyordu.
Son birkaç yıl içinde yerel gazete istencini iki kez denedi. İkisinde de düşündüğü, hayal ettiği gibi olmadı. Naci Sapan'ın Diyarbakır Özgür Haber Gazetesi'yle çıkışı, yerel gazetecilikle üçüncü buluşması oldu.
Geçmişi 150 sene öncesinde Dîyarbekir Gazetesine dayanan yerel gazetecilik serüveni olan şehirde, bir yılını doldurmuş olmak elbette yeni sayılır. Hem de çok yeni. Ama bir yıllık zaman dilimi içinde, mizanpajı, sayfa düzeni, habercilik anlayışı ile örnekleri ancak yaygın (ulusal) medyada görülebilecek türden bir yerel gazete ile hergün şehrine, Diyarbekir'e merhaba demek, ardında ancak güçlü birikimin yarattığı ardalanla mümkün olabiliyor diye düşünüyorum.
Sadece siyasetin bölge coğrafyası ile kesişen gündemi ile değil, bölgenin kendine has gündemini de canlı ve sıcak zemin üzerinde tartışan bir platforma dönüştü Diyarbakır Özgür Haber.
Bir başka yönüyle yıllardır daha çok spor muhabirliği tarzında spor analizleri ve yorumları bir de kısa anekdot ve güncel yazılarından tanıdığımız Naci Sapan, ısrarcı, iddialı siyasal ve günlük analizlerle örneklerine ancak ulusal medyada rastlayabileceğimiz yazılarla Diyarbakır Özgür Haber'de hergün karşımıza çıkıyor.
Elbette okuduğunuz bu yazı 21 Mart 2012 tarihi itibarıyla birinci yılını dolduran Diyarbakır Özgür Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Naci Sapan'a methiye meramı ile yazılmadı. Yeri gelmişken sadece bir hak teslimiyetine vesile olsun diye vurgu yapıldı. Gazete kısa zamanda yolunu ve hedef kitlesini seçti.
Hepsinden önemlisi yerel gazetelerde alışık olduğumuz aman şöyle yazarsam filanca iktidar erki acaba ne der, beni kara listeye alırlar mı kaygısını gütmeden seviyeli bir dil oluşturdu Özgür Haber. Böylesine objektif bir dil oluşturmak kolay olmasa gerek. Yerel'in sınırları dardır, Diyarbakır gibi sınırları hayli geniş sanılan ama kelimenin tam anlamıyla gözaltındaki bir şehir olan Diyarbakır olsa da böyledir. Asıl mesele sınırlara sınır tanımadan kararlıca, ama kırmadan dökmeden vurmaktır. İşte kanımca Özgür Haber'in birinci yılında başardığı tam da budur.
Şunu söylersem mübalağa etmiş olmam. Evet, açıkça söylemem gerekir ki, Diyarbakır Özgür Haber artık şehir basınında bir milattır. (www.ozgurhabergazetesi.com) Bu şehirde artık yerel gazetecilik yapanlar kendilerine Özgür Haber'i ölçü almak zorunda kalıyorlar / kalacaklar. Bu da kötü değil, iyi bir şeydir.
Peki, hakkında bu kadar iyi kelamlar ettiğimiz Diyarbakır Özgür Haber'in eksikleri yok mu? Elbette var.
Takdir edilmeli ki, sanal dünya çok hızlı ve bu hıza ayak uydurmak da pek kolay değil. Eğer bilişim teknolojilerine uygun iseniz, internetten, twitter, faceboook v.b. kanallar üzerinden, hem de canlı olarak haberleri anında izlemek her an mümkün. Dolayısıyla bir gün sonra elimize ulaşan basılı medya, zamanı geriden takip etme sorunsalı ile karşı karşıya. İşte bu durumda yarışa bir sıfır geriden başlayan yerel basına düşen çok önemli görevler var.
Mesela yerelde yaşanmış kimi haberleri kovalamak, yani gazetecilik jargonuyla haber takibi yapmak önemli. Özgür Haber zaman zaman bunu yaptı / yapıyor. Ama Diyarbakır gibi binlerce yıllık bir şehir ve devasa sorunlarla uğraşan şehirde çok daha yoğun haber takibi yapmak gerek. Kentin kent olmaktan kaynaklanan yerel ve özel sorunlarına, beklentilerine daha fazla ilgi gerekiyor. Gerçi Özgür Haber bir süredir okur mektubu köşesi ile bunu yapmaya çalışıyor ama yetmez. Daha içerden ve daha yaşayıp izleyerek, haberi kovalayarak, iz sürerek yapmak çok gerekli.
Mesela Dağkapı Burcu üzerindeki klimayı fotoğraflayıp kültür tarihine ve kentin kimliğine yakışmıyor diye haber yapıp ilgili sivil toplum örgütü tarafından klimanın sökülmesini sağla(t)mak kimilerine göre basit bir iş gibi gözükse de önemliydi. Ama aynı öneme sahip bir başka gerçek de şu ki; Tarihi Diyarbekir Surları ve Dicle Nehri Kıyıları artık ticari rantiyenin ilgi odağı.
Peki bu durumda yerel gazeteciliğin görevi bu rantiye alanlarını eğer birileri kişisel çıkarları uğruna "işgal ediyorsa" haberleştirmek değil midir? Aslolan kentin ortak rantiye alanlarını yine kent halkı için kullandırtmak değil midir? Bu konuları haberleştirmek açısından sadece Diyarbakır Özgür Haber'i değil, diğer gazetelerde de yetersizlikler görüyorum...
Yakın günlerde il dışından (İstanbul'dan) arayan bir dostum Abi maşallah İstanbul'la yarışıyorsunuz. Hafta sonları bu kadar yoğun etkinliklere nasıl yetişiyorsunuz hayret! diyordu. Doğru diyordu arkadaşım. Peki, bu denli yaygın ve yoğun kültür-sanat ajandası olan şehrin kültür sanat haberleri; öncesi ve sonrasında yeterince Özgür Haber'e ve dahi diğer yerel gazetelere yansıyor mu? Yansımıyor, yetersizlik var. Bana göre artık Diyarbakır gibi bir şehrin böylesine önemli bir gazetesinde tıpkı yaygın medyanın yaptığı adliye, polis muhabirleri gibi kültür sanat muhabirlerine ihtiyaç var.
Bir başka açıdan haberlerin sanal dünya nedeniyle çabuk gündemden düştüğü gerçeğinden hareketle haber yorumlarına, analizlerine okur daha çok ihtiyaç duyuyor. Köşe yazıları sebebiyle gazete alan çokça okur bilirim. Özgür Haber büyüklüğüne yakışır köşe yazılarına ve yazarlarına kapı açmalı / ihtiyaç duymalı. Gündem tutan güncel konularda amiyane tabiriyle sipariş analizler yazdırmalı.
Sonra konu bazlı, mesela TÜYAP programlarında fuar özel ekleri, öğrencilere yönelik özel ekler gibi haftalık ya da periyoda bağlı ekler çıkarmalı.
Ez cümle bunların hepsini bir anda yapmak elbette zor. Çünkü henüz ilan pastasından pay alamıyor. Kendi yağıyla kavrulup sermayeden yiyor. Kolay değil, sıkça görüştüğümden sıkıntılarını biliyorum.
Ama çok cesurlar, çalışkan arkadaşlar. Başlarında bu işin kitabını yazacak kadar bilgili ve Güneydoğu Gazeteciler Cemiyet'inin ilk örneklere cesurca imzasını koymuş eski duayen başkanı Naci Sapan var. Ayrıca gazeteciliği gazeteciler yapmalı ilkesinden hareketle finansör olan destekçileri var Özgür Haber'in, bu da çok ciddi bir artı. İyi ki Diyarbakır'da Özgür Haber Gazetesi var. Başarılar dilerken Diyarbakır Özgür Haber'e nice yıllara, nice yaş(lanma)lara diyorum. (ŞD/IC)