Saat 4’e doğru Diyarbakır4’da en sevdiğim mekânlardan biri olan Koşuyolu parkına doğru ilerlerken kadınlı erkekli bir grup gençle karşılaştım. Akşam kutlama yapacaklardı. Delikanlı, “Ben gelip alırım sizi” diyordu arkadaşlarına, “siz bayrakları falan hazırlayın.”
Oysa dünden bu yana HDP ve DBP kutlama yapılmayacağını duyuruyordu. Oylara sahip çıkılmasını, provokasyonlara karşı dikkatli olunmasını istiyordu. Gençlere bu çağrıyı hatırlattım. Arkadaşlarına “bayrakları hazırlayın” diyen delikanlı, “Bizi kimse tutamaz bu gece” diyor.
HDP’nin seçime bir buçuk gün kala düzenlediği mitinge düzenlenen bombalı saldırıdan sonra iki gün boyunca protesto eylemleri devam etmişti. Seçim gecesi, geceyarısına kadar insanlar sloganlarla sokaktaydı, arabaların kornaları hiç susmadı, dışarı çıkmayanlar tencere tava çalarak, ışıkları yakıp söndürerek protesto eylemleri gerçekleştirdiler.
Diyarbakır’ın en uzun günü
Sabah saatlerinde başlayan süreç ise bambaşkaydı. Gün boyunca çok sessizdi Diyarbakır. Her zaman kalabalık olan Ofis semti, Sanat Sokağı neredeyse ıssızdı. Dağkapı Meydanı da öyle… Soluklanmak ve günü değerlendirmek için uğradığım küçük çay ocağında oturanlara Dağkapı Meydanı’nı göstererek, “Çok sessiz” diyorum. “Oylarımızı kullandık, akşamı bekliyoruz” diyor adamlardan biri. Diğeri, “Akşam gel abi” diyor gülerek.
Bütün Diyarbakır söz birliği etmiş, akşamı bekliyor sanki. Her zaman kalabalık olan parklar bile neredeyse boş. Oylarını kullanmaya gelenler, anlaşılan o ki, evine dönüyor ve akşamı bekliyor. Ama seçime ilgi oldukça yoğun. Bunu hem oy kullandığım okulda sandık görevlilerinden öğreniyorum hem de gazeteci arkadaşlarımdan. “Sokakların boş olduğuna bakmayın” diyor sandık görevlisi, “Daha erken, ama yüzde 70’e yakın oy kullanıldı bizim sandıkta.” Yıllardır Diyarbakır’da çalışan gazeteci arkadaşlarım da katılımın çok yüksek olduğunu söylüyorlar.
Diyarbakır en uzun günü yaşıyor. Havada, akşam kopacak sevinç fırtınasının kokusu var adeta. Zaman zaman sokakta görülen küçük grupların sloganları ve caddeyi boydan boya korna çalarak geçen kimi araçlar, bu fırtınanın habercisi.
İl binasında heyecanlı bekleyiş
Sandıkların kapandığı saatte canlanmaya başladı Diyarbakır. İnsanlar gruplar halinde HDP İl Binası’na doğru yürüyüşe geçti. Yolda korna çalan araba sayısı arttı. Dakikalar ilerledikçe her sokaktan, her caddeden sesler yükselmeye başladı. Bütün gün ortada görünmeyen bayraklar şehri yeniden süslemeye başladı.
HDP il binasının önünde kısa sürede binlerce kişi toplanmıştı bile. Birbirine yakın HDP ve DBP binalarının içi de dışarısı kadar kalabalık. İki binada da genç görevliler üst araması yaparak içeri alıyor bizi, ki bu ilk kez gerçekleşen bir uygulama. Heyecanlı bir bekleyiş, bastırılan bir coşku var il binasında. Herkes televizyon izliyor. İlk bilgiler umut verici HDP için. Diyarbakır yüzde 75’i görünce alkışlar kopuyor. Aynı alkışlar, HDP’nin İstanbul’dan yüzde 12 oy aldığı bilgisi gelince de kopuyor.
Büyükşehir belediyesi eşbaşkanları, ilçe belediye eşbaşkanları ve milletvekili adayları seçim sonuçlarını birlikte izliyorlar. Diyarbakır milletvekili adayı İdris Baluken’den kısa bir değerlendirme yapmasını istiyorum. Çok erken olduğunu, biraz daha beklemek gerektiğini söylüyor. Ama hem sesinde hem gözlerinde belirgin bir sevinç var.
Dışarıda kalabalık artıyor. Korna seslerine ve sloganlara havai fişek sesleri de ekleniyor. Sonunda HDP’den açıklama yapılıyor ve il binasının önünde toplanan kitlenin, Newroz alanında kutlamaya devam etmesi isteniyor.
Kısa değerlendirme
Diyarbakır ve Mardin’de edindiğim izlenim HDP’nin oylarını artırdığı yönündeydi. Bu oy artışında bazı nedenler vardı elbette. Hükümetin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorununa yaklaşımı kuşkusuz başlıca nedenlerden biriydi. “Kobanê düştü düşecek” söylemi insanların canını çok yaktı. Çünkü neredeyse her gün Kobanê’den cenazeler geliyordu ve bu cenazeler Kürt seçmenin çocuğuydu, akrabasıydı, komşusuydu… HDP çalışanlarına ve bürolarına yapılan saldırılar bölge halkının tepkisine neden oldu. Adana ve Mersin il binalarının bombalanması ve faillerin yakalanmaması, hükümete inancını kırdı. Bingöl’de HDP’li Hamdullah Öğe’nin katledilmesi, Erzurum’da gerçekleşen büyük saldırı, derken Diyarbakır’da yüz binlerce insanın arasında patlatılan bombalar… Bütün bunlara HDP’nin soğukkanlı tutumunu, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın liderlik vasıflarını ve halk tarafından kabul görmüş olmasını da eklemek gerekiyor elbette. Hal böyle olunca, hükümet ve Cumhurbaşkanı, bölgede din söylemi üzerinden oy toplamaya çalıştı. Bu ellerinde kalmış son çare gibiydi. Ancak halkın hafızası öngöremedikleri kadar güçlüydü ve meydanda Kuran’ın Kürtçe çevirisini gösteren Cumhurbaşkanı için, “Mele Muhyedin Kürtçe Kuran okudu diye neden cezaevine atıldı, bunun hesabını versin önce” dediler.
Resmi sonuçlar henüz açıklanmadı. Ama Diyarbakır ve Mardin’de konuştuğum insanların (bunlara AKP’liler de dahil) tahmini tuttu. Yine de, “HDP Diyarbakır’da yüzde 75 alır, ama yine de temkinli olalım, siz yüzde 70 yazın” diyen HDP’liler yanıldı. Çünkü HDP Diyarbakır’da yüzde 80 oy aldı. Diyarbakır’dan Ankara’ya gidecek 11 milletvekilinden 10’u HDP’li oldu.
“Bu seçim tarihidir” denildi hep. Mevcut sisteme muhalif olan geniş bir kesimi, Türkiye’nin bütün seslerini, Gezi ve Kobanê direnişinin ruhunu, kadınları ve gençleri önceleyen tutumuyla siyaset arenasına çıkan HDP’nin gösterdiği başarı, seçime sahiden de tarihi bir nitelik kazandırdı.
Bu tarihi başarıyı bütün Türkiye ile birlikte Diyarbakır uzun yıllardır bekliyordu. Bu geceki kutlamalar kendiliğinden gelişti ve şehrin içinde hâlâ devam ediyor. Ancak HDP’nin organize edeceği esas kutlama 8 Haziran’da, Newroz alanında gerçekleşecek. (VE/HK)