Fotoğraf ve videolar: Eren Dağıstanlı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Hemen en başta size bir sır vereyim.
Karadeniz kadını için "çalışkandır" derler ya. İnanmayın, mecburen çalışkan olmak zorunda kalmıştır. Karadeniz kadının bir özelliği varsa, benim gözlemlediğim, sabırlı olması. Sabreder, eder eder ama bam teline basarsanız da ne yana kaçacağınızı şaşarsanız.
Yazının görselinde gördüğünüz kadın da o Karadenizli kadınlardan. Bam teli de yaşadığı köy, gölgesinde büyüdüğü ağaç, ineklerine su içirdiği dere. Yani, aslında Cengiz İnşaat'ın buraları bir şantiyeye çevirmek istemesi.
Rize İkizdere’de AKP’ye yakınlığını bilinen Cengiz İnşaat taş ocağı yapmak istiyor. Haliyle, bölge halkı da yaşam alanlarının talan edilmesine karşı çıkıyor.
Yaklaşık bir haftadır özellikle kadınların öncülük ettiği “Cengiz yaşam alanımdan defol” eylemleri, kamuoyundan da destek görüyor.
Bölgede yaşayan yaşam savunucularından Eren Dağıstanlı’nın bölgeden geçtiği fotoğraflar ve videolar, yaşananlara dair önemli kanıt.
TIKLAYIN - Ya Metin Lokumcu'nun yanındasınız ya Cengiz'in!
Özetle halk, kurdun, kuşun, doğanın hakkı için mücadele ederken, kolluk güçleri de adeta Cengiz İnşaat’ın hakları için hareket ediyor. Halkın yaşam alanını korumak bir kenara o alanları talan etmek isteyenlerin yanında oluyor.
Maalesef Cengiz İnşaat’ın doğa katliamı projeleri anlamında İkizdere ilk değil. Bu şirket, Rize’nin Pazar ilçesine bağlı Hemşinlilerin yaşadığı Haçapit Köyü’nün bir bölümünü de taş çıkarma sevdası yüzünden çorak bir araziye dönüştürdü.
Pazar’da kurulacak havalimanına sırf yakın yol masrafı yapmayalım diye, zaten çorak olan bir araziden taş çıkarmak yerine hemen yanı başlarındaki Haçapit'i taş çıkarma sahasına, şantiyeye çevirdiler.
O dönemde, Haçapitlilerin direnişi oldu ancak gözünü para hırsı bürümüş Cengiz İnşaat’ta katakulli biter mi?
Cengiz’in bölgedeki işbirlikçileri, kimi zaman halkı ikiye bölerek, kimi zaman bir kısmının hesabına yüksek miktarda paralar yatırarak kimisini de “yakınını işe alırım” diyerek kandırdı.
Detayları merak edenler için o dönemde Yeşil Gazete için yaptığım haberlerden birini şuraya bırakıyorum.
Haçapit'in taş ocağından önceki hali. Fotoğraf: Evrim Kepenek
Sonuç, gelinen noktada bin bir çiçeğin açtığı, yeşil cennet Haçapit'in bir kısmı bugün cehenneme dönmüş durumda.
Haçapit'in taş ocağından sonraki hali. Fotoğraf: Sosyal medya
Karadeniz’e giderseniz, Haçapit’e mutlaka uğrayın ve o kahverengi çorak arazileri görün isterim. Hatta şöyle önereyim, artık turizm amaçlı Ayder’e, Uzungöl’e felan gitmeyin. Zaten trafikten o bölgelere gidip de dönmesi çok zor.
Son yıllarda popüler olan yaylalara zaten uğramayın. Doğu Karadeniz'e giderseniz size önerim, Samsun’dan başlayıp Artvin’e kadar uzanan bölgedeki talan edilmiş alanları gezin. Halkla konuşun. Hemen her köyün bir hidroelektrik santral mücadelesi, taş ocağına karşı direniş anısı var.
Direnen kadınlara: "Kime oy verdiniz?"
Fotoğraf: Yeşil Gazete
Bugün İkizdere’de de yapılmak istenen tam da böyle bir şey. Cengiz taşlarını alacak gidip nereye dökecekse dökecek, karşılığında istediği parasını da kazanacak. İkizdere’de ise halk yaşam alanı tarumar edilmiş halde yoksullukla baş başa bırakılacak.
Belki Cengiz İnşaat’ın gidecek bir yeri var, fakat bölge halkının gidecek bir yeri yok.
Tam da bu nedenle, ülkenin başka yerlerinde de olduğu gibi toprağına, suyuna, ağacına, dokunduğunuzda o “muhafazakâr”, “iktidar düşkünü”, “AKP’ye oy verdi”, "kime oy verdiniz?" dediğiniz halk, dirençli bir isyancıya dönüşüyor. Hatta özellikle kadınlar…
Direnişteki İkizdereli kadınların fotoğraf ve videolarının altına yazan yorumlarına bakarsanız, ülkenin muhalefetinin iktidar olamamasının tek nedeni bu kadınlar. Sürekli bir ötekelileştirme hatta “oh olsun” demeler. Bu kadınlar polis şiddetiyle tanıştı o yaşlarında!
Google'da İkizdere ile bir arama yapmak istediğimde karşıma gelen arama başlıklarından biri de şu, "İkizdere seçim sonuçları". Evet, o bölgede iktidar partisinin oy oranı yüzde 88'lerde...
Farkında mısınız acaba, bu kadınlar oy verdikleri partiye isyan ediyorlar. “Bizim parti döneminde yapıldıysa iyi yapıyordur” demiyorlar. Bu da önemli bir politik farkındalık, politik eylem değilse nedir?
İnanın yerelde yaşarken böyle şeyler çok zordur. O dışardaki “gözleri” ve “sözleri” kırıp hareket etmeniz gerekir. Bu kadınlar, her şeyi göze almış, ellerinde bastonları ile Türkiye’nin en büyük talancı şirketine karşı mücadele ederken, birileri de onlara “E aklınız şimdiye kadar neredeydi” demesin lütfen.
"Biz eşya miyik?"
Hepimiz o kadar güzel ve etkili eylemler yapabilseydik, o kadar doğru politik tercihlerimiz olsaydı ülkece bu halde olmadık herhalde.
Bakın İkizdere’de gözaltına alınan kadınlardan biri ne diyor?
“Kollarımıza girdiler. ‘Götürün bunlari, götürün bunlari’, bizi eşya gibi götürdüler. Biz da direnduk!”
#İkizdere’de gözaltına alınan kadınlar anlatıyor: Direnduk! Sen bizi mal gibi mi götüriyisun, emir veriyisun! Direnduk! pic.twitter.com/dTxmxL4EdU
— Eren Dağıstanlı (@erendagistanli) May 1, 2021
O “direnduk”un anlamını köyünün tepesinde taş ocağı yapılması ihtimali olan köylüler, deresinde hidroelektrik santral yapılmasına karşı çıkan Ordu halkı, kömürlü termik santrallere direnen Bartın’lı kadınlar çok iyi bilir.
Ankara’da merkezde oturup harita üzerinden, yerellerdeki yaşam alanlarımızı şirketlere satanlar, bu planları yapanlar.. Deredeki balığı susuz, dalına yuva yaptığı kuşu ağaçsız bırakanlar çok iyi bilsin. Sadece insan için değil tüm doğanın yaşam hakkı için: “Direnduk, direnacağuz”!
(EMK)