"Yunanistan sadece başlangıç" cümlesi Milano merkezî tren istasyonunun duvarlarına yazılmış bir graffiti. Dünyadaki direniş hareketlerinin fitilini ateşleyen Yunanistan'daki kriz aslında tüketim ve zenginlik yarışı uğruna haraç mezat satılmış Avrupa kültürlerinin kimlik bunalımının ta kendisi. Tam da bu yüzden Selanik veya Atina'daki bir tavernaya gittiğinizde Anadolu sürgünlerinin müziği rebetikonun iktidara karşı mücadelesini sebatla sürdürdüğünü görürsünüz. Faşist rejimlerin yasakladığı, aykırılığın, keyfin, isyanın ve ümidin nağmeleri kimseye müdanası olmayan rebetlerin eliyle nesilden nesle aktarılırken İtalya'nın son yıllarda yetiştirdiği en değerli müzisyen Vinicio Capossela'nın da dikkatini çekmiş. Militan belgesel yönetmeni Andrea Segre'yle birlikte Yunan Blues'u rebetikonun izini sürmüşler ve ortaya Indebito (Undeserved / Haram) çıkmış. Avrupa'nın en saygın film festivallerinden İsviçre'deki 66. Locarno'nun açılış günü 7 Ağustosta yapılacak filmin prömiyerini Vinicio'nun bir dinletisi takip edecek.
Nevi şahsına münhasır müzisyen
Vinicio Capossela İtalya'nın fakir Güneyinden iş için göç etmiş Almancı ebeveynin çocuğu olarak 14 Aralık 1965'te Hannover'de doğmuş; sanatçı kimliği İtalya'nın komünist kalesi olarak bilinen Emilia-Romagna bölgesinin underground çevrelerinde olgunlaşmış. Birçok müzik aleti çalabilen, ayrıca yazarlığı da olan güfteci/besteci Vinicio 1990'dan itibaren birçok başarılı albüme imza atmış ve İtalya'nın çoktan kaybolmuş geleneksel müzikal hazinesinden yararlanmayı ihmal etmemiş. Tom Waits'i anımsatan tavrıyla dinleyicilerini lunaparklara, sirklere, panayırlara, karanlık limanlara veya uzak diyarlara sürükleyen Capossela Berlusconi İtalya'sına karşı da başarıyla direnmiş.
Kapitalist tüketim kodlarına yüz vermeden yoluna devam eden marjinal sanatçı alternatif mekânlarda konserler vermiş, gün geçtikçe muhafazakârlaşan İtalya'da burjuva ahlakının kodlarıyla dalgasını da geçmiş. Son albümü Rebetiko Gymnastas'ta bazıları kendi şarkısı olmak üzere tüm eserleri rebetiko düzenlemesiyle icra etmiş, Vladimir Vysotsky, Atahualpa Yupanqui, Mercedes Sosa ve Chavela Vargas'ın hatırasını da canlandırmayı ihmal etmemiş, "Şerefinize" dercesine…
Muhalif belgeselci
Dünyada adaletsizlikler sürdükçe mülteciler her geçen gün daha büyük bir sorun teşkil etmeye devam edecek. Suriye'deki savaş sebebiyle Türkiye'nin de büyük ölçekte ilgilenmek zorunda kaldığı bu durum Yunanistan ve İtalya devletlerinin başını yıllardır ağrıtıyor.
AB'nin yetersiz politikaları binlerce kurbana sebep olurken belgeselci Andrea Segre bu konuda adeta uzmanlaşmıştı. Politik yönetmen bu defa kriz üzerinden sistem eleştirisine girişirken rebetlere güveniyor, yönünü kaybetmiş insanlığa, ağır veya aksak olsa da müzikal moralin iyi geleceğini biliyor. Karaya oturmuş bir gemi misali Avrupa Birliğinde fakirlikten kurtulmanın kendinden kaçmakla örtüştüğüne inandırılanların artık silkelenmek zorunda olduklarını ifade eden Segre aklını hırs ve rekabetle bozmuş gezegende yavaşlamanın, hatta durmanın faydalarını fısıldıyor: Kim olduğunu, ne için yaşadığını, neden acı çektiğini, niçin gülüp niçin ağladığını anlayabilmek için, sadece hayata borçlu olduğumuzu idrak edebilmek için, varolma cesaretiyle…
Borçlandırılarak boyunduruk altına alınmaya çalışılan Yunanistan'dan bize bir selam çakması da bu yüzden zaten.
Vinicio Capossela'yla birlikte Manolis Pappos, Ntinos Chatziiordanou, Vassilis Massalas, Angelos Polychronou ve Glauco Zuppiroli'nin Locarno'dan yükselecek sesine kulak vermekte fayda var.
#direnpalikarya (MT/HK)