"Bir yerde kötülük varsa oradaki herkes biraz suçludur" Zülfü Livaneli
Bir akşamüstü yemek masası… Etrafında birkaç kişi oturmuş, kahkahalar yankılanıyor. Masada, sohbetin ortasında bir tespih beliriyor. Kahverengi ahşap görünümlü, 33’lük bir tespih. Biri eline alıyor ve soruyor: "Sizce bu tespih neyden yapılmıştır?" İlk anda kimse yanıt veremiyor. Derin bir sessizlik… Ardından birisi cevaplıyor: "Zeytin çekirdeği."
Bu tespihin öyküsü oldukça anlamlı. Onu masadakilere gösteren kişi, kısa süre önce cezaevinden tahliye edilen ceza hukukçusu Avukat Dr. Dilek Ekmekçi.
Ekmekçi, koğuş arkadaşlarıyla birlikte yaptığı bu tespihi hüzünlü bir gülümsemeyle anlatıyor. "Biz birlikte 33’lük yaptık ama birçok koğuş arkadaşım kendine 99’luk tespih yaptı" diyor.
Avukat Dr. Dilek Ekmekçi, "Silahlı terör örgütüne üye olmak" gibi ağır bir iddiayla yargılanan bir ceza hukukçusu.
10 Ocak’ta, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde ikinci duruşmasını izlerken tanıklık ettiklerim aklımdan hiç çıkmıyor. Ekmekçi'nin 86 yaşındaki annesinin gözlerinde umut ve endişe birbirine karışmıştı. Şaşkın gözleri ile mahkemede olup bitenleri pür dikkat izliyordu.
Duruşma sırasında tanık olarak ifade veren ve Ekmekçi’nin babalık davasının davalısı eski üst düzey bir bürokrat, oldukça şaşırtıcı bir beyanla Ekmekçi hakkında hüküm vermiş gibiydi: "Sosyal medyasına baktım ve örgüt üyesi olduğunu anladım."
Bu ifadeler, adeta mahkemenin ruhunu kuşatan bir ağırlık yaratmıştı. Mahkemede gerilimin elle tutulur bir hal aldığını hissettim. “Karanlığa karşı mum ışığının mücadelesi gibi” dedim, yanımdaki arkadaşım Feride Çetin’e. O da ekledi: "Bu dava iyilikle kötülüğün savaşı gibi."
Ekmekçi o gün tahliye edilmedi. Ancak bir sonraki duruşmada, 31 Ocak’ta 1 yıl 13 ay ceza verilerek serbest bırakıldı. Örgüte üye olmamakla birlikte, “sosyal medya paylaşımları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez, örgüte yardım sayılır” gerekçesiyle bu ceza verildi.
Soranlar olmuş Yunus Emre’den dolayı, Hz. Yunus’tan dolayı ve tabii denizlerin en insan dostu, özgürlük simgesi hayvanı yunuslardan dolayı adı “Yunus”…
— Av. Dr. Dilek Ekmekçi (@ekmekci_dilek) February 7, 2025
“Yunus öldü deyu sela verirler, ölen beden imiş aşıklar ölmez…” (Yunus Emre)#dilekekmekçiyeözgürlük #dilekekmekçi https://t.co/y44RhHvhh0
İstinaf veya Yargıtay aşamasında beraat edeceğinden emin olduğunu ve tahliye olduğu için mutlu olduğunu dile getiren Ekmekçi, içeride yaşadığı hak ihlallerini ise saklamıyor. Sözleri düşündürücü: "Cezaevinde, özellikle zorla akıl muayenesine götürüldüğüm zamanlarda adeta bir gözaltı süreci yaşadım. Tutukluluk içinde sık sık gözaltı yaşadım. İlk tahliyemden sonra da 2 gün gözaltında kalıp, tekrar tutuklanmıştım. Bunlar 5 aylık tutukluluğu benim için daha da yıpratıcı hale getirdi."
Bir hukukçunun bile böylesi süreçlerden geçtiğini duymak, hukuk sistemimizin zedelenmiş olduğunu açıkça gösteriyor.
Ona cezaevinden çıktığı gece ne yaptığını soruyorum. Dilek Ekmekçi gibi bir denizci böyle bir gecede en çok neyi özler? Düşüncem doğru çıkıyor.
Ekmekçi de ilk olarak denize ve Adalar’a bakmış. "Bir de sevdiklerimin yüzüne baktım tek tek," diye ekliyor. Kalabalık gruptan ayrıldıktan sonra bütün gece yanında annesi ve avukatı Peren Sanrı varmış. Sessiz bir şükran dolu gece…

Avukat Dr. Ekmekçi’ye, dışarıdayken kadın örgütlerinden aldığı desteği soruyorum. Cezaevindeyken Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) başta olmak üzere, birçok kadın örgütü ve dostları onun için dayanışma gösterdi. Davasını takip edenler, sosyal medyada destek paylaşımları yapan arkadaşları oldu. "Bu destekleri hissettiniz mi?" diye sorduğumda, yüzü aydınlanıyor:
"Evet, kadınların desteği benim için çok değerliydi. Yanımda olduklarını hep hissettim. Hiç unutmayacağım bir dayanışma örneğiydi. Ayrıca Paris Barosu dahil yurtdışından bile avukat meslektaşlarımın ve İzmir Amerikan Lisesi’nden dönem arkadaşlarımın destekleri de unutulmaz. "
Avukat Dr. Ekmekçi’nin hakkında açılmış 30 civarında ceza davası var. Şikâyetçileri arasında belediye başkanlarından siyasetçilere kadar birçok isim bulunuyor. Ancak o kararlı ve net: "Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız bu ülkede" diyor.

Hukuk mücadelesine inancını kaybetmemiş bir ceza hukukçusu Dilek Ekmekçi…
Türkiye’de hukuk sistemine olan güvenin sarsıldığı bir dönemde, onun gibi hukukçular adeta adaletin ağır yükünü omuzlarında taşıyor. Kendisi hakkında açılan davalara rağmen yılmadan bu mücadelenin parçası olmaya devam ediyor.
En son şöyle diyor: "Hukuka hava gibi, su gibi ihtiyacımız var. Hukuka her kesimden herkesin ve dahi hukuksuzluk yapanların da ihtiyacı var. Hasımlarımızın bile adil yargılanma hakkını savunma erdemine sahip olmalıyız. Yoksa onlardan bir farkımız kalmaz ”

Dilek Ekmekçi: Doğum günümde annemin yanında olmak istiyorum

ZORLA BAKIRKÖY SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİ’NE GÖTÜRÜLDÜ
Dilek Ekmekçi: Adalete açım, bedenim açlığı hissetmiyor
(EMK)