* Fotoğraf: Canva
Medya ve İletişim Çalışmaları Profesörü Stina Bengtsson'un Mayıs 2022'de İzmir'de düzenlenen Uluslararası iletişim kolokyumunda yaptığı "Dijital çağda iletişimi öğretmek: Değişim ve süreklilik" başlıklı İngilizce konuşmasının Türkçesinin ikinci ve son bölümünü Pelin Gülşah Canbolat'ın çevirisiyle paylaşıyoruz.
***
Gençlerin dijital medya kullanımına anlam odaklı yaklaşımımızdan edindiğimiz, konuşmamın ilk bölümünde bahsettiklerimin de altını çizen önemli bir içgörü de geçmişteki ve bugünkü medya ortamları açısından dünyadan haberdar olma yolları arasındaki süreklilik.
Konuşmaya araştırma projemizin başlangıç noktasının "Haber nedir?" sorusu olduğunu belirterek başladım. Birkaç yıllık saha çalışmasından sonra, makul bir sonuç aslında "Yeni olan nedir?" sorusu olabilir.
Yıllar süren bu saha çalışmasında topladığımız zengin ve ayrıntılı veriyi bir araya getirip sistematik bir şekilde ele aldığımızda, medyanın gençlerin günlük hayatlarındaki farklı rollerine dair derin bir anlayış edindik. Bu, yeni bir güne başlamak gibi alışkanlıkları (önceden çoğunlukla radyo ve sabah gazetesinin üstlendiği bir rol) kapsadığı gibi önem verdikleri konularda haberleri takip etmeyi de kapsıyor.
Özellikle gençlerin bilgi dağarcıklarına odaklanma yönünde bir adım olarak haberdar olmak istedikleri farklı şeylerin bir haritasını oluşturduk.
Haritada şu maddeler vardı:
Çevremde olan ve beni kişisel olarak etkileyen şeyler: Havanın nasıl olacağı, toplu taşımanın yeterli derecede çalışıp çalışmadığı, üniversite dersimin veya ofisimin çevrimiçi olup olmayacağı (mülakatların çoğu pandemi sırasında gerçekleştirildiğinden bu değişmez bir soruydu) gibi.
Arkadaş ve tanıdıkların yaşadıkları: Yakın arkadaşlar ve ailenin neler yaptığı. Bu sıradan şeyleri paylaşmak ve bunlara dair yorumda bulunmak, aynı zamanda daha uzak tanıdıkların hayatlarındaki daha büyük olayları takip etmek için bir yol.
Çevremdeki kamuya açık etkinlikler: Genç insanların yaşadığı yerde konserler, festivaller, sunumlar, vs. olup olmadığı.
Eğlence: Televizyon dizileri, podcastler, müzik, filmler, vs.
Spor: Tutulan takımlara dair bilgi, maçlar, sonuçlar, ünlü sporcular.
Diğer insanların düşündükleri: Gençler herhangi bir olaya dair salt olgusal bilgiden ziyade başkalarının o olay hakkındaki düşünceleriyle daha çok ilgiliydiler.
Dünyada neler olduğu: Kendi çevrelerinin dışında, daha geniş kapsamda, başkalarınca bilinen.
Bu ilgi alanlarını sistematize edip bir araya getirdiğimizde aslında çocukluğumuzdan hatırladıklarımızı ve çok öncelerde yürütülen gazetecilik araştırmalarından okurların ilgilerine dair bildiklerimizi anımsattılar.
Bu nedenle, buradan ilerleyerek, insanların bundan 50 yıl önce yerel gazetede okudukları ve beğendikleri üzerine eski çalışmaları aramaya başladık. Günümüz gençlerinin ilgi alanları ile 1970'lerde gençlerin yerel gazetede bizzat okuduklarını karşılaştırdığımızda, o günün gençleri ile günümüz gençleri arasında çarpıcı benzerlikler bulduk.
1970'lerde, 15-24 yaş aralığındaki İsveçliler gazetenin aşağıdaki kısımlarını okuyorlardı (Weibull, 1983: 32):
- Eğlence (Yüzde 26)
- Radyo/Televizyon (Yüzde 24)
- Aile haberleri (Yüzde 15)
- Spor (Yüzde 10)
- Haberler (Yüzde 9)
Bu gazete kategorileri bugünün genç İsveçlilerinin ilgi alanlarına çarpıcı bir şekilde benzer ve okurların bakış açısından işlerin aşağı yukarı aynı olduğunu işaret ediyor. Bu da demektir ki insanlar elli yıl öncesine kıyasla çok da farklı değiller.
Bunun yanında büyük bir farklılık şu ki bu konuların birçoğu için sosyal medya grupları, spor kulüpleri, etkinlik yapımcıları, vs. gibi habercilik dışındaki kaynaklardan çok daha iyi bilgi sağlanıyor. Yerel ilanlar, "aile haberleri", spor güncellemeleri, vs. habercilik dışında çok daha kolay erişilebilir ve bu diğer kaynakların sağladığı bilgi daha zengin.
Medyanın içinde yaşayanlara medyayı öğretmek
Gençlerin en azından ilgilendikleri bilgi türleri bakımından pek değişmediklerini göz önünde bulundurursak, medya teknolojilerinin son yıllardaki büyük değişiminin insanların dünyayı nasıl anlamlandırdıklarını çok fazla etkilemediğini görüyoruz.
Her ne kadar günümüz gençleri, medyayı geçmişe kıyasla farklı şekillerde kullanıyor olsa da, bunu aynı hedefler doğrultusunda, aynı amaçlarla yapıyorlar ve medya önceden nasıl önemliyse şimdi de öyle önemli.
Bu genel bir sonuç olabilir, ama elbette farklılıklar var. Bunlardan biri medyanın niteliği. Bugün medyanın her zaman her yerde var olma niteliği geçmiştekine kıyasla kuşkusuz büyük bir farklılık. Medya eğitimi için bu çok büyük bir değişim. Çünkü öğrencilerimizi, onlar medyayı göremezken nasıl medyanın farkında hale getirebiliriz?
İkinci bir konu, günümüz medya ortamının hızlı değişimi: Sürekli yeni uygulamalar, televizyon hizmetleri, podcastler, vs. yayınlanıyor ve geliştiriliyor, insanların hangi teknolojileri tercih ettiği çok hızlı değişiyor. Gençlerin gelecekteki yaşamlarını düşünürsek, bu gelişim sona ereceğe benzemiyor. Bugün genç olanlar hızla değişen, uzun ve kısa dönemlerde yeni medya teknolojilerinin eskileri takip edeceği medya ortamına uyum sağlamak zorunda kalacaklar.
Bugün ve elli yıl önce insanların dünyayı nasıl algıladıkları ve dünya ile nasıl ilgili kaldıkları arasındaki benzerlikleri kurduk; bununla beraber medyanın nasıl örgütlendiği ve çevremizi nasıl yapılandırdığına dair büyük farklılıkları göz önünde bulundurmamız gerekir.
O zaman medyanın içinde yaşayan gençlere medya ve iletişimi, gazeteciliği, halkla ilişkiler ve tasarımı nasıl öğretiriz? Medyayı nasıl görünür hale getirir; onu değiştirebilmeleri için öğrencilerin çevrelerindeki dünyayı görmelerine nasıl yardım edebiliriz? Aşina olduklarımıza dair nasıl yeni bakış açıları oluşturabiliriz, özellikle de aşina olduklarımız bize bu derece görünmezken?
Medya eğitiminin önemli yönlerine ışık tutacağını umduğum birkaç şey öne süreceğim.
1. Öğrencilerin kendi dünyalarındaki bilgilerini esas al.
Günümüzde gençler, medya teknolojilerini, onlara anlamlı gelen ve beğendikleri medya içeriklerini bağımsız bir şekilde seçmeye alışkın; bu nedenle medya eğitimini öğrencilerimize anlamlı olacak şekilde inşa etmek önemli. Brezilyalı eğitim araştırmacısı Paolo Freire'den ve onun dönüştürücü öğrenme fikrinden (1970/2009) çok şey öğrenebileceğimize inanıyorum.
Freire'nin fikirleri arasında, öğrencilerin kendi durumlarını öğrenme için odak noktası olarak almak ve yeni bilgiyi onların kendi dünyasıyla bağlantılı olarak anlamlı hale getirmek yer alır. Bu bakış açısı, öğrencilere sadece yeni bakış açıları değil, aynı zamanda çok daha büyük olan dünyada kendi yerlerine dair farkındalık kazandırmayı hedeflediği için önemli.
Cep telefonumuzun, Afrika madenlerinde mineraller arayan düşük ücretli işçiler, telefonların monte edildiği Asya fabrikalarında ihtiyaç duyulan materyallerin dünya çapında taşıması, çocuklarına cep telefonu kullandırmayan Silikon Vadisi'ndeki insanlar tarafından geliştirilen yazılım ve algoritmalar ve günlük kullandığımız cihazların eninde sonunda gittiği çevreyi kirletici atık dağlarından oluşan büyük bir zincirin sadece bir halkası olduğunun farkına varsak.
Bu şekilde aşina olduklarımızı eğitimde yeni bakış açıları oluşturmak için odak noktası olarak yeniden ele almak öğrencilere hem dünya hem de kendilerine yeni bakış açıları sağlamanın bir yolu.
2. Yorumlama bir beceridir
İsveç'te Uppsala Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırma 16-19 yaş aralığındaki ortaokul-lise öğrencileri arasında yalan haber ve bilgi becerileri üzerine bazı ilginç sonuçlar ortaya koydu (Nygren ve Guath 2019).
Araştırmada, dört öğrenci grubu– doğa bilimleri, sosyal bilimler, ekonomi ve güzel sanatlar alanlarından– ilk olarak yalan haberi saptamakta iyi olduklarını düşünmeleri bakımından, ikinci olarak gerçekten bunda iyi olup olmamaları bakımından karşılaştırıldı.
Ne buldular? İki önemli sonuç elde ettiler. Birinci sonuç, medyadaki yalan haberleri ve doğru bilinen yanlışları saptamada gerçekten iyi olduklarını düşünenler aslında bunu yapmakta en başarısız olanlardı.
İkinci sonuç ise, yalan haberi saptama becerileri konusunda tereddütlü olan güzel sanatlar öğrencileri, aslında bunu yapmakta en iyi olanlardı.
Bundan ne çıkarabiliriz? Güzel sanatlar eğitimi öğrencilerine verip diğer üç eğitimin vermediği nedir? Güzel sanatlar programında, öğrenciler hem kendi içeriklerini yaratmak ve üretmek üzerine eğitim alır, hem de kültürel analiz alanında geleneksel beceriler edinirler: Yorumlama, tarihsel analiz ve her zaman yeni bakış açıları getirmeyi ve kesin bir gerçeklikten çok fazla emin olmamayı öğrenirler. Bu beklenenden sapmaya hazırlıklı olmanın ve gördüğünüzü düşündüğünüz şeyin her zaman görülebilecek her şeyden ibaret olmadığını anlamanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. Bu nedenle, öğrencilerimize bilgiyi teyit etmeyi ve kaynakları karşılaştırmayı öğretmenin yanında, onlara eleştirel bakış açıları ve bunları nasıl kullanacaklarına dair araçlar sağlamalıyız.
3. Eğitimde medyayı uygulamak
Dünyayı yorumlamak ve anlamlandırmak için hepimizin kendi deneyimlerimizi kullandığımız fenomenoloji kuramında bilinir; öğrencilerimiz de bizden farklı değil. Kendi araştırmamda, üç ülkenin tamamındaki genç yetişkinler sosyal medyada karşılaştıkları fotoğraf ve videoları yazılı metinden daha güvenilir olarak öne sürmüştü. Bir resimde veya bir videoda, bir şeyin meydana geldiğini bizzat görebilirsiniz ve bu nedenle gerçektir, demek istemişlerdi.
Elbette hepsi de yazılı bir metnin nasıl hızlıca değiştirilip yeniden yayınlanabileceğini bildikleri gibi fotoğrafları ve filmleri manipüle etmenin de ne kadar kolay olduğunun farkındaydı. Görsel medyayı neden yazılı metinlerden daha güvenilir buldukları sorulduğunda, kendi medya alışkanlıklarına değindiler. "Metinler çok kolaylıkla değiştirilebilir ve tekrar yayınlanabilir" demişlerdi: "Ama görsellere bu yapılamaz. Bir snapshot alırsınız ve bir kerede yayınlarsınız."
Bu, medya eğitiminde öğrenciye yöntemleri ve başkalarınca üretilen medya metinlerini eleştirel bir şekilde değerlendirmeyi öğrenmek için medya üretim pratiği yaptırmanın önemine işaret ediyor. Medya üretimi pratiği, kişinin kendi medya alışkanlıklarını bir perspektife oturtması ve kendi yolunun tek yol olmadığını anlaması için harika bir yol.
Gazetecilik yöntemlerinin nasıl işlediğini bilmek öğrenciler için önemli. Reklamların nasıl oluşturulduğunu da... Tasarım uygulamaları, içerik geliştirme ve üretimin arkasındaki mantığı da... Hatta yalan haberin nasıl yapıldığı dahi öğrenciler için önemli. Öğrencilere aslen onlara aşina olmayan şeyleri kendi başlarına yaptırmak, onların günlük adet ve alışkanlıklarını kırmak için bir yoldur.
Epistemolojik ve teknolojik kopuşlar
Sonuçta, öğrencilerin anlamlı içerik için nereye bakacaklarına ve birbiriyle rekabet halindeki çok fazla bilgi arasında nasıl seçim yapacaklarına karar vermekte büyük oranda kendi becerilerine güvendikleri günümüz medya ortamında, her şeyden daha fazla dünyaya eleştirel bir bakış açısı ve bu bakış açısını pratiğe dökecek araçlara ihtiyaçları var.
Burada kültürel sosyolog Pierre Bourdieu'nün düşünümsel sosyolojisinin bir parçası olan epistemolojik kopuş kavramını öne sürmek isterim (Bourdieu et al., 1991: 14). Epistemolojik kopuş, kişinin onları yeni bir ışıkta görebilmek için etrafındaki şeylerle ilgili peşin hükümlerinden arınmasının bir yoludur. Fenomenolojik kuramda, "paranteze alma" (bracketing) kavramı benzer bir yaklaşımdır. Tanıdık olanı görünür kılmak için bir perspektife oturtmak ve onu yeni bir mercekle görmek anlamına gelir.
Bunun gibi çalışma yöntemleri araştırmada da dijital altyapıları onların orada olduğunu görmeyen insanlara görünür kılmak için kullanılıyor. Sadece dünyayı yeni gözlerle görerek ve o dünyada kendi yerimizi anlayarak, onu değiştirmek için gerekli araçları bulabiliriz.
Medya dersleri veren bizler için bir epistemolojik kopuş fikri kullandığımız teknolojiler bakımından da anlamlı.
Eğitimin Sayısallaştırılmasına dair tartışmalarda, Kendi Cihazını Getir mefhumu sıkça yeni pedagojik yaklaşımlarda dijital araçları kullanmanın verimli bir yolu olarak ileri sürülmüştür. Bu mefhum, öğrencilerin var olan medya teknolojilerini ve becerilerini pedagojik araçlar olarak kullanması anlamına gelir. Bu tabii dijital pedagojiyi ekipman için ödeme yapmaksızın, ucuz bir şekilde kullanmanın da bir yolu.
Öğrencilerin kendi cihazlarını kullanmalarının sınıf içindeki ve dışındaki öğrencilerle angaje olma ve iletişim kurma, görevleri ortaklaşa tamamladıkları etkinlikler tasarlama ve sınıfın mekansal sınırlarını kısmen ortadan kaldırmaya olanak sağlaması itibariyle birçok olumlu yanı var.
Ama medya ve iletişim, gazetecilik, tasarım ve halkla ilişkiler öğreten bizler, sadece öğrencilerimizin kendi medya teknolojilerini ve daha önemlisi onların kendi medya alışkanlıklarını öğrenmek için odak noktası olarak alırsak, onlara etraflarındaki dünyayı anlamaları için gerekli olan yeni bakış açılarını ve becerileri kazandıramama riskiyle karşı karşıya kalırız.
Etraflarındaki dünyayı anlamak için, başkalarının nasıl medya ürettiğini öğrenmeleri gerekir. Bunun sonucunda, öğrencilerimize haberleri teyit etmenin ve yalan haber arayışında farklı kaynakları incelemenin yanında, resimleri manipüle etmeyi, yapay montaj videoları üretmeyi ve bir makale gazetede çıkmadan önce gazeteciliğe özgü birçok tartışma ve kararı anlamayı da öğretmeliyiz.
Öğrencilerin kendi deneyimleriyle böylesi bir teknolojik kopuş, karşılaştıkları, kullandıkları ve içinde yaşadıkları medyayı anlamayı ve değerlendirmeyi öğrenmeleri açısından daha etkin bir yöntem olabilir.
Gençlere dışarı çıkıp dünyayı değiştirmeyi öğretmek
Eğer öğrencilerimize dünyayla ilgili bağımsız, özdüşünümsel, eleştirel bir bakış açısı sağlayabilirsek bunu tüm hayatları boyunca beraberlerinde taşırlar. Böylesi açık görüşlü bir yaklaşımla, kuramsal bakış açıları ve teknolojik yetenekler bakımından öğrencilerimiz kendi hayatlarını idare etmeye daha hazır olacaklardır: öğrenmek, anlam yaratmak ve haberleşmek için ve dışarı çıkıp dünyayı değiştirmek için daha donanımlı olacaklardır. (SB/PGC/EG/SD)
Kaynaklar
Bengtsson, S., & Johansson, S. (2021). A phenomenology of news: Understanding news in digital culture. Journalism, 22(11), 2873-2889.
Boczkowski, P. J., Matassi, M., & Mitchelstein, E. (2018). How young users deal with multiple platforms: The role of meaning-making in social media repertoires. Journal of computer-mediated communication, 23(5), 245-259.
Bourdieu, P. (1991) 'An Interview with Pierre Bourdieu, by Beate Krais', in P. Bourdieu, J. Chamboredon and J. Passeron The Craft of Sociology: Epistemological Preliminaries, pp. 247–59. Berlin: Walter de Gruyter
Costa, E. (2018). Affordances-in-practice: An ethnographic critique of social media logic and context collapse. New Media & Society, 20(10), 3641-3656.
Freire, P. (1970/2009). From pedagogy of the oppressed. Race/Ethnicity: Multidisciplinary Global Contexts, 2(2), 163-174.
Nygren, T., & Guath, M. (2019). Swedish teenagers' difficulties and abilities to determine digital news credibility. Nordicom Review, 40(1), 23-42.
Weibull, L. (1983). Tidningsläsning i Sverige [İsveç'te Gazeteleri Okumak]. Gothenburg: University of Gothenburg.