* Fotoğraf: Canva
Medya ve İletişim Çalışmaları Profesörü Stina Bengtsson'un Mayıs 2022'de İzmir'de düzenlenen Uluslararası iletişim kolokyumunda yaptığı "Dijital çağda iletişimi öğretmek: Değişim ve süreklilik" başlıklı İngilizce konuşmasının Türkçesinin ilk bölümünü Pelin Gülşah Canbolat'ın çevirisiyle paylaşıyoruz.
***
Bugün dünya ayağa kalkmış durumda: Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, tüm dünya ülkelerinde demokratik gerileme ve hızlı iklim değişiklikleri son on yılda kelimenin tam anlamıyla dünyayı yakıp kavuruyor. Avustralya'da, Brezilya'da, Avrupa'da ve her yerde...
Bir başka sorun da algoritma ve altyapılarıyla insan failliğini sınayan medya teknolojileri ve verinin gittikçe artan önemi. Bugün gelecek, geçmiş nesillere göründüğünden çok daha karanlık gözüküyor. Günümüzde büyümek, yetişmek nasıl bir şey? Günümüz gençleri tüm bu problemlerin üstesinden nasıl gelecek? Bunlarla baş etmek ve dünyayı değiştirmek için gerekli yetenekleri nereden öğrenecekler? Umudu nerede bulacaklar?
Yetişkinler, medya araştırmacıları ve profesyonelleri olarak bizler, öğrencilerimizin bu küresel zorlukları aşmak için gereken şeylere sahip olmalarını sağlamalıyız. Bu konuşmamda gençlik kültürü ile günümüz medya kültüründeki yansımalarını ele alacağım.
Ayrıca bunun, yetişkinler ve öğretmenler olarak, geleceğin medya endüstrilerinde çalışacak olanları eğitme fırsatına sahip bizler için ne anlama geldiğinden ve geleceğin dünyasından bahsedeceğim.
Bu sunumda, gençlik kültürü ve medyaya dair çeşitli araştırmalardan, ama özellikle de gençler, enformasyon, gazetecilik ve anlam üzerine, İsveç, Estonya ve Rusya'dan meslektaşlarımla yürütmekte olduğum karşılaştırmalı araştırma projesinden yararlanacağım.
Bu proje, özellikle dünyadaki mevcut haber araştırmalarına içkin şu söylemden duyulan hoşnutsuzluğun sonucu olarak ortaya çıktı: Gençler artık habere ilgi duymuyor, artık haber tüketmiyor ve kendileri dışındaki dünya ile ilgilenmiyorlar.
Projenin diğer bir odak noktası, günümüz dünyasının yoğun bir şekilde teknik altyapı, kendi kendine öğrenen algoritmalar ve veri toplamaya gittikçe daha fazla bağlı hale gelen medya ortamı.
Gençlerin dünyası ve gelecekteki koşulları, bundan 20-30 yıl öncesine göre çok daha farklı bir yapıda. Bu, sadece günlük hayatta medyaya bugün geçmişe kıyasla daha bağlı olduğumuz anlamına gelmiyor, aynı zamanda bugün medyayı günlük işlerimizin çoğunda geçmişe kıyasla daha derinlemesine kullandığımız anlamına da geliyor.
Nitekim medyayı, yer ve zaman düzenlemeleri yapmak, vücudumuzu ve sağlığımızı izlemek, arkadaş bulma uygulamaları gibi programlarla duygularımızı yönetmek için kullanıyoruz.
20 yıl önceki toplum düzeninden üçüncü bir fark, bilgi akışının nasıl gerçekleştiği ile ilgili. Gazeteciliğinin azalan kullanımına paralel olarak toplumdaki enformasyon sağlayıcılarının sayısı da olağanüstü düzeyde arttı. Devlet kuruluşları ve ulus ötesi kuruluşlar artık vatandaşlara hem küresel hem de yerel seviyede doğrudan seslenebiliyorlar.
Bu, dünyanın her yerinde insanların son COVID-19 haberlerine ulaşmak için, sadece haber kuruluşlarını takip etmek yerine, doğrudan kendi ulusal sağlık hizmetlerine veya Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) erişim sağladığı pandemi sürecinde çok açık olan bir şey. YouTube, sosyal medya, podcast ve bloglar vasıtasıyla, birçok yeni grup, editöryel filtreler veya konu kısıtları olmaksızın doğrudan ilgili kişilere seslenebiliyorlar. En güncel haberlere erişim seçenekleri bugün geçmişe nazaran çok daha fazla ve çeşitli.
Bütün bu dönüşümler dolayısıyla haber kavramı da değişmeye başladı. Örneğin Facebook'ta Haber Akışı (News Feed) yerel olaylara dair bilgiler, daha küçük gruplardaki tartışmalar, arkadaş, akraba ve tanıdıkların hayatlarından, "kim kahvaltıda ne yedi"den yeni doğan bebeklere, düğünlere, yeni işlere kadar değişen güncellemelerden oluşan bir karışım sunuyor. Tüm bunlar Haber Akışı şemsiyesi altında toplanıyor. Bu derinlemesine farklı medya manzarasında, kendimize gerçekten haber nedir diye sormamız gerekiyor. Medya araştırmacıları, gençlere haberlerle ilgilenip ilgilenmediklerini sorarken, kendileri gerçekten neden bahsettiklerini biliyorlar mı? Gençlerin haberlere ilgisi yok derken ne demek istiyoruz?
Bu soruları yanıtlamak için, meslektaşlarımla sadece bugün haber kavramının gençlere ne anlam ifade ettiği sorusunu değil, aynı zamanda haberin daha genel olarak medya ve enformasyon teamülleri, günlük hayat ve bir anlam algısıyla nasıl daha geniş bir ilişki içinde olduğunu da incelemeye karar verdik. Bugün gençler haberler hakkında düşündüklerinde, aslında ne hakkında düşünüyorlar? Haberler bugünün gençlerine herhangi bir şekilde bir anlam ifade ediyor mu? Ediyorsa nasıl? Etmiyorsa, nerede anlam buluyorlar?
Projemizde bu soruları yanıtlamak için, hem kavramsal hem olgusal olarak haberin anlamını gençlerin bakış açısından anlamayı amaçlayan, fenomenolojiye (olgubilime) dayalı kuramsal bir çerçeve geliştirdik.
Genç katılımcılara medyayı sıradan bir günde nasıl kullandıkları ve medyanın onlar için ne anlama geldiğini sorduğumuz nitel mülakatlar ve – pandemi öncesinde –sesli düşünme yöntemleri kullandık. Nelere ilgi duydukları, neler hakkında gündemi takip etmeyi önemli veya gerekli buldukları, neleri kaçırmak istemedikleri, aradıkları bilgiyi nerede ve nasıl bulduklarına dair sorular sorduk. Gazeteciliği kullanıp kullanmadıklarının ve bunun onlar için ne anlama geldiğinin açık bir hale geldiği mülakatın ilerleyen safhalarına kadar, gençler kendileri gündeme getirmedikçe haberlerden bahsetmedik.
Bu yaklaşım, bize gençlerin günlük hayatlarında medyayı ne için kullandıkları ve bunun onlar için hangi nedenlerle anlamlı olduğuna dair engin bir bilgi sağladı. Şimdi hem bu projeden öğrendiklerimizi hem de diğer araştırmaları baz alarak gençlik ve medyaya dair bazen hafife alınan varsayımlar hakkında bazı yorumlarda bulunup yeni bakış açılarından söz edeceğim.
Her şey dijital
2012'de yayınlanan Medya Yaşamı (Media Life) adlı kitabında, Hollandalı medya bilim insanı Mark Deuze artık medya ile değil, medyanın içinde yaşadığımızı ve bunun medyayı nasıl deneyimlediğimizi de etkilediğini öne sürmüştür. Deuze, eğer medyanın içinde yaşıyorsak, balığın içinde yaşadığı suyu görememesi gibi bizim de medyayı göremeyeceğimiz fikrini savunmuştur.
Deuze'nin kitabının yayınlanmasını takip eden on yılda, insan hayatının gittikçe daha fazla alanının sayısallaşmakla kalmayıp verileştiği yoğun bir verileştirme süreci, medyayı nasıl kullandığımız ve algıladığımıza – aynı zamanda medyanın bizi nasıl kullandığına - dair esaslı bir değişim yaşadık. Sıklıkla – iz süren, tavsiye veren ve bizi satılabilecek nesnelere dönüştüren algoritmaların hüküm sürdüğü – medya teknolojileri veriye dönüştürüldüğünde, bizi artık medyayı göremez, ama aynı zamanda toplumsal alanda birbirine gittikçe artan bir şekilde bağlı bir hale getirdiği, çevrimiçi ile çevrimdışı, kamusal ile özel, iş ile eğlence arasında bir çöküşe götürdüğü öne sürülür.
Bu hızlı ve derin dönüşüm, medyanın satmak ve kârlı kılmak amacıyla insanların hayatlarının farklı yönlerini nasıl veriye dönüştürdüğünü anlamak için medyada altyapısal bakış açılarının önemine işaret eder. Araştırmalar, insanların verileştirmenin boyutundan bir hayli habersiz olduklarını ve bu alanda kesinlikle daha fazla araştırmaya ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.
Diğerleri gibi benim araştırmam da dijital medyanın, onu ne zaman kullanıp ne zaman kullanmadığımızı ayırt etmenin zor olacağı derecede günlük hayatın bütünleşmiş bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.
Günlük yaşamda medyayı nasıl kullandıkları sorulduğunda, gençler sıklıkla şöyle cevap veriyor: "Size medyayı ne zaman kullanmadığımı anlatayım, bu çok daha kolay." "Medyasız alanlar" gibi imgeler, medyanın nasıl bazı olağandışı, belirli durumlar dışında her zaman var olan bir şey olduğunu açıklamak için kullanılıyor.
Onu göremiyorsak ve birçok insan gerçekte onun ne zaman ve nerede var olduğundan bir hayli habersizse, medya bağlamında anlam yaratmayı nasıl anlarız? İnsanların medyayı nasıl algıladığını anlamak için nasıl bir yaklaşıma ihtiyacımız var, medyayı anlamayı onlara nasıl öğretebiliriz?
Medyanın ne zaman, nerede ve neden kullanıldığını kavramak için, her zaman ve her yerde medya ile yaşama deneyiminden kopmak ve medyayı görünür hale getirmek gerekir.
Gerçekleştirdiğimiz mülakatlarda, katılımcılardan, uyanıp telefonlarına baktıkları andan itibaren sıradan bir günlerini çok detaylı bir biçimde anlatmalarını istedik. Sonrasında medyayı tam olarak ne için kullandıkları, bir uygulamayı neden tercih ettikleri, kullandıkları uygulamaları neden değiştirdikleri ve bunun onlara ne anlam sağladığı sorularını yönelttik.
Bu şekilde, insanların bilinçli bir şekilde yaptıklarının ötesine ulaşmayı hedefledik; bu bize insanların neyi neden yaptıklarına dair bilinçli anlayışlarının ötesinde bir bilgi sağladı. Bu yaklaşımla, dijital medya ile yaşamı, günlük hayatta medyanın neden, nasıl ve hangi amaçlar için kullanıldığını incelikli ve çok katmanlı bir şekilde anlama fırsatı bulduk.
Dijital medya bir ortamdır
Neler bulduk? Üç ülkede gerçekleştirilen yaklaşık 200 mülakattan, farklı uygulamaların farklı insanlar için farklı anlamları olduğunu bulduk.
Bariz olan İsveç ve Rusya gibi farklı ülkelerden gençlerin farklı sosyal medya platformları kullandıkları ve farklı influencerları takip ettikleri gerçeğinin yanında, çok bariz bir biçimde üç ülkedeki gençlerin kendi medya dünyalarını belirli ve birbirine oldukça benzer şekillerde idare ettiklerini gördük. Bazıları Facebook'u resmi bilgi ve yeni bir daire aramak veya pazarda ikinci el kıyafetler satın almak gibi belirli işler için kullanırken, diğerleri Facebook'u temel olarak büyükanne, büyükbabaları ve yaşlı akrabaları ile bir iletişim aracı olarak kullanıyordu. Bazıları Instagram'da yalnızca yakın arkadaşlarını takip ederken, diğerleri bu amaç için Snapchat'i kullanıyordu.
Rusya'da görüştüğümüz gençler güvenilir bulmadıkları için haber gazeteciliğini neredeyse hiç kullanmıyordu. Diğer taraftan İsveç ve Estonya'da, çoğu genç ara sıra, özellikle güvenebilecekleri bilgiye mutlaka ihtiyaç duyduklarında haber gazeteciliğine başvuruyordu.
Diğerleri doğrudan sivil toplum örgütleri, devlet mercileri veya kuruluşlarına gitmeyi, güncel haberlere ulaşmak için gazetecilikle vakit harcamamayı çok daha anlamlı buluyordu. Bir diğer kesim, doğru bilgi için güvendikleri influencerlara dönüyordu, çünkü onların neyin ilginç ve bilinmesi faydalı olacağını uygun bir şekilde değerlendirmiş olacaklarına inanıyorlardı.
Bu bize ne anlatıyor? Varabileceğimiz bir sonuç, dijital medyanın farklı insanlar tarafından farklı biçimde kullanılan ve idare edilen bir ortam olduğu. Mesela, Facebook'un bugün birçok ülkede yaşlılar için bir sosyal ağ olduğunu ve gençlerin onu aslen resmi duyurular ve amaçlar için bir platform olarak kullandığını biliyoruz. Bu bize ayrıca medya kullanımının kültürel bir yerinin olduğunu söylüyor.
Elisabetta Costa (2018) yakın zamanda bir çalışmasında, örneğin Türkiye'deki genç medya kullanıcılarının Facebook'u medya araştırmalarındaki genel görüşe kıyasla belirgin olarak farklı şekillerde kullandıklarını ortaya koyuyor. Türkiye'deki genç Facebook kullanıcılarının farklı sosyal çevrelerini idare etmek üzere birçok hesabının olması yaygın: Qile için bir tane, arkadaşlar için bir tane, okul için bir tane, vb.; ayrıca Türkiyeli gençler farklı Facebook kimlikleri için birçok farklı takma adlar kullanıyor.
Arjantin'de gençler arasında yürütülen başka bir projede Pablo Bozckowski ve arkadaşları (2018), genç kullanıcıların çeşitli dijital platformları kendi özel kültürleri bağlamında değişik platformlardan olabildiğince istifade etmek amacıyla belirli şekillerde kullandıklarını göstermiştir. Araştırmamda bunu ve buna ek olarak ortamın yapısının ülkeden ülkeye ve zamanla değiştiğini görebiliriz. Gençler sıkça medyayı en anlamlı biçimde kullanmak için nasıl yeni uygulamalar bulduklarını ve eskileri terk ettiklerini anlatıyorlar.
Başka bir sonuç ise gençlerin dünyaya karşı ilgisiz olmadıkları. Aksine, ne hakkında güncel bilgi istediklerini ve bu bilgiyi nerede bulacaklarını iyi biliyorlar. Ayrıca günlük hayatın farklı alanları için farklı iletişim uygulamaları ve erişimlerindeki medya teknolojileri arasında gidip gelmek için etkin bir yol geliştiriyorlar.
Çalışmamızda ele alınan platformlar hem üç ülke arasında, hem de ülkeler içinde farklılık göstermesine rağmen, tüm bağlamlardaki gençler platformlar arasında farklı amaçlara yönelik ayrım yapmak için benzer stratejileri kullanıyorlar: Okul için, iş için, arkadaşlar için, aile için, bilgi ve "haber" için...
Gençler günlük hayatlarını bir mantığa göre idare ediyorlar, iletişim kuruyorlar ve dünya hakkında bilgi ediniyorlar; bu mantık, bazen haber gazeteciliğini görmezden geldikleri için günümüz gençlerinin umursamaz, ilgisiz veya sosyal açıdan kopuk olarak nitelendirilemeyeceğini gösteriyor. Aksine, bilgi ve medyanın onlara sağladığı başka önemli amaçları elde etmek için yeni yollar buluyorlar. (SB/PGC/EG/SD)
Yarın ikinci ve son bölüm: Dijital çağda iletişimi öğretmek: Yeni olan ne?
Kaynaklar
Bengtsson, S., & Johansson, S. (2021). A phenomenology of news: Understanding news in digital culture. Journalism, 22(11), 2873-2889.
Boczkowski, P. J., Matassi, M., & Mitchelstein, E. (2018). How young users deal with multiple platforms: The role of meaning-making in social media repertoires. Journal of computer-mediated communication, 23(5), 245-259.
Bourdieu, P. (1991) 'An Interview with Pierre Bourdieu, by Beate Krais', in P. Bourdieu, J. Chamboredon and J. Passeron The Craft of Sociology: Epistemological Preliminaries, pp. 247–59. Berlin: Walter de Gruyter
Costa, E. (2018). Affordances-in-practice: An ethnographic critique of social media logic and context collapse. New Media & Society, 20(10), 3641-3656.
Freire, P. (1970/2009). From pedagogy of the oppressed. Race/Ethnicity: Multidisciplinary Global Contexts, 2(2), 163-174.
Nygren, T., & Guath, M. (2019). Swedish teenagers' difficulties and abilities to determine digital news credibility. Nordicom Review, 40(1), 23-42.
Weibull, L. (1983). Tidningsläsning i Sverige [İsveç'te Gazeteleri Okumak]. Gothenburg: University of Gothenburg.