Fotoğraf: Leyla İşbilir
bianet'e geldiğim ilk gün mart ayıydı, deprem henüz bir ayını yeni doldurmuştu. Malatya'dan gelen bir depremzede olarak kafam dağınık, psikolojim yerinde değildi. Düşünün; çocukluğum, gençliğim, her şeyim... Ailem, arkadaşlarım, kardeşlerim o şehirde. Ve bir sabah uyanınca her şeyiniz yerle bir! Ailem, arkadaşlarım hepsi darmaduman. Her şeyimizi geride bırakarak terk ettik şehrimizi. İşte ben böyle bir zamanda staja başladım bianet'te. Bir nevi toparlanıp kendime gelmeme yardımcı oldu diyebilirim.
Staj başvurusu yaparken çok da umutlu değildim kabul alacağıma dair. Çünkü okulum bitmiş, mecburi stajımı yapmış hatta sektörde işe bile başlamıştım.
Klasik staj mı olacak diye düşünürken...
İlk stajım ulusal bir kanaldaydı. Orada bir öğrenci için 'nasıl verimsiz bir staj olabilir'in örneğini yaşamıştım. Her ne kadar biraz çaba gösterip uzun dönem staja çevirsem de ilk süreç o kadar yorucu ve sıkıcıydı ki tekrar böyle bir şey yaşarsam devam edebilir miyim diye çok düşündüm. Önceki olumsuzluklara rağmen cesaretimi toplayıp bianet'te hemen staja başlayabileceğimi ilettim.
İlk günümde ofisle tanıştıktan sonra gündemi taramaya başladım. Kafamda aynı soru; 'Klasik staj hali, boş boş oturma durumları, tüm gün boyunca sadece haber okumalar yine mi başladı?' diye düşünmeye başladığım anda, Evrim yeni çıkan belgesel filmin yönetmeniyle röportaj yapmamı önerdi. Çok heyecanlandım daha ilk günümü haber diline çok da hâkim olmadığım bir yerde röportaj yapacaktım. Ses kayıt cihazını elime verdi, röportaj için tavsiyelerde bulundu ve gerekli durumlarda ulaşabileceğim kişilere yönlendirdi. Ben de gerçek bir muhabir edasıyla röportajı yapmayı başardım.
Sabah ofiste sandalyeme oturduğumda "ne yapacağım ben burada şimdi, hiçbir fikrim yok!" diye düşünürken birkaç saat sonra tüm fikrimi değiştiren bir yer oldu benim için bianet.
Pınar Selek davası takibi
Artık gazetecilikte ilerleyeceğim alanı bulmuştum. Ve en önemlisi artık yazdığım haberler yayınlanıyordu. Tabi öncesinde Ayşegül ve Evrim, yönlendirmeleri ve düzeltmeleriyle haber yazmanın tekniğini öğretip, hatalarımı gösterdiler. Artık günden güne ilerleme kaydediyordum. Etrafımdaki herkese "Bakın çabuk okuyun, bunu ben yazdım!" diyerek hazırladığım haberleri, yaptığım röportajları gösteriyordum. Adliyede Evrim ile birlikte Pınar Selek davasını takip ederken olmam gereken yerin, yapmam gereken işin gazetecilik olduğunu bir kez daha anladım.
bianet'te stajyer olmak büyük şans. Yeniden haber yazma dilini öğrendim. Hangi kelimeleri kullanmanın insan haklarına uygun olduğunu kavrayıp yepyeni bir gazetecilik anlayışına sahip oldum.
Ofisteki herkesten çok fazla şey öğrendim, tüm bianet ofisi bu kısa serüvenimde gazetecilik mesleğini daha çok sevmeme yardımcı oldu. Ben bianet'te bir stajyer değildim, adeta bir gazeteciydim.
Bu bir ayı bir insan ne kadar dolu geçirebilirse o kadar dolu geçirdiğimi bilerek tamamlıyorum. bianet bana sayamayacağım kadar çok şey öğretti ve bunu tecrübelerle sağlamlaştırdı. Aslında depremin verdiği psikoloji ve Ramazan'ın verdiği halsizlikten dolayı kendimi çok gösterememiş olsam da benim için çok güzel geçen bir ay oldu.
Gazeteciliğe bambaşka bir başlangıç yapmamı sağlayan bu staj tecrübesi boyunca benimle sohbet eden, sorularımı sıkılmadan cevaplayan herkese; başta sürekli yeni haberler yazmamı sağlayan Ayşegül ve Evrim'e, masa arkadaşım Nedim'e, beni ilk siyasi parti basın toplantısına götüren Ruken'e, sabahları neşeyle kapıyı açan Leyla'ya, Korcan'a, Tuğçe'ye, Hikmet'e ve Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Bey'e teşekkür ediyorum.
(SS/AÖ)