Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından Mihri Rasim’in hayatını anlatan “Kim Mihri” belgeseli İstanbul Film Festivali’nde 16 ve 17 Nisan’da izleyici ile Kadıköy’deki Sinematek Sinemaevi’nde ve Nişantaşı City’s Cinewavam’da buluşacak.
Belgesel, Antalya Film Festivali’nde En İyi Ulusal Belgesel Ödülü’nü aldı. Ankara Film Festivali, Kadın Yönetmenler Festivali ve şimdi de İstanbul Film Festivali’nin yarışma bölümüne de seçildi. Ayrıca, belgesel, SİYAD Ödülleri’ne aday gösterilen film ‘Kim Mihri’ büyük beğeni topladı.
Antalya Film Festivali jürisinin “Unutulmuş kayıp bir sesin günümüz sanatçılarının arasında yankısını ararken, bir ahenk içinde kadınlar vardır” diyen belgeselin yönetmeni Berna Gençalp, belgeseliyle, tarihin tozlu raflarında kalmış ilk kadın ressamla yeniden tanıştırıyor bizleri.
Gençalp, 19. yüzyılın sonunda Osmanlı İstanbul’unda başlayıp Roma, Paris ve New York’a uzanan hikâyeyi ortaya çıkartıp herkesi etkileyen bir filme imza atıyor.
Belgeselin yapımcılığını da Berat İlk, Yonca Ertürk ve Berna Gençalp üstleniyor. Film ekibinde pek çok önemli ismin kadın olması da dikkat çekiyor.
Belgeselin orijinal müzikleri de kadın müzisyene, Eleni Lomvardou'ya ait. Görüntü yönetmeni Gözde Koyuncu. Ayrıca, oyuncu Feride Çetin, Deniz Türkali ve Ece Dizdar da filme ruhunu katanlardan.
“Kim Mihri” belgeselini yönetmeni Berna Gençalp’le konuştuk.
“Umarım daha çok izleyici ile buluşur”
Birçok kadın ressamın içinden neden Mihri?
Haklısınız pek çok sanatçı kadın ile ilgili belgesel ve kurmaca filmler çekilebilir, çekilse çok iyi olur. İnanın, her birinin birbirinden ilginç hikayeleri var. Hepsi kendi dönemlerinde tarihe tanıklık etmiş, çok özel mücadeleler vermişler.
Benim, “Kim Mihri” belgeselini çekmemin nedeni onun sadece bir “öncü” ve bir “kurucu” figür olması değil aynı zamanda çok şaşırtıcı bir hayatı olması. İnsan kendi kendine hep “şimdi ne olacak”, “Mihri şimdi ne yapacak” diye soruyor.
Mihri yaşadığı şehirleri, ortamları, çevreleri değiştirse de değişmeyen tek şey kendisini “sanatçı” olarak konumlandırması, bunun için mücadele etmesi. Bu bana çok anlamlı geldi. Mihri’den ilk defa Burcu Pelvanoğlu’nun verdiği Türk Resim Sanatı Tarihi dersinde haberim oldu. Yıl 2012 sonu ya da 2013 olabilir. Duyduğum anda, bu bir film, dedim.
“Kim Mihri” belgeseli nasıl ortaya çıktı? Çalışmanız, araştırmanız ne kadar sürdü?
Aslında önce, “Mihri Yolda” isimli uzun metraj kurmaca bir senaryo yazmıştım. 2015 yılında, Uçan Süpürge Film Festivali’nde bu çalışma ile Senaryo ve Proje Geliştirme Ödülü almıştım. Ancak üç kıtada, dört şehirde geçen böyle bir dönem filminin yapılması için uygun şartlar yoktu. Mihri hiç tanınmıyordu.
Kurmacadan önce belgesel yapmak gerektiği fikrine ısındım. Uzun metraj, bağımsız “Kim Mihri” belgesel projesini geliştirdim. Yapımcılarımız Berat İlk ve Yonca Ertürk ile çekirdek ekibi oluşturduk, 2016 yılından itibaren destekler bulduk ve çekimlere başladık. Mihri ile ilgili araştırmalar filmin yapım sürecinde de devam etti. Şimdi film bitti ama araştırmalar hala devam diyor.
Hatta Mart ayında, Kadın Yönetmenler Festivali’nde filmden sonra soru-cevap bölümünde bir izleyici söz alıp evlerinde aile yadigarı bir Mihri eseri olduğunu söyledi.
Daha sonra eseri gidip gördüm. Elimizde kesik ve kötü bir fotoğrafı olan eserin orijinali böylece ortaya çıkmış oldu.
“Kim Mihri” filminin gösterimlerinin Mihri araştırmalarına bu şekilde katkıda bulunması filmi yaparken tam da olmasını istediğimiz şeydi. Umarım filmin seyirci ile daha çok buluşabileceği fırsatlar olur.
"İzleyici ile buluşmak için heyecanlanıyoruz”
Eser Künyesi: Otoportre,Tuval/Yağlıboya, 98,5×61 cm, MSGSÜ İstanbul Resim Heykel Müzesi
Belgeselin bu kadar beğenilmesini bekliyor muydunuz? Ödüller size ne hissettirdi?
"Kim Mihri" belgeselinin izleyicide iyi duygular uyandırmasını, bazı konularda düşündürmesini, özellikle kadın izleyicilere güç vermesini ümit etmiştim. Şu ana dek bana ulaşan yorumlar da bu yönde. Bu beni mutlu ediyor. Beni en çok mutlu eden yorumlardan bir diğeri de izleyenlerin filmden sadece “bir Mihri varmış” bilgisi ile çıkmamaları, filmdeki kamera önündeki ve arkasındaki diğer kadınların da yaptıkları işle, verdikleri emekle, uzmanlık alanları üzerinden görünür olması.
“Kim Mihri”, Antalya Film Festivali’nde En İyi Ulusal Belgesel Ödülü’nü aldı. Ankara Film Festivali, Kadın Yönetmenler Festivali ve şimdi de İstanbul Film Festivali’nin yarışma bölümüne seçildi, SİYAD Ödülleri’ne aday gösterildi.
Tüm bunlar beni ve filme katkıda bulunanları çok heyecanlandırıyor, memnun ediyor. 16 ve 17 Nisan’da, İstanbul Film Festivali kapsamındaki gösterimlerde izleyicilerle buluşmak için heyecanlanıyoruz.
“Mihri kurucu bir figür”
Mihri Rasim’in kadın olarak sanat dünyasında yeri nedir?
Bu sorunun sanat tarihçiler ve toplumsal tarihçiler tarafından çok kapsamlı ve incelikli olarak cevaplanmasını tercih ederim. Ancak, kadın öğrencilerin güzel sanatlar eğitimine ulaşmasını sağlayan İnas Mektebi’nin açılmasına önayak olmasından, orada okul müdürlüğü ve hocalık yapmasından ötürü Mihri’nin “kurucu” bir figür olduğunun söylenmesi yanlış olmaz. Üç kıtada çalışan ve üreten bir ressam olarak, ardından gelecek kuşaklar için de “öncü” kabul edilmesi doğal sayılmalı.
Sanat tarihçilerimiz Burcu Pelvanoğlu ve Özlem Gülin Dağoğlu belgeselde bu yöndeki düşüncelerini paylaşıyorlar.
“Bizi takip edin”
Siz Mihri’den nasıl etkilendiniz? Mihri size ne kattı?
Mihri ilk filmimi yapmam için bana güç ve ilham verdi. Yaşadığımız dönemler arasındaki paralellikler de beni çok düşündürüyor. Biz Covid pandemisi yaşadık, o kuşak İspanyol gribi.
Ülke ve dünya ölçeğinde o gün de büyük değişimler, dönüşümler yaşanıyordu, bugün de. Dönüp Mihri ne yapmış diye baktığımızda üretimine, eğitimciliğine her koşulda, inatla devam ettiğini görüyoruz. Bizim de bu sarsıntılı zamanlarda, üretmeye devam etmemiz gerek.
Mihri yıllar önce yaşamış olmasına rağmen hala günümüzü aydınlatan bir kadın. Çoğu kadına ilham olacak bir sanatçı. Bunun için belgesel çok önemli. Özellikle Türkiye'de son dönemlerde şekillenen kadın politikalarından sonra. Böylesi bir siyasi ortamda sanatın ve kadının cesareti kırılabilir mi? Mihri bu bağlamda bize ne söyler?
Kırılmaz. Mihri örneğindeki gibi dayanıklı ve cesaretli olanlar mutlaka çıkıp eserlerini üretirler.
Yalnız böyle bir ortamda istisnalar dışında pek çok yetenekli kişi heba olur, hayallerinden uzağa düştüğü için kendine yabancılaştığı mutsuz bir hayat sürer. Ben böyle çok sayıda donanımlı, yetenekli insan olduğunu biliyorum.
Oysa toplum her bireye potansiyelini gerçekleştirmesi için imkân yaratmak üzere organize olmalıydı, siyasetin de varlık sebebi bu olmalıydı. Her açıdan çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. Herhangi bir sanatsal ya da entelektüel üretime kalkışmak, bunu sürdürmek, tamamlamak hatta üretilmiş eseri seyirciye ulaştırmak bile çok zor.
Birbirimizin üretimlerine, çabalarına değer vererek, dayanışarak, alternatif yollar geliştirerek bu zor şartları biraz olsun dayanılabilir kılabiliriz sanıyorum. İletişimde ve etkileşimde kalmamız gerek.
“Kim Mihri” özelinde, filmi merak edenleri, belgeselin festival sonrası gösterimlerine dair bilgi edinebilmeleri için sosyal medya hesaplarımızı ve Youtube kanalımızı takip etmeye davet ediyorum.
Bundan sonraki projeleriniz neler?
Mevcut şartlarda ülkemizde bağımsız sinema yapmak iyice zorlaştı. Ama yapmayı istediğim filmler var. Kadınların şehre, kamusal hayata duyduğu arzuyu anlatan bir film yapmak istiyorum. Ve Mihri’nin kurmacasını…(SS/EMK)