Kafasını öne eğmiş, hızlı adımlarla derin soluklar alarak, yerdeki kendi adımlarından başka hiçbir şeye bakmayan, yüzünde hiçbir ifade olmayan, dekoltesiz, dekolteyi bırak açıkta yüzü ve ellerinden başka hiçbir uzvu görünmeyen, başında beresi, ayağında bol bir pantolon, üzerinde kalın bir kaban olan yani öyle ki vücut hatları belli dahi olmayan bir kadının tacize uğrama olasılığı nedir?
Daha ben soruyu yazmayı bitirmeden onlarcası tacize uğramıştır. Hatta şu an ben kalvyenin tuşlarına basarken bu taciz mağdurlarına yenileri eklenmektedir.
Çünkü birtakım manasız, had bilmez hudut tanımaz söylemin çığırdığı gibi bir kadın yalnız az sonra sayacağım durumlarda ya da benzerlerinde tacize ve şiddete maruz kalmaz sokakta. Yüzünde makyaj varsa, dekolte giymişse (dekoltenin ne olduğu da tabiii tacizcinin algısına, tahrik olma durumuna göre değişecektir.
Çünkü bir çift açık kadın gözü de pek tabii dekolte sayılabilir kimi oksijenden bile tahrik olabilen familyaya) ayakkabın topukluysa, kıyafetin vücut hatlarını belli ediyor, bakışların etrafta fütursuzca geziniyor yahut da gülümsüyorsan tacize uğrarsın.
Sen bu ve benzer minvaldeki durumları bünyende var etmedikçe niçin şiddet göresin, sözlü ya da maddi bir tacize uğrayasın? Tecavüz edilesin? Değil mi ama. Hiç olacak şey mi? Bunlardır herhangi bir tacizin, şiddet eyleminin en birinci haklı nedenleri.
Değil işte çok bilen efendiler. Değil işte genel ahlakı belirleyenler, o işler hiç de öyle değil. Siz hiçbir sözde tahrik unsurunu, hiçbir saçma bahaneyi barındırmazken bedeninizde yalnızca varlığınızla tahrik edebilirsiniz bir tacizciyi. Yalnızca varlığınız, o an orada bulunmanız bir tacizin bir şiddet durumuna maruz kalmanın en güzel, en birinci bahanesi olabilir pekala. O organizma ki tahrik olmaya hayli hazırdır.
Her daim bekler. Avını havayı koklaya koklaya arar bulur. Buldu mu önce bir kollar, şöyle bir yoklar. Buldu mu artık ondan sonra bulunanın vay haline. İsterse şiddet uygular, isterse taciz eder, isterse artık o dehşet dolu beyinciğin canı ne çekerse. Bir şekilde içine korku salar avcın.
Bazen seni içine yerleştirdiği bu korkuyla içeriden de taciz ederek karşına geçip keyifle seyreder. Sokaklar erkeklere aittir çünkü, sen onun sınırları içine girerek dahi hata yapmışsındır.
Dekolteni evde de bıraksan sokağa tek başına ya da birkaç hemcinsinle çobansız koyun olarak hele bir çık bakalım bak nasıl da gözüne ışık tutulmuş tavşanlar gibi sesini çıkaramadan öyle şaşkın ve korku dolu bir ifadeyle bakakalırsın tacize uğradığın ya da şiddete maruz kaldığın o ilk anda. Sonrasında feryat figan da etsen, savunsan da kendini ne fayda. O ilk anı yaşayan kadın belleğinin aldığı yaradan geri dönüş yoktur.
Sinmiş kadınlara bakın sokakta. Kelimenin hakkını sonuna kadar verecek durumdadır onlar. Onları görmek için yalnız bu şehr - i İstanbul'da yaşamak gerekmez. Çıkın sokağa her nerede olursanız olun, o sinmiş avların hallerine bir bakın.
İçlerine salınmış, salına salına gezen, yüreklerini beyinlerini kemire kemire yiyip bitiren korkuyu bile okuyamazsınız yüzlerinden. Öyle ifadesiz, öyle heykel suratlardır onlar. Görünmez olmak isteyen surertlerdir. Yeter ki rahat bırakılsınlar.
İşte bazen bütün bu saçmalık canınıza tak edipte delirmenin eşiğinde gezintiye çıktığınız zamanlarda tahrik unsuru olduğu iddia edilen hallerinizi tümden ortadan kaldırarak çıkarsınız sokağa.
Bir de böyle denersiniz. Sözde tahrik unsurlarından arınmış bedeninizle, salladığınız dişi kuyruklarınızı bir bir keserek çıkarsınız sokağa. Bu halimle beni kimse farketmez bile dersiniz.
Yanılırsınız. Neden mi? Çünkü öyle bir zihniyet, öyle farklı, idraki güç bir mekanizma vardır ki avcılarınızın organizmasında, kendinizi ortadan kaldırsanız bile ölü bedeninizden keyiflenecek avcılar çıkabilir karşınıza. Soğuk etinize bile sulanabilirler bu dünya üzerinde. Dekolteniz olmasa da. (PA/EK)