Bir Rus subayı, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşer. Alman subay, "Gözlerimden biri camdır. Hangisinin cam olduğunu bilirsen hayatını bağışlarım" der. Rus subay, Alman subayın gözlerine dikkatlice bakar. "Bu göz" der. Doğru bilmiştir. Alman subay şaşırır. "Nasıl bildin" diye sorar. "Daha insani bakıyor" der Rus subayı.
Aktardığım bu anekdotu Mehmet Eroğlu anlatmıştı, kurgu dersi sırasında dinlediğim bir öyküden sonra sorduğum bir soru üzerine.
Katılımcılardan biri yazdığı öyküyü okumuştu. Katılımcının öyküsünün en kısa hali şöyleydi: Tunceli'de (katılımcının ifadesi) bir grup çocuğun top sanıp ortalık yerde buldukları bombayla oynamaya başlaması ve bombanın patlaması.
"Teröristler bombayı koydular" gibi ifadelerle örülmüştü öykü. Söylem biçimine takılmıştım. Sabırsızlıkla ilk sözü aldığımda, "Tunceli dediğin yere o yörede yaşayan insanlar Dersim, terörist dediğin insanlara da gerilla diyorlar. Faşizmse anlatmak istediğin böyle mi anlatılır" diye sormuştum.
Faşizm, vicdani ret, savaş ve zorbalık gibi konuların ister yetişkin ister çocuk edebiyatında olsun, ideolojinin baskın gelmesiyle sanatsal dilden kopuk anlatılması en sık görülen sorunlardan biridir. John Boyne bu sorunu aşmış.
Olduğun Yerde Kal
John Boyne'nın en çok bilinen eseri "Çizgili Pijamalı Çocuk"tur. Filmi de çekilmiştir. Bu eserinin dışında ilk gençlik edebiyatı içerisinde nitelendirilebilecek diğer eserleri ise "Nuh Arpasuyu Evden Kaçıyor", "Olduğun Yerde Kal", "Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk"tur. Bu dört eser de Tudem Yayınları tarafından basılmış.
Çizgili Pijamalı Çocuk eserinin kurgusu İkinci Dünya Savaşı sırasında; Olduğun Yerde Kal eserinin kurgusuysa Birinci Dünya Savaşı sırasında geçmektedir. Basım yılına göre değil, kurgudaki kronolojik sıraya göre anlatmak gerekirse Olduğun Yerde Kal'dan başlayayım. Olduğun Yerde Kal eserini vicdani ret kitabı olarak nitelendirmem çok mu iddialı olabilir, bilemiyorum. Böyle bir iddiaya neden gerek duyduğuma gelirsek…
Kahramanımız dokuz yaşında Alfie isimli bir erkek çocuğudur. Birinci Dünya Savaşı patlak vermiştir. Savaşla birlikte Alfie'nin ve aynı sokakta yaşadığı insanların hayatları değişir. Herkes orduya yazılmaya başlar. Alfie'nin babası da orduya yazılır. Aynı sokakta yaşadıkları ve babasının arkadaşı olan bir komşuları ise orduya yazılmaz. Orduya yazılmayan ve tüm baskılara rağmen bıkıp usanmadan neden savaşa karşı olduğunu anlatan bu komşudan dolayı vicdani ret kitabı olduğunu iddia ediyorum.
Alfie, tesadüfen babasının bir akıl hastanesinde yatmakta olduğunu öğrenir. Babasına ulaşmaya çalışır ve çetrefilli birçok girişiminden sonra da ulaşır. Babası günlük yaşamdan kopmuştur ve siperdedir aklı. "Olduğun yerde kal" siperde bombardıman sırasında söylenen bir sözdür. Alfie, babasının aklını siperden uzaklaştırıp kendisine yakınlaştırmaya çalışır...
Alfie'nin tanıklığıyla savaşı farklı bir açıdan, çocuk gözüyle anlatan bir eserdir "Olduğun Yerde Kal".
Çizgili Pijamalı Çocuk
Kronolojik olarak Olduğun Yerde Kal'ı takip eden Çizgili Pijamalı Çocuk eserinin konusu Nazi faşizmidir. Lâkin içerikte ne Nazi ne de faşizm lafı geçer. Nazi faşizmi tanımına, çocuk okur kitaptaki olaylarla ilgili sorduğu soruların peşine düşerek ulaşır.
Çocuğunuza kitaplık oluşturuyorsanız eğer kitaplıkta olması gereken kitaplardan biridir Çizgili Pijamalı Çocuk.
Kitabın kahramanı dokuz yaşlarında, bir erkek çocuğu olan Burno'dur. Fury’nin isteği üzerine, annesi, babası ve kız kardeşiyle birlikte Out-With’e taşınırlar. Bruno’nun Fury dediği kişi Führer, Out-With dediği yer ise Auschwitz’dir.
Bruno'nun hiç arkadaşı yoktur. Eve tıkanıp kalmıştır. Pencereden baktığında bir çit ve çitin arkasındaki çizgi pijamaları insanları görür. Çizgili pijamalı çocuklara takılır gözleri. Gönüllerince oynayan bu çizgili pijamalı çocukları kıskanır; ama aklına çitin diğer tarafındaki insanların neden çizgili pijama giydikleri sorusu da gelir.
Bruno kendisini çitin yanında bulur. Karşısında çizgili pijamalı bir çocuk vardır. Çocuğa ismini sorar. Aldığı yanıt karşısında ise şaşırır; çünkü daha önce böyle bir isim duymamıştır. 'Tel örgünün bu tarafında düzinelerce Shmuel var, dedi küçük çocuk. Belki de yüzlerce. Keşke sadece kendime ait bir adım olsaydı.'
Bruno artık sık sık Shmuel'le buluşur. Ve bir gün... Schmuel’in babası kaybolmuştur ve çok endişelidir. Bruno’dan babasını bulması için yardım ister. Bruno’nun Shmuel’e yardım etmesi için tel örgülerin öteki yanına geçmesi gerekmektedir.
Kitaptaki olaylar dokuz yaşındaki Bruno’nun kendi dilinden anlatılmıştır. Anlatım dili yalındır. Kitabı küçük bir çocuk bile rahatlıkla okuyabilir; ama anlatıdaki anlamsal derinlik ile kitaptaki duygunun yoğunluğu bu kitabı bir yetişkinle birlikte okumayı ve kitap hakkında tartışmayı gerektirmektedir.
Barnaby ve Nuh Arpasuyu
Diğer iki eserin kahramanları da dokuz yaşlarında erkek çocuklarıdır. "Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk" adlı eserde doğduğu anda uçmaya başlayan bir çocuğun öyküsü var.
Normal bir ailenin uçan çocuğu olarak normallik sınırına çekilmeye çalışılan; farklılığı sebebiyle ailenin utancı olan; öz annesi tarafından uçmaması için sırtına bağlanan ağırlığın kesilmesiyle birlikte durdurulamaz bir uçuşa geçen ve bu uçuş sırasında Barnaby’nin yaşadıkları anlatılıyor.
Farklılıklara tahammülsüzlüğün sosyal ve psikolojik boyutlarını bulabileceğiniz bir kitaptır bu.
"Nuh Arpasuyu Evden Kaçıyor" adlı eserde ise kitabın kahramanı olan Nuh Arpasuyu’nun annesi hastadır. Nuh Arpasuyu, annesini kaybedeceğini anlar. Bu gerçekle yüzleşmek yerine evden kaçmayı tercih eder. Dokuz, on yaşlarında bir çocuk, annesini kaybetmekle nasıl yüzleşsin ki?
Nuh Arpasuyu’n evden kaçmasıyla kitap fantastik bir boyut kazanır. Nuh Arpasuyu kendini bir oyuncakçı dükkânında bulur. Yaşlı bir adamla karşılaşır. Yaşlı adam, gençliğinde dünyanın en hızlı koşan insanıdır. Koşma hırsı sebebiyle hayatta neler kaçırdığını anlatmaya başlar Nuh Arpasuyu’na. Nuh Arpasuyu, evden kaçarak neler kaçırdığını anlar ve geri döner. Bir çocuğun, hayatındaki en değerli insanı kaybettiğinde hayatla nasıl baş edeceğini çocuk gözüyle anlatan bir eserdir "Nuh Arpasuyu Evden Kaçıyor".
Hocamız Prof. Dr. Sedat Sever, incelediğimiz her kitaptan sonra şu soruyu sorardı bize: "Bu kitaplarla çocukluğunuzda tanışsaydınız hayatınızda ne değişirdi?" Bu kitaplarla tanışan çocuğunuzun hayatında neler değişir sizce?
Keyifli okumalar. (ED/YY)