"Erkan Mumcu gibi insanları başa geçirirdim!"
Fikre bak hizaya gel...
Adam turizm bakanı, dünyanın en önemli otel zincirlerinden birini basıp sezonun başında ülkede turizmin canına okuyanlarla "canım cicimli" telefon konuşmaları yapıyor. Sonra da ortaya çıkıp "işgali sona erdirmek için arabuluculuk yaptım" diyor.
Bu da bir şey değil "Çocukların terör gibi bir niyetleri yok" diye güvence veriyor.
Sivri akıllı arkadaş, Erkan Mumcu'dan (soyadı da ne kadar talihsiz!) lider yapıyor.
Neyse, herkes layık olduğunu bulur.
Elbette Türkiye'ye gitmem
Benim esas değinmek istediğim "mevzu" bu değil.
Erkan Mumcu, Milliyet'ten Ahmet Tulgar'la (29 Nisan 2001) yaptığı röportaj...
Eğri oturalım doğru konuşalım, Tulgar bütün "vıcık magazinci" röportajlarını affettirecek kadar güzel sorular sormuş.
Hatta Turizm Bakanı'nın şansında hükümeti ayaklarından tutup et çengeline asmıştı:
-Siz televizyonda ölüm orucunda ölen, cezaevlerinde yanan insanlar gördüğünüz bir ülkeye gider misiniz?
-Elbette gitmem!
Turizm Bakanı, kendi ülkesine gitmeyeceğini söylüyor. Bir başka anlatımla, özel mutfağıyla çok ünlü olmuş bir aşçıbaşı diyor ki:
-Ben, kendi pişirdiğim yemeği yemem!
Pazar günü Milliyet'in sürmanşetinde "Turizmin İflası noktası", "Bakanın korkunç İtirafı", "Bakan haykırdı: Kral çıplak!" gibi başlıklar göreceğini sananlar avuçlarını yaladılar.
Koca röportajdan çeke çeke başka bir "çıplaklık" çıkarmışlardı:
"Çıplaklar Kampı Niye Olmasın?"
Halbuki Bakan Mumcu, varsayım sorusunu yanıtlarken "tutucu" olmadığını göstermek için "laf ola beri gele" statüsünde "sallamış" geçmiş...
İmaj tamam tiraj tepetaklak...
Ama Milliyet'tin yazıişlerine Mehmet Yılmaz'la birlikte sirayet eden "Erotik Haberler Dairesi" seksüel cımbızını daldırıp çıplaklar kampını çekip almıştı.
Bu kadarla kalmadı birkaç gün sonra "Çapraz Ateş" adlı kuru fasulyeden tartışmalar departmanı muhteşem bir beyin salatası başlattı:
Çıplaklar Kampı olsun mu, olmasın mı?
Her şeyimiz tamamdı da bir tek çıplaklar kampı eksikti...
Halbuki 15 dakikalığına gazeteci olun, gazeteci gibi davranın bir tanecik de "haber" yapın değil mi?
İsterseniz içinde yine "çıplaklık" da olsun... Kemal Derviş'in yerleştirmeye uğraştığı IMF programı sayesinde, nasıl olsa bütün ülke anadan doğma soyunmuş hale gelecek...
Ama yok, onların aklı fikri cinsellikte.... Bir süre önce yine şaheserler yarattılar:
"AB uyardı; sevişin yoksa sonunuz kötü!"
Mesele şuydu: Avrupa ülkelerinde nüfus artmıyordu. AB de nüfus artışını teşvik edilmesini istemişti.
Milliyet'in kırsal kesim kültürlü yazıişleri de mesajı kendi çapında anlamıştı! Ailesinde ortalama çocuk sayısı 7 ile 12 olanlar, her sevişmenin hamilelikle sonuçlanacağını düşünüyorlardı. O nedenle de "sevişin, yoksa durumunuz kötü" diyebiliyorlardı. Yani modern doğum kontrol tekniklerini 50 - 60 yıl önce bulmuş ve uygulamış Avrupa halklarına bizim "köy çocukları" ders veriyorlardı!?.
Çıplaklar Kampı işi bu kadarla da kalmıyordu... Hürriyet de katkılar yapmak için çırpınıyordu. Onlar da çıplak tartışmayı güney sahillerine taşıyorlardı.
Erkan Mumcu'nun Ahmet Tulgar'a verdiği "terörlü, cezaevli, ölüm oruçlu, Marksizmli, kadınlı, aşklı" röportajından çıplaklar kampını çekip çıkaran haber medyasına bakan tiraj raporları haykırıyor:
-Medya çıplak!
(NA/NU)