Çalgı çalarız, şarkı söyleriz, çiçek satarız, göbek atarız. Hep neşeliyiz, hep mutluyuz... Kafalardaki Çingene kadın şablonu genel olarak bu olsa da, hepimiz içten içe farkındayız ki, bu ülkenin en çok sıkıntı çeken ötekileridir Çingeneler. İstatistikler yoksulluğu rakamlara indirgerken, kültür, yaş, etnik kimlik, cinsiyet ve benzeri kategorileri yok sayar.
İstatistiklere, dünyanın en fakiri diye geçen, cebine belli bir sürede bir dolardan az girendir. O istatistik, o kişinin bir erkek olduğu ön kabulüyle sonuçlara varır. Oysa rakamların ötesi der ki, memleketin en yoksulu, belli bir zaman diliminde cebine bir kuruş dahi girmeyen bir erkekse, ondan daha yoksul olan, "o erkeğin çocuklarını emzirmekle yükümlü" bir kadındır, o erkeğin karısıdır, kız kardeşidir, annesidir. O en yoksul kadın bir Çingenedir.
Bu aralar, sıklıkla, yıkılan evlerinden yükselen çığlıklarını duymamak için kulaklarımızı tıkadığımız Çingene kadınlar; erkek toplumun ötekileri... Oysa ne kadar zevkli, televizyonda çalgılı çengili kavgalarını izlemek!
Feministler sayesinde...
Neyse ki, kadına yönelik şiddetin, koca dayağından ibaret olmadığını biliyoruz artık.
Feministler sayesinde, farklılıklarımızla bir arada yaşamanın önemini ve gücünü de keşfettik. Yine feministler, kadınların yüzleştikleri yakıcı sorunları gündeme taşımanın, bu sorunlara çözüm üretmenin ve bu çözümleri hayata geçirmenin yollarını da gösterdiler çok defa, bir çok konuda; anadilde eğitim talebine verdikleri destekle Kürt kadınlara dokundular, homofobi karşıtı aktiviteleriyle lezbiyen kadınlara, ev içi emeği görünür kılmak amaçlı eylemleriyle ev kadınlarına dokundular, piyasada istihdam edilen kadının emeğinin küçümsenmesini deşifre edip, kayıt dışı çalıştırılan kadın emekçilere dokundular.
Peki Çingene kadınlar? Yoksa onlar "dokunulmaz"* mı? Ya da belki, Kürtçeye indirgenen anadilde eğitim talebiyle ya da sadece orta ve üst sınıf şehirli kadının ev içi emeğini sorunsallaştıran anlayışla dokunulmaya çalışılmıştır. Yoksa kayıt dışı bile istihdam edilmedikleri halde, "kadın istihdamı" şeklindeki dev cüsseli başlık altında "incelenecekler" arasında mı Çingene kadınlar? Ya da belki işe, "siyasete ilgisizlik"lerinin sebepleriyle başlayacağız Çingene kadınları "içermeye".
Bu, bol tırnak işaretli sitem, Türkiye’deki mevcut feminist iddia, talep ve önerilerin, her zaman, yer yerde, herkes için kapsayıcı olmadığına bir kez daha işaret etme amacı taşıyor aslında. Farklılıklarla bir arada yaşam kurmak gibi güzel bir düşü hayata geçirebilme çabasında olan her hareket, çözüm üretirken ve önerirken de göze almak durumundadır bu farklılıkları.
Kadın dayanışması "kız kardeşlik"ten besleniyor
Şimdilerde kulağa fazla naif ve eski moda gelse de, feminist hareket gücünü hala kız kardeşlikten alıyor. Kadın dayanşmasının beslendiği kaynağın da bu, kız kardeşlik anlayışı olduğunu söylersem, herhalde fazla ileri gitmiş olmam.
Kız kardeşliği eski moda ilan eden, onun farklılıkları dışladığını, kadın nüfusunu homojen bir bütün olarak kabul ettiğini öne süren anlayış, farklı kadın gruplarının birbirleriyle dayanışma, birbirlerinden öğrenme potansiyellerini görememekle maluldür.
Feminist kadın gruplarının, evleri yıkılan ya da yıkılmak üzere olan Çingene kadınların seslerine bu kadar tepkisiz kalmaları, bu kadınların sıkıntıları karşısındaki kaygısızlıkları düşündürücü. Kadına yönelik şiddet konusuyla ilgili dikkatleri yükseltenin namus cinayetleri olması gibi, Çingene kadınların da, yıkılan evlerinin yıkıntıları altında can vermelerini mi bekleyeceğiz?
Kaldı ki, Türkiye’nin en doğusundan en batısında, en batısından en doğusunda yaşanan kadın hakları ihlallerini görebilme ve müdahale edebilme yeteneğindeki feminist gruplar, evlerinin dibindeki Çingene mahallelerinde olan biteni görmezler mi?
Çok geç olmadan...
Kentsel yıkımların, kadın hakkı ihlali olmadığını söyleyeceklere de, tıpkı evi olan kadının yaşadığı sıkıntıların o evde yaşayan erkekten daha farklı ve daha fazla olması gibi; evi yıkılan kadının yaşayacağı sıkıntıların, yaşamını paylaştığı erkekten daha fazla olacağını söylerim.
Galiba bunu anlayabilmek için kadın olmak, bu toplumda kadın olmaktan kaynaklı yaşam pratiklerini deneyimlemiş olmak gerek. Çok geç olmadan dayanışma ağlarımızı genişletelim, birlikte alternatif çözümler üretip tartıştığımız ortak platformlar, Çingene kadınlarla dayanışma için kurulsun bu sefer. Çok geç olmadan, kadınlar moloz yığınlarının altında kalmadan... (EG/GG)