La Federacion de Estudiantes de la Universidad de Chile'nin (FECH - Şili Üniversite Öğrencileri Federasyonu) seçimlerin 7 Aralıkta yapıldı ve başkanlığı seçime La lista Izquierda Autonoma (Özerk Sol Liste) ile katılan Gabriel Boric kazandı.
Boric kendini liberter anarşist olarak tanımlıyor. Öte yandan bu durum kazanılacağı garanti gözüyle bakılan Komünist Parti'nin (KP) listesinden seçime katılan Camila Vallejo ve arkadaşları için biraz da olsa hayal kırıklığı yarattı.
Camila oylamada ikinci sırayı alınca, önümüzdeki dönem başkan yardımcısı olarak mücadeleyi sürdürecek. Camila sonuçlar açıklandıktan sonra yaptığı konuşmada "Önemli olan mücadelenin sürekliliği. Bizim iddiamız büyük, bir yıl mücadele et ondan sonra hadi bana eyvallah yok! Sonuna kadar mücadeleye devam."dedi.
Camila'nın halefi Boric hukuk fakültesi öğrencisi. Daha önce de eylemlerde önplana çıkan bir isim.
O da seçim sonrası yaptığı değerlendirmelerinde özetle şunları dile getiriyor:
"Bizim KP politikalarından farklı düşündüğümüz taraflar var. Perspektifimizi üniversite mücadelesiyle sınırlamıyoruz. 'Eğitim hakkı' sorununu mevcut hükümet, meclis ve üniversiteler arasında çözüleceğine de inanmıyoruz. Bu yüzden ülke çapında değişimi hedefleyen bir siyaset inşa edilmesi zorunlu.
''Mücadeleyi kaldığı yerden, Camila'nın arkadaşları, ayrıca diğer liste Luchar-Creando Universidad Popular'dan (Halkçı Üniversite Mücadele Birliği) Felipe Ramirez gibi arkadaşlarla omuz omuza hep birlikte yürüteceğiz."
Camila'nın seçimde ikinci olması elbette bütünüyle başarısızlık diye yorumlanamaz. Fakat bize medya denilen şeyin çoğu zaman bir manipülasyon aracı olmaktan ileri gidemediğini gösterir sanıyorum.
Bu konu, daha çok değerlendirmeye ihtiyaç duyuyor. Fakat anlaşılan uluslararası medyanın Camila'dan "idol" yaratma derdini Şilili öğrenciler pek takmamış.
Bence asıl önemlisi harekete geçen Şili toplumunda, KP'nin geçmişteki uzlaşmacı tutumu (Darbe öncesi ve darbe sırasındaki politikaların yansıra, sonraki koalisyonların küçük ortağı olarak sürdürdüğü politik hattı bunun örneğidir.) son dönemde ise gücüne rağmen sergilediği yetersiz politikalar sanırım bu "yenilgi"de en önemli rolü oynayan faktör.
Sokak muhalefetinin daha çok radikalleşme isteği içinde olduğunu ifade etmek yanlış olmaz.
"Kayıplar" için adalet
Şili'de buzlar çözülmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde cunta döneminde iki gazetecinin kaybedilmesi ile ilgili yeni bir dava açıldı.
Davaya muhatap olan kişiler o dönem (1973) korgeneral olan Pedro Espinozo Bravo ve ABD'in darbe sırasında Şili'de görevli olan birliğinin komutanı Ray A. David.
Darbede kısa bir süre sonra kaybedilen gazetecilerden biri Charles Horman. Bu "kayıp" çoğunuzun anımsayacağı Costa Gavras'ın "Missing" (1982) filmine konu olmuştu.
Horman öldürüldüğünde 31 yaşındaydı. Diğer kişiyse 24 yaşında olan, Frank Terrugi. Terrugi kaybedilmeden önce Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bir bülten çıkarıyordu.
FIN (Fuente de Informacion Norteamericana - Kuzey Amerika Bülteni) adlı bültende Şili'den haberler yayımladı. Bu onun ABD'de gözaltına alınıp, Şili'de işkenceyle öldürülmesine yetti.
Her iki gazetecinin yok edilmesi sürecinde ABD gizli servisinin doğrudan parmağı olduğu düşünülüyor.
Bu davaya ilaveten son günlerde Pablo Neruda'nın ölümünün soruşturulmasına başlandı. Ayrıca daha önceden çeşitli suçlardan 147 yıla mahkum olan Miguel Krassnoff * aleyhine yeni bir suçlama ortaya atıldı.
Halen devam etmekte olan birçok ölüm ve işkence davasının muhatabı olan Krassnoff'a, iki kişiyi daha işkenceyle öldürme iddiası da eklenecek.
Pinochet için utangaç tören
Bu işin asıl ilginç kısmı suçlamanın kendi de benzer suçlardan hükümlü eski bir gizli servis mensubu olan Herrera Jimenez'den geliyor oluşu. Jimenez kendi aralarında "codigo de honor" diye adlandırılan suskunluk yasasını ihlal etmiş oluyor. Bu pek nadir gerçekleşen bir durum.
Son olarak, 10 Aralık Agusto Pinochet'in beşinci ölüm yıl dönümüydü. Ülkesinde büyük bir temaşa yapılmadı. Ailesi, bir grup iş adamı ve asker tarafından utangaçça da olsa anıldı.
Demeçlerinde ülkenin Pinochet döneminin meyvelerini bu gün yediğinden bahsetmişler. Şili'nin genelinde Pinochet yanlıları biraz dinozor muamelesi görüyor.
Fakat şu da bir gerçek ki "meyve" örneğinde somutlandığı üzere Pinochet'in gölgesi ülke üzerinden henüz kalkmış değil. Arjantin'de olduğu gibi giderek yayılan sokak muhalefetinin askerler ve bağlaşıkları hala güçlü olsalar da, onları tasfiye etmelerinin yollarını bulacak gibi görünüyorlar. (AS/HK)
* Tam adı Miguel Krassnoff Martchenko. Dedesi Rus ordusunda general, babası ise İkinci Dünya Savaşı sırasında Ukrayna'da Nazilerin saflarında mücadele eden bir asker. Miguel ve annesi savaş sonrası, İngiltere ve ABD'nin yardımıyla Şili'ye göç etmiş. Sonrası Pinochet iktidarı sırasında askeri istihbarat servisi DINA'nın tepesine yükselmesine kadar uzanıyor.