Ruşen Çakır 17 yıllık gazeteci, Hopalı, 40 yaşında. Nokta Dergisi, Tempo, Cumhuriyet, Milliyet, CNN Türk, NTV ve Metis yayınları derken şimdi Yeni Türkiye'de, yeni "politikacı".
Galatasaray Lisesi'ni bitiren Çakır Boğaziçi Üniversitesi'nde Ekonomi okudu. Son 12 yılda, Ayet ve Slogan, Ne Şeriat ne Demokrasi, Direniş ve İtaat'ın da aralarında bulunduğu dokuz da kitap yazdı. Çakır, öykücü Müge İplikçi ile evli, bir de oğulları Ali var.
Bianet'e de siyasi İslam üzerine yazılar yazan Çakır'la değişen mesleğini, Türkiye'yi ve Yeni Türkiye'yi (YT), Kemal Derviş'i, politikacılığı, nasıl ve neden politika yapacağını konuştuk.
Neden aktif politika?
1976'dan beri siyasetin içindeyim. Gazeteciliği de siyasi gazetecilik olarak yaptım. Gazetecilikte de siyasi kimliğimi hiç gizlemedim. Daha çok, İslami kesim, Kürtler ve Ülkücüler üzerine çalıştım, görüştüğüm herkes de benim solcu olduğumu biliyordu. Öte yandan, haberlerimin objektifliği konusunda kimse bir şey söyleyemez, kimse "ideolojik gazetecilik yaptı" diyemez.
Aktif siyasete girmemi besleyen iki neden var. İlki medyanın içinde bulunduğu kriz. Benim türümdeki gazetecilerin gelip gelebileceği yer bu, daha ötesine izin vermiyorlar. Bu da benim için sıkıcı olmaya başladı. Gazetecilikte heyecanım her geçen gün azalıyor.
Açıkçası bir meslek seçimi olarak siyasete yöneliyorum. Geçinebildiğim ölçüde bundan sonra politikacılık yapmak istiyorum.
Politikacılıkta nasıl geçim sağlanır?
Milletvekili olursan, profesyonel çalışırsan geçinebilirsin. Avukat olsan bunlar kolay, ikisini birden yürütebilirsin. Gazetecilikte mümkün değil. Evet, köşe yazarlığı yapanlar var ama, şu ana kadar kimse bana köşe yazdırmadı, bundan sonra yazdırırlar mı bilmem. Yani, benim için gazetecilik olmaz. Ya da daha farklı bir iş bulurum kendime ki, bu da zor.
"Politika"ya karar vermedeki ikinci neden?
26 yıllık siyasi birikimimi, 17 yıllık gazetecilik birikimimi siyasete katmak istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) birinci parti olacağı söylenen bir seçimde, eleştiren, aktaran taraf değil, yaşayan tarafolmayı tercih ettim. Kendimce bir sorumluluk duygusu bu.
Şimdi, benden hiçbir yayın organı AKP ve Tayyip Erdoğan hakkında analitik bir gazetecilik işi istemedi. Ben de birikimimi doğrudan siyasete aktarmak istedim. YT'nin ortaya çıkışı çok önemliydi. YT olmasaydı, aktif politikaya girmezdim.
Neden?
Mesela, İsmail Cem'in etkili olduğu Demokratik Sol Parti olsaydı girerdim.
İsmail Cem neden bu denli etkili?
Cem'i çocukluğumdan beri biliyorum, izliyorum. Sol bilincimin oluşmasında belirleyici değilse de etkili oldu. TRT, Politika gazetesi ve kitapları... Önemli bir entelektüeldi.
Halen aynı İsmail Cem mi? Görüşlerini muhafaza ediyor mu?
Ne kadar yansıdığı tartışılı ama şu anda politikanın en entelektüel en birikimli lideri. Ecevit bir yere kadar gelmiş, durmuş. Cem'in bir başka özelliği de üslubu, yumuşaklığı. Bence, solu, genel anlamda, ulaşılmasının zor olduğu düşünülen mecraya taşıyabilir.
Nedir bu mecra?
Coğrafi ve sınıfsal anlamda. İç Anadolu, Güney Doğu Anadolu... Sol yoksul sınıfların hareketi olmaktan çıkıyor. Kentli, eğitimli orta sınıfların hareketi olmaya doğru eviriliyor. Bunu kırmaya yönelik bir potansiyel Yeni Türkiye ve İsmail Cem'de var. Cem, DSP'nin başına geçse oraya geçerdim.
Sizin YT'ye girişiniz, Kemal Derviş'in açıklamasından bir gün önce oldu?
Katıldığımda, Derviş'in katılmayabileceğini biliyordum. Derviş'in harekette yer almasını isterdik ama gelmedi. Güven unsuru Cem'di.
Kemal Derviş ve solu biraz açar mısınız?
Kemal Derviş Türkiye solunda olmayan biri, bir teknokrat. Onun yönetimindeki bir ekonomiyle, sosyal politikalar geliştiren bir iktidar pekala birlikte olabilir. Yeni kesimlere açılmak, eskileri iptal etmek anlamına gelmiyor. Halen Yeni Türkiye'nin en temel dinamiği kentli orta sınıf. Yeni Türkiye, Cem'in "unutulmuşlar" olarak tarif ettiği yoksullar ve yoksunları hedefliyor.
Benim gibi düşünen insanlarla birlikte olma zorunluluğum yok. İçinde yer aldığım hareketin katıksız sol olması gerekmiyor. YT'de solcu olmayanlar var, esas olan omurganın soldan çatılması, zorunluluk burada. Türkiye, Özal ile sağdan yeni bir merkez tanımı yaptı. Belli bir yere kadar Refah Partisi, kısmen Fazilet Partisi şimdi de AKP, muhafazakar bir omurgadan kitle partisi yaratmaya çalışıyor.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de, omurgasını sağlam tutarak kendini merkeze taşıyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mirastan ne kaldıysa onu paylaşma peşinde. Demokratik Sol Parti (DSP), solun geleneksel kabuğunu kırmayı denedi, başarılı olduğunu sanmıyorum. Yine böyle bir imkan var. Solun, Özal zamanında yapamadığını, YT üzerinden yapma imkanı var.
Son 15 yılım solun engelleme çabalarına rağmen sol olmayan kesimler ve hatta sola antipatik bakanlar arasında geçti. REFAH'lı, HADEP'li, MHP'li olsun, bir çoğunun sola ait reflekslere sahip insanlar olduğunu düşünüyorum.
Bu hareketlerin solun önemli politikalarını, sloganlarını, hatta çalışma tarzlarını aparttığını gördüm. 17 yılda hiçbir şey öğrenemediysem, tek şey öğrendim: Türkiye'nin giderek sağcılaşmasının asıl sorumlusu solculardır. Bunu tersine çevirme imkanı hala var, kısa vadede olmaz tabii... Ben buna "muhafazakarlaşmanın kırılması" (de-conservatitation) ve çözülmesi, diyorum toplumsal ve sosyal anlamda.
İsmail Cem'in fikirleriyle sizinkiler örtüşse bile, bunları ne kadar paylaştığı bilinmeyen bir yapı var. Nasıl olacak?
Benim de geçmişim başka, olayı 61 kişi olarak görürsek tamam. İsmail Cem'in geliştirdiği sol perspektiften partinin temelinin oluştuğu görülünce... Burada toplumsal muhalefet imkanı görüyorum. Parti, bir takım insanların seçilmesi için tramplen olursa ben yokum.
Solun üzerinde birleşebilecek bir genel tanımı var, YTP bu tanımı dar bulduğunu söylüyor ve zenginleri de kapsayacak bir şekilde genişletmeye çalışıyor.
Ben siyaseti dar bir kadronun aynı şeyi savunması olarak görmüyorum, kitle partisi olarak görüyorum. İsmail Cem, "sosyal demokrat eksen" dedi, itiraz ettiler, "solcu değilim" dedi, aynı çevreler bu defa da "hani solcuydun" dediler.
Partinin solcu olması umurumda değil, ben kendi görüşlerimle burada yer alabilirsem yeterli. Sağ bir partiye de girmem tabii. Deniz Baykal - Kemal Derviş, sol. Bunu komik buluyorum. Demokrat Türkiye Partisi (DTP) işbirliğinin makul bir şey olduğunu düşünüyorum. Mehmet Ali Bayar'ın başa geçmesinden sonra, yönetim o kadar sağ değil. Partide, temel özellikleri yaptıkları işte başarılı olmak olan insanlar var. Orada Demirel'in himayesi var. Onlarla işbirliği yapmaktan fazla rahatsızlık duymuyorum. İsmail Cem, "DTP'deki insanlarla yeni olmamız ortak" diyor. Temel vektör Avrupa Birliği'dir, AB odaklı siyaset.
İsmail Cem, Almanya Dış İşleri Bakanı Schroeder ile görüşmeye gitti. Sırf solcu oldukları içi AB'ye şüpheyle bakanlarla işbirliği yapacağıma kendini sağda tanımlasa da AB konusunda net olanlarla işbirliği yapmayı tercih ediyorum.
Şimdi, AB temel eksen oldu. Temel bir mesele oldu. Hayatı gerçek eksenler üzerinden kurgulamak gerekiyor.
Yeni Türkiye'nin savunma harcamaları ve haksız servet konusundaki görüşü nedir?
Büyük sermayeye de, krizin eninde sonunda kendileri için de sorun olacağını anlatma imkanı var. Yeni Türkiye, güven veren bir hareket; yoksula da, zengine de, inançlıya da, inançsıza da...
Değişik kesimlere eşit mesafede olmasa bile, hepsine ulaşabilecek durumda. Niyet olarak, Cem'in söylediği "Türkiye Koalisyonu" çok önemli. Gelir adaletsizliğinin bir ölçüde giderilmesinde bir takım mekanizmalar işletilebilir. Merkezle de, yerelle de, varoşla da ilişki kurabilecek durumda, birini cezalandırmak, birini ihya anlamında değil tabii. Gücünü orta sınıflardan alıyor. Kürdü de, İslamcısı da bakıyor.
Sendikalarla ilişkiler?
Bir takım temaslar vardır. Bence sendikacılardan ziyade, işçilere doğru gitmek gerekiyor. Pazarlıklarla çok işleri olduğu için Kemal Derviş, Bayram Meral'i yanına alarak Türkiye'yi yeniden yapılandırmaktan söz etti. Olmayacak bir şey.
Bayram Meral, bir Halil Tunç değil; Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi de bir Kemal Türkler ya da Abdullah Baştürk değil. DİSK genel başkanının IMF politikalarının uygulayıcısının yanında olması.... Temel mesele sivil toplum deliği. Mesela Arı hareketi; ne sivil ne toplum. Meslek kuruluşları sivil toplum kuruluşu olamaz, TÜSİAD sivil toplum kuruluşu olabilir mi? Kemal Derviş, "solu bütünleştireceğim" diyor. Derviş, son görüştüğü entelektüeli söylesin. Solda, doğru dürüst bir yığın insan var, hangisiyle görüştü? Önemli olan bu tür mekanizmalarla ilişki kurmak.
Kemal Derviş'in YT'de olması durumunda oy getireceği söyleniyordu, şimdi de aynı öngörü CHP için gündemde, Derviş'in oy potansiyeli nereden geliyor?
Üsluptan geliyor. Beden dili var. Derviş güçlü bir yerden, sıkı bir kariyerden geliyor. Kurtarıcı gibi gelmiş olması, Ecevit'in çağırmış olması. İnsanlar şu anda uygulanan politikaları kader gibi görüyor, Derviş'e bağlamıyor. Ayrıca, Türkiye'nin Arjantin olmaması da Kemal Derviş'e bağlanıyor. Arjantin, çok sıcak yaşandığı için, insanlar "bereket" diyor.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi'ni (ÖDP) hiç düşündünüz mü?
Ben ÖDP'ye üye oldum. Aidatımı verdim. Beni sadece bir kez çağırdılar, hiçbir faaliyetlerinde kullanmadılar. Ben kendimde sokakta eylem enerjisini görmüyorum. Slogan atamıyorum. Kimse bana bir şey sormadı. 28 Şubat oldu, beni çağırıp sormadılar, "gel bize bilgini, birikimini kat" demediler. Ben büyük katılımcılardan olmadım ama... YT'ye geçtiğimi duyunca, "ya, o bizim üyemiz" demişler, yeni mi hatırladılar? ÖDP'de hala kalsaydım da herhalde "tasfiye" edilirdim.
YT Kürt meselesine nasıl bakıyor?
Hiç bilmiyorum. Ele alınması gereken bir konu. Orada elverişli bir zemin var, şimdi "normalleşme" süreci yaşanıyor. YT, özellikle AB üzerinden Güneydoğu'da orta vadede etkili bir hareket olabilir. "Devleti sizle barıştıracağız" sloganı yeterli.
Sosyal bilimleri çok önemsiyorum. Ekonomi politika üzerinden giden bir politika var. Sosyal işler gerekiyor. Mesela, 20 parti var, hiçbiri kadın intiharlarından söz etmiyor, "fuhuş"tan, "trafik kazaları"ndan söz eden yok. Işıkara var, deprem yok.
YT'de bu konuda niyet var, İsmail Cem kendisi ekonomi - politik dışı olduğu için.
Seçimler ertelenebilir mi?
Ben yapılsın istiyorum. YTP seçimin ertelenmesine karışmasın. Fazilet son seçimlerde bunun ceremesini çekti. Aslında, en geç üç yıl sonra yeni seçim olur diye düşünüyorum.
Seçimlerden nasıl bir sonuç çıkar?
Bir sol parti Meclis'e mutlaka girer de... CHP'nin çok şansı yok gibi şu anda. Gerçi, her şey çok da hızlı değişiyor.
Eşinizin aktif politikaya atılma konusundaki görüşü neydi?
Siyasete girmemin ilk teşvikçisi Müge oldu. Bundan önce... Ama bu olay olunca biraz ürktü. Ürkmesinin temel nedeni Kemal Derviş antipatisi. Baştan beri Kemal Derviş aramızda sorun olmuştu. Derviş'in YT'den kopmasıyla biraz rahatladı. Müge destek veriyor.
Politika yaparken, hangi alanlara ağırlık, öncelik vereceksiniz?
Ben kendimi ifade imkanı bulursam feminizm yapacağım. Mesela, türban bence erkek siyasetçilerin kadınları suiistimali. Sonra, medyanın kendisi, sol dışı hareketlere yönelik hareketler, kadın ve solun kendisi.
Peki, milletvekilliği, sonra da bakanlık desek, Ruşen Çakır ne bakanı olur? Diyanetten sorumlu devlet bakanlığı, kadından sorumlu devlet bakanlığı, dış işleri ya da medyadan sorumlu devlet bakanlığı, hangisi?
Hiçbirisi. Diyaneti istemem, kadından sorumlu devlet bakanı kadın olmalı. Hükümet sözcüsü, medyadan sorumlu devlet bakanlığı belki... Şaka bir yana, benim esas derdim başka. Kurmak istediğim ilişkiler arasında bakanlık yok. Ben İç Anadolu ve Doğu Anadolu'yla ilgili işler yapmak istiyorum. Entelejansıyayı, sol entelejansıyayı siyasete aktarabilmek.
Yoksa kültür bakanlığı mı?
Hayır, kültür bakanının işi değil bu. Özetle, siyaseti, gazeteciliği nasıl yaptıysam öyle yapacağım. (NM)