“II
Utanıyorum
annesi olduğuma
bu gencecik yaşlı adamların
çağ onların üzerine oturuyor bütün ağırlığıyla
ama, cinnet geçiriyorlar şımarık çocuklar gibi
insafsızlık, kötülük içinde
önemsiyorlar mı yerlerde sürüklenmemi
benim ak-taçlı başımı kaldıramayacak
annelerin huzurunda?
katlanıyorum salyalı ağızlardan gelen küfürlere
kötü bir çocuğun annesidir
klanın pisliğini temizleyen“
Yukarıdaki dizeler Nijeryalı şair Akashi Adimora Ezeigbo’nun “Annelik Üzüntüleri (Nijerya’ya Ağıt)” adlı şiirinden. Şair on yıllardır iç savaş, yoksulluk, açlık ve en son Boko Haram adlı radikal dinci örgütün yaptığı katliamların sonucunda Nijeryalıların ruh halini bu dizelerde özetlemiş gibi.
Şiir geçen hafta Kaos Çocuk Parkı Yayınevi tarafından yayımlanan “Çağdaş Nijerya Şiiri Antolojisi”nde yer alan yüzlercesinden biri. Yayınevi geçen aylarda Metin Fındıkçı’nın hazırladığı “Çağdaş Arap Şiiri Antolojisi”ni yayınlamıştı. Şair, yazar, çevirmen İlyas Tunç’un İngilizce asıllarından çevirip derlediği ve 58 Nijeryalı şairin şiirlerinden oluşan kitabı elime alıp şiirleri okumaya başlamadan önce Nijerya ile ilgili neler bildiğimi hatırlamaya çalıştım.
Nijerya denince aklıma savaş, katliam, açlık, yoksulluk, son yıllarda da Boko Haram’ın yaptıkları dışında bir şey gelmediğini fark ettim. Afrika kıtasının geneli için geçerli bu durum.
Haftalık Die Zeit dergisi için çalışan Almanyalı gazeteci Wolfgan Bauer’in yazdığı ve Türkçe’ye “Çalınan Hayatlar” olarak çevrilen kitapla ilgili geçen Temmuz ayında yazı yazmak için yaptığım okumalarda da bu saydıklarım dışında bir şey yoktu sanki bulduklarım arasında.
O zamanki bilgiler ışığında, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) Nisan 2018 tarihli bir açıklamasına göre, Boko Haram 2013 yılından bu yana Nijerya'da binin üzerinde çocuk kaçırdığını görmüştüm.
Ayrıca Nijerya'nın kuzeydoğusunda faaliyet gösteren ve "Batılı eğitimin günah olduğunu" savunan Boko Haram, UNICEF verilerine göre çocuk kaçırmanın yanı sıra 2009 yılından bu yana iki bin 295 öğretmeni öldürmüş ve bin 400'ün üzerinde okulu yakmıştı.
Google’da “Nijerya” diye aratınca bundan 4 gün öncesine dair bir haberde, “Nijerya’da yetersiz beslenmeden 3 ayda 30 çocuğun öldü”ğü yazıyor. 23 Ekim 2018 tarihli bir başka habere ise “Nijerya’da pazar kavgası kabile savaşına dönüştü: 55 ölü” başlığı atılmış.
Antolojinin sayfalarına geçmeden önce Nijeryalı şairlerin ne tür konularda yazmış olabileceğini tahmin etmeye çalıştım. Bu düşünce ile rastgele açtığım sayfada Akashi Adimora Ezeigbo’nun yukarıdaki dizeleri ile karşılaştım.
Bir başka sayfaya geçtiğimde ise bu sefer Chinua Achebe’nin “Mülteci Anne ve Çocuğu” adlı şiiri vardı.
“Veremezdi Çocuklu Meryem tablolarının hiçbiri
bir annenin az sonra unutmak zorunda kalacağı
oğluna gösterdiği şefkatin resmini
Ağırlaşmıştı hava
kirli çocukların ishal kokusuyla
kaburgaları çıkmış, kalçaları sıska
şişkin boş karınları önde, bitkin adımlarla
yürümeye çalışan. Oradaki annelerin
hemen hepsi vazgeçmişti
çocuklarına bakmaktan, ama biri hariç,
hayalet bir gülümseme tutuyordu dişlerinin arasında,
gözlerinde bir anne gururunun ruhunu,
alnına düşmüş kızıl saçlarını
tarıyorken oğlunun, sonra şarkı
söyleyerek gözleriyle, ayırmaya
başladı özenle… başka bir zaman bu
önemsiz, sıradan bir iş olmalıydı
kahvaltıdan, okula gitmeden önce
her gün yapılan, yapıyordu şimdi
aynı şeyi sanki ufacık bir mezara
çiçekler bırakıyormuş gibi”
diyerek Nijerya’daki açlık yoksulluğun yarattığı durumu işliyordu şiirinde.
Kitapta her ne kadar daha çok savaş, yoksulluk, açlık, katliam gibi konuları işleyen şiirler olsa da elbette doğa sevgisi, aşk, yalnızlık, yurtseverlik, hatta HIV gibi pek çok konuda da yazılan şiirlere rast gelmek mümkün.
Chiedu Ezeanah’ın “Uçuşta” adlı şiiri buna örnek:
“Yerçekiminin boyun eğmesi
Doruğa çıkıyor havada,
Dibe çöken bir duygu
Parçalıyor aklı,”
İlyas Tunç, antolojiye aldığı şiirlerin yanı sıra şairlerle ilgili bilgilere de yer vermiş. Her bir şairin kısa bir biyografisinin ardından yazdığı şiirlerden örnekler var kitapta. Tunç yine bir giriş yazısı ile Nijerya şiiri ile ilgili tarihsel bilgilere yer vermiş. Bu giriş yazıdan yola çıkarak Nijerya’nın toplumsal, siyasal tarihi ve bundan etkilenerek yazılan şiirlerin kısa bir tarihçesini de okuma imkanı buluyor okur. Bu yazıyı okurken, Nijeryalı şairlerin şiirlerini neden daha çok İngilizce yani sömürgecilerinin dili ile yazdıklarını da anlıyoruz.
Bu noktada sözü yayınevinin antoloji ile ilgili hazırladığı metne bırakalım:
“Chinua Achebe, John Pepper Clark, Gabriel Okara, Christopher Okigbo ve Nobel ödüllü Wole Soyinka gibi Nijerya edebiyatının başlıca kalemlerini bünyesinde barındıran Antoloji, Afrika edebiyatı alanında Türkçe’ye kazandırılmış en kapsamlı çalışma olmasıyla bir ilk özelliği taşıyor. Farklı üslup, anlayış ve geleneklere sahip şairlerin şiirlerinden oluşan özenli seçki, İlyas Tunç’un titiz çevirisiyle, okura Afrika’nın en kalabalık ülkesi Nijerya’nın çok kültürlü ve çok dilli yapısının yol açtığı zenginliği deneyimleme fırsatı sunuyor.”
Antoloji’de aynı zamanda ülke şiirinin “Çağdaş Nijerya Şiirinin Evrimsel Süreci” başlığı altında; sömürge öncesi, sömürge dönemi, sömürge sonrası ve günümüz şiiri olarak dört temel bölümde etraflıca incelendiği bir giriş bölümü de bulunuyor. Bu özelliğiyle Çağdaş Nijerya Şiiri Antolojisi, Nijerya şiirinin 15. Yüzyıldan itibaren Arap egemenliğiyle Arap edebiyatının etkisi altına girdiği dönemi, sömürge öncesi dönemdeki baskın sözlü geleneği ve sonrasında İngiliz sömürgesi altında politize olarak, takip eden süreçlerde tüm bu etkileri şiirlerinde taşıyan fakat özgün söylemlerini inşa eden modernist şairlere kadar geçen sürece tanıklık fırsatı vermesiyle de bir başvuru kitabı olarak okuruyla buluşuyor. Antoloji’nin sonunda yer alan “Sözlükçe ve Açıklamalar” kısmı da büyük bir titizlikle, ülke şiirinde önemli bir etkiye sahip, farklı kabilelere, dil ve kültürlere ait merkezi kavram ve motiflerin anlamlarını içeriyor.
1960 yılına kadar İngiliz sömürgesi altında bulunan ülkede bağımsızlığın ilanını takip eden ilk on yıl içinde -başlıca Biafra İç Savaşı olmak üzere- yaşanan sosyo-politik çalkantılar, politik çürüme, kurumsal yozlaşma, işkence, savaş ve sömürü, sömürge öncesi ve sonrası Nijeryalı şairlerin şiirlerindeki baskın temaları oluşturuyor. Bunun yanı sıra, Akeem Lasisi ve Kole Ade-Odutola gibi şairler, şiirlerinde Afrika’nın önemli petrol kaynağı Nijer Delta bölgesini sınırları içinde bulunduran Nijerya’daki toplumsal adaletsizliği ve büyük Batılı şirketlerin doğa talanına da yer veriyorlar.
Çok renkli kabile hayatının müzikalitesinden, dinsel, mitsel motifleri ve ritüellerinden, sözel geleneğinden azımsanamayacak ölçüde beslendiği söylenebilecek Nijerya şiirinin bu kozmopolit yapısını; Batının tahakkümü altında Batılı bir eğitimden geçerek, kendilerini edebiyat dili olan İngilizcede, sömürüye ve işkenceye karşı ifade eden bu Nijeryalı şairleri Türkçe’de okumak, şiirin ve insanın evrenselliğini bir kez daha hatırlamak için kıymetli bir fırsat. (FD/HK)
Künye: İlyas Tunç. Çağdaş Nijerya Şiiri Antolojisi, Kaos Çocuk Parkı Yayınları, 2018.