Uluslararası İlişkiler ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümleri öğrencisi olarak; neden gazetecilik yapmak istediğimi insanlara sıklıkla açıklamak zorunda kalıyorum. Bu topraklarda on yıllardır yaşanan zulmü, acıları ve hak ihlallerini duyurmak, ezilenlerin sesi olmak için çalışan gazetecileri ve maruz kaldıkları baskıyı gördükçe bu alana yönelmemek, en azından benim için imkansız hale geldi.
Elbette bu baskılarla yeni karşılaşmadık. Türkiye'de basın özgürlüğünün hiçbir zaman tesis edilemediğini, gazetecilerin sürekli olarak hukuksuzluklarla karşılaştıklarını, işkenceyle hatta ölümle tehdit edildiklerini, sürekli olarak bunlarla başa çıkmak durumunda kaldıklarını biliyoruz. Her farklı sesin susturulduğu, muhalif olan her unsurun yok edilmeye çalışıldığı bir yerde, elbette gazeteciler de bu baskıdan muaf olamaz, hatta ve hatta seçimleri dolayısıyla bu süreçten nasiplerini misliyle alırlar.
Gazetecilik yapmak istediğime bir yıl kadar önce karar verdim, aylardır kendi halimde haber taraması yapmak dışında herhangi bir tecrübem veya bilgim yoktu. Medya bölümü öğrencisi olmadığım için, haber yazma tekniğine veya gazetecilik faaliyetlerine dair en ufak bir fikrim olmadan staj başvurusunda bulundum. İlk stajımı bianet’te yapmak istememin sebebi ise; benim nezdimde en güvenilir haber kaynaklarından biri olmasının yanında, hak temelli gazeteciliği ilke edinmesi idi.
Daha önce bir stajyerin yazısında okumuştum da pek inanmamıştım, fakat gerçekten doğruymuş: bianet'te herkes sana senin kendine güvendiğinden çok daha fazla güveniyor. Ne zaman “Ya bu işin altından kalkamazsam?” diye düşünsem; her seferinde birilerinin beni motive etmesiyle özgüvenimi tazeleyip işime devam edebildim.
Düzenli olarak haberlerini takip ettiğim insanlar ile birlikte çalışmak gerçekten paha biçilemez bir tecrübe oldu benim için. Stajıma başladığım ilk gün, ne kadar gergin ve çekingen olduğumu hatırlıyorum da, şimdi bir aylık stajımın sonuna gelmişken, ofise çat kapı gidip herkesle birkaç kelime sohbet etmemek için kendimi zor tutuyorum.
Bir itirafla başlayayım; ilk günlerimden itibaren Çiçek ve Elif’in sigara odasına gidişini gözleyip, peşlerinden gitmişliğim çok. Bunun yanında, sürekli sorularımla meşgul ettiğim Yusuf ve Murat'tan da bahsetmek istiyorum. Stajım boyunca, medya sektörü üzerine en keyifli ve uzun sohbetleri Murat’la ettim. Sorduğum her soruya en açıklayıcı (ve sabırlı) cevapları Yusuf'tan aldım. Haluk Bey hangi konuda haber yapmak istesem özgürce çalışmama yardımcı oldu ve her soruma zihin açıcı önerilerle karşılık verdi. Bir de hemen arkamda oturan Ekin ve yanımda oturan Tamer’in beni her an trollemesine karşı sürekli tetikte bulunma çabalarımı da özlemeyeceğim desem yalan olur.
Kadın odaklı, LGBTİ+ odaklı ve hayvan odaklı haber nasıl oluşturulur, haberde barış dili nasıl kurulur gibi birçok ilke ve tekniği kavrayıp pratiğe dökebilmek amacıyla başladığım bu stajda, beklentilerimin dışında da birçok şey kazandım.
bianet’in bana sağladığı en güzel olanaklardan biri, herkesin kendi alanında, hatta birbirlerinin alanlarında birikimlerini dinleme fırsatına ve onlara her zaman bir şeyler danışma şansına sahip olmamdı. Sonuçta herkes bir sigara odası uzaklıktaydı. Tek yapılması gereken sormak ve böylece ya derin bir tartışma açılacak ya da öneriler, kaynaklar önüne serilecek.
Başka bir yerde stajyerlik tecrübem olmadığı için, kurumlar arasında çok da karşılaştırma yapamıyorum aslında. Duyduklarımdan yola çıkarak şunu söyleyebilirim, işe medya alanındaki en güzel ofis ortamlarından birinde başladığım için ileride hayal kırıklıkları beni bekliyor olabilir. Bir daha bu kadar samimi bir ekiple çalışamamaktan endişeliyim. Ancak kazandığım bir başka perspektif de bu oldu; samimi ve işlevsel bir ofis ortamının mümkün oluşu. Aşırı kurumsal ve resmi ofis ortamlarının karşısında, böyle bir alternatifin de var olabileceğini görmek beni gerçekten mutlu etti.
bianet, hem habercilik anlayışı hem de çalışma ortamı göz önünde bulundurulduğunda; ''Başka türlüsü mümkün'' dedirten bir alan. Türkiye'de basının ve gazetecilerin son dönemdeki durumunu düşündüğümüzde ise; bu mahiyetinden ötürü çok önemli bir konuma sahip.
Gazeteciliğe harika bir başlangıç yapmamı sağlayan bu staj tecrübesi boyunca benimle sohbet eden, sorularımı sıkılmadan cevaplayan herkese; Ekin'e, Elif'e, Çiçek'e, Yusuf'a, Murat'a, Tamer'e, Ayça'ya, Korcan'a, Haluk Bey'e, Yüce'ye, Leyla'ya, Deniz'e ve Reyhan Hanım'a teşekkür ediyorum.
Ancak şunu da vurgulamak isterim ki; bu bir veda yazısı değildir. İleride yolumun tekrar bianet'e düşmesi dileğiyle yazımı bitiriyorum. (ZS/YY)