İçimden "hayatımın en mutlu günleriymiş", gibi iddialı, iddialı olduğu kadar dokunaklı ve aynı anda hem geri dönüşsüzlük hem yumuşaklık içeren cümleler kurarak başlamak geliyor... Ama olmaz... Daha az şatafatlı, hakikiye daha yakın cümlelerle, coşkun duyguların tuzağına düşmeyerek "veda" etmeliyim...
bianet'te çalışırken, ayrılanlar olduğunda, onların ardından hatırı sayılır derecede kederlenir, henüz benim burada öğreneceklerim bitmedi diye içimden gizli bir sevinç duyardım...
Bugün ben ayrılıyorum. Akademik kariyerime devam edeceğim. Bu elbette yalnızca "fiziki bir ayrılık", yani belki artık burada ve habercilik alanında çalışmayacağım, ama bianet'in varoluş nedenleriyle, arkadaşlarımla gönül bağım hep sürecek.
Vicdanı örgütlemek...
bianet'in hayatına girdiği herkes gibi ben de burada çok şey öğrendim... Adaletsiz, acımasız dünya karşısında derinden sızlayan vicdanımı örgütlemeyi, duyguların ve duygusallığın yararsızlık kuyularına düşmek ve merhamet düzeyinde çakılmaktansa,soğukkanlılıkla sorular sormayı....
İtiraf edeyim, cinsiyetçilik gibi bir mefhumdan haberdar olmama, hatta Buttler metinlerini okumuş olmama rağmen buraya geldiğimde "Adam gibi" laflar ağzımdan çıkıyordu.... Bir süre sonra bianet'in farklılaştığı alanın bu içselleştirme faaliyetinde, bilmenin bir adım ötesine geçmekte olduğunu anladım.
Arkadaşlarım...
Burada olmasaydım, Abdoullah Mouhammed Jamal'i, Sulukule'li Sevtap Galaza'yı asla tanımayacaktım...
Ve elbette buraya gelmeseydim, Erhan'ı Erol'u, Tolga'yı, Ertuğrul'u, Emine'yi, Baweri', Leyla'yı, Baran'ı, Nadire'yi Korcan'ı, Semra'yı hiç tanımamış olacaktım...
bianet'le Ekim 2006'da Bağımsız Medya Forumu vesilesiyle tanıştım. 2007 Ocak'ta da çocuk editörü olarak çalışmaya başladım.
Erhan ofise girer girmez gördüğüm ikinci kişiydi,... Bağımsız Medya Forumu'nda onunla yakın mesafe çalıştık ve sonra da çok iyi arkadaş, çalışma arkadaşı olduk... Sükunetle kafasındaki projeleri uygular, "cool"dur... Babalığı da sessiz sedasız, büyütmeden, abartmadan götürüyor...
Erol, Erhan'a göre "kıdemli"baba, ofisin en tez canlısı, Cuma akşamı benim bu yazıyı yazdığım dakikalarda ofisten çıkarken, "Ağır bir durum yok, nasılsa hep beraberiz" dedi, sarıldık....
Tolga hiçbir teknik, editoryal zorluk karşısında paniğe kapılmaz, "çözüm"e gidelim çağrısını hatırlatır... Bugünlerde Emine ve Erhan onu "sigarayı bırakma" serüveninde yalnız bıraksa da, gözlerinde o mücadele ışığını görüyorum, giderken ondan isteğim, sigarayı bırakması...
Leyla, rotasyonda "şeflik" sırası kime gelmiş olursa olsun, beni "onursal" şef ilan etti, umarım yerimi başkası almaz... Almasın çünkü ben birgün bile kağıt bardakları toplantı masasında bırakıp onu öfkelendirmedim...
Baran (idare) bianet'in kıdemlilerinden, "durum"a (o durum herşey olabilir) her daim hakimdir.... Evleniyor, mutluluklar...
Emine, ben geldiğimde İngiltere'ye gidiyordu, geçen yaz sonunda İstanbul'a ve bianet'e geri döndü, birbirimizi çok sevdik....
Korcan ofisteki kedisever arkadaşım....
Bawer, uzun zamandır bir bianet dostuydu, muhabirimiz olarak aramıza katılalı üç ay üç gün oldu, onun "çılgın" eğlencesinden mahrum kalacağıma sahiden çok üzülüyorum...
Semra da aramıza yeni katıldı, proje koordinatörümüz... Onca işinin arasında, bir bakıyorsunuz, posta kutunuza bir posta düşmüş, ekte bir haber....Okuldan Haber Odasına programında da öğrencilerin gözdesi olmuştu... Sessizce her işin üstesinden geliyor...
Nadire ve Ertuğrul, bianet'i icat ettiler, hayata geçirdiler, bildiklerini bana ve bize öğrettiler... Başkalarına ve sonra daha başkalarına öğretmeye devam edecekler...
Hepinizi çok özleyeceğim... (NZ)