Bir gece vakti Beriwan’la sohbete oturduğumuzda, sohbetimizin ne kadar süreceğine dair hiç bir fikrim yoktu. Tek amacım o gece, saat kaça kadar sürerse, sürsün röportajı bitirmekti.
Sağolsun Beriwan da koca günün yoğunluğuna aldırmadan gecenin ilerleyen saatlerine kadar hiç itiraz etmeden sahbeti sürdürdü.
Beriwan ismini ilk defa Yılmaz Güney’in “Sürü” filminde duymuştum. Süt sağan kadın demekmiş anlamı. İnsanda uysal bir insan izlenimi yaratan Beriwan isminin, karşımdaki Beriwan’ın asiliğine hiç uymadığını oracıkta anladım.
Beriwan 1974'de Cizre’de doğmuş. Babası Cizreli, annesi Siirtliymiş. Daha küçük yaşlarda asi, inatçı olduğunu, babasını pek sevmediğini söylediğinde şaşırdım.
İlkokul dördüncü sınıfta babasını yitirmiş olmasına ve ölmüş birinin ardından negatif şeyler söylemenin yanlış olduğunu düşünmesine rağmen; bir kaç cümleyle de olsa, babasına olan sevgisizliğini izah etme ihtiyacı duydu.
Gördüğüm kadarıyla adaletli bir insan Beriwan. Küçük yaşlardan itibaren, karşılaştığı haksızlıklara hep karşı çıktığını örnekleriyle uzun uzun anlattı.
Yoksul bir ailenin dokuz çocuğundan biri. Babasının çalışmaması, boş gezmesi; çocukların geçimini sadece annesinin çalışarak sağlaması; babasına duyduğu tepkinin de temelini oluşturuyor. O zamanlar adını koyamasa da, babasının annesine uyguladığı şiddet Beriwan’ı hep rahatsız etmiş. Bu şiddet onu annesine yaklaştırırken, babasıyla arasındaki mesafeyi de açmış.
Gecenin derinliğinde Beriwan, Cizre’de yaşadıkları yoksulluk ve sefaleti anlatırken; bu yoksulluk karşısında onurlu duruşlarının altını çizmeyi de unutmadı hiç! Bazen arkadaşlarıyla sokakta oynarken komşularına gittiğinde ve yemek saatine denk geldiğinde; çağrıldığı sofraya hiç oturmamış. Aç olsa da, komşu sofrasındaki yemeği canı çekse de; “Annem de aynısından pişirmişti. Benim karnım tok” diyerek, komşuların davetini geri çevirmiş.
Annem bize öyle öğretmişti diyor. Bazen eve gidip, ağlarlarmış kardeşleriyle. Çocuklarının bu durumuna dayanamayan anne, en kısa sürede onlara et alacağı sözü verirmiş. Elinden geldiğince de, çocuklarını aç bırakmamaya çalışırmış. Parayı denkleştirdiğinde de, verdiği sözü mutlaka yerine getirirmiş.
Çocuk yaşta başkalarına bağlı olmadan çalıştı
Cizre’deki akranlarının çoğu gibi, ilkokulu ancak bitirmiş Beriwan. Sonra birilerinin yanında çalışmaya pek yanaşmamış. Ama ailesine de yük olmamış hiç.
Okulun kapısında çekirdek, nohut, sakız satmış. Annesinin “ayıptır yapma” demesine aldırmamış. Küçük kağıtlara numaralar yazıp, kendince belirlediği hediyeler karşılığında çocuklara çekilişler yaptırarak para kazanmış. Bayramlarda kendisine bir şeyler almak için bir de kumbara yapmış.
Çocuk aklıyla bayramlarda çocuklarına bir şeyler alan babalardan birisine sahip olmamasına böyle bir çözüm bulmuş. Daha o yaşlarda okul kapısında bir şeyler satmanın ayıp olmadığını annesine anlatmaya çalışmış.
Ankara’da öğrencilikte başarılı olmayıp eve dönen abisinin çalışmamasına, annesinden para almasına, bir de annesine haksızlık yapmasına duyduğu tepkiyi yıllar sonra bile Beriwan’ın ses tonundan hissetmek mümkün.
“Baba hayırsızmış, abi de ben gidip bu yaşta kazma kürekle çalışamam diyip evde oturdu. Annem pamuk, buğday toplayıp bize bakıyordu. Abim de ondan harçlık istiyordu. Bizim ailenin erkekleri çok hayırsız” diye ailesinin erkeklerini böyle anlatıyor Beriwan...
Ailede feodal yaklaşımların çok güçlü olmasına rağmen, annesinin çalışıp eve bakmasını baba ve abilerinin nasıl kabul edebildiğini sorduğumda...
“Annemin çalışmasını da, annemin parasını yemeyi de kabul ediyordu bizimkiler. Ben buna karşı çıkıyordum. Birinde abim bana bir tokat attı. Kendi kendime bunun intikamını alacam dedim. Bir hafta sonra da, abime büyük bir sopayla arkadan vurup kaçtım. Tam bir hafta dayımlarda kaldım” diye gülerek anlattı abisine başkaldırısını.
Savaşın erken büyüttüğü çocuklardan...
1990’lı yıllar tüm Kürdistan gibi, Cizreliler için de çok zor yıllardır. Devlet baskı ve zulümde hiç bir sınır tanımadığı gibi, OHAL’le yönetilmektedir ülke. Kozakçıoğlu’nun Olağanüstü Hal valisi olduğu yıllardır... Evinden alınarak kaybedilenlerin, işkencenin, faili belli cinayetlerin, yoksulluğun altında ezilen halk için kalkışmaların da başıdır bu yıllar.
Savaşın erken büyüttüğü çocuklar, daha o yaşlarda devletin ne olduğunu asker ve polisin baskısıyla çok iyi öğrenmişlerdir. Kürt kentlerinde provakasyonlarla baskı ve zulüm iç içedir. Köy yakmalar, halkın bir bütün olarak köyleri, ilçe ve kentleri boşaltması için elinden geleni ardına koymaz devlet.
Yaşdaşları gibi Beriwan’da çabuk büyür, olgunlaşır. 14 yaşına geldiğinde, PKK’yle tanışır. Yaşı gereği önce gençlikle ilişkiye geçer. Sayıları 70-80 kadardır. Aynı süreçte iki akrabası devlet tarafından öldürülür. Beriwan bunlardan Binevş Agal’la bir kaç kez ablasında karşılaşmış. Ama akrabası Emin Elçi Toru çok seviyormuş. Bunun için yemin etmiş Beriwan. Sonra da örgüte katılmaya karar vermiş.
O yıllar PKK’ye katılımların güçlü olduğu yıllardır. Çocuk, genç, kadın-erkek devletin baskı ve zulmüne isyan edenlerin yüzlerini çevirdikleri dağlar, Beriwan’ın da tercihi olur. Bir süre dağda kalır. Çalışma için yeniden Cizre’ye döner. Ama şanssızlık çabuk yakalar Beriwan’ı. Evleri basılır ve Beriwan gözaltına alınır. Yaşı küçük olduğu için iki gün sonra bıraksalar da, Beriwan artık deşifre olmuştur. Polis bir türlü peşini bırakmaz.
Bunun üzerine arkadaşlarıyla görüşür, durumu anlatır ve Beriwan’ın yeniden dağa gitmesine karar verirler. Onlar bu kararı verirken, dağda Beriwan’ı tanıyan iki kişinin devlete teslim olduğundan, Beriwan’la birlikte çatışmaya katıldıkları ve başka ne biliyorlarsa hepsini polise anlattıklarından bihaberdirler.
Beriwan yeniden dağa gideceğine dair ailesine haber verir. Bir gece de onlarla vedalaşmak için evine gider. Ev basılır, Beriwan ikinci defa gözaltına alınır. Tabii bu defa kimse çocuk yaşta olmasına aldırmaz. Ellerini bağlarlar Beriwan’ın. Gözlerini kapatırlar. Ve işkenceye başlamak için de fazla beklemez işkenceci polisler.
Beriwan gecenin koynunda yaşadığı işkenceleri anlatırken, işkencecilerin genellikle geceleri işkence yaptıkları aklıma geldi. O yıllarda İstanbul’da Terörle Mücadele Şubesi'nde sistematik işkenceye maruz kalmış biri olarak; 14 yaşındaki bir çocuğa böylesine zalim davranılmasına isyan ederken, biraz soluklanmak için kısa bir mola verdik Beriwan’la...(FE/HK)