Bir Bektaşi tekkesinde ehil, asıl adı Ahmed Edib olan ve kendine Harabi mahlasını yakıştıran zat o çok bilinen dizeleriyle;
"Ey Zahit Şaraba Eyle İhtiram
İnsan Ol Cihanda Bu Dünya Fani
Ehline Helaldir, Na Ehle Haram
Biz İçeriz Bize Yoktur Vebali" kelamını bundan yüzelli yıl kadar önce eder.
Bu dizelerde anlayana bir nasihat vardır. Her önüne gelene "zahidi" bir tavırla inancın hayli daraltılmış kalıpları içinde yaşamaya zorlayan bir tavrına karşılık gelen bir tavır.
O tavır rindane bir tavırdır. Kalender, gönül ehli bir tavır alış. Naili'nin iki dizesinde varlık bulduğu kabilden:
"Solmuş çemenin gülleri bülbülleri hamûş
Düşmüş yine meyhaneye rîndan-i kadehnûş"
Bu girizgah, yani yüzü meyhaneye dönük yaşayan rindliğe, zahidane bir eda ile karşı durmak aslında insan-ı kamillikle kavgalı olmanın asırlarca süren ruh halidir.
Bunları yazmama sebep olan meyhane kültürüne bir kitapla daha çentik atılmasına sebep olan bir yeni çalışma.
Yeni dedimse 2019'un sonbaharında çıktı Ahmet Çakmak'ın Ben u Sen* kitabı.
Ben û Sen, Diyarbakır'da eski adı halk arasında bilinen tabiriyle "pavyonlar sokağı"nda bir meyhane. Hoş, Pavyonlar Sokağı namlı sokakta bugün artık tek bir pavyon kalmayıp özel hastaneler ve eczaneler doluşsa da Ben û Sen orda.
Geçmişi önceki yüzyılın seksenlerinden bu yana memlekete mal olmuş, bir anlamıyla kültür mirası kimliği kazanmış mekânlarından Ben û Sen.
Ahmet Çakmak romansı bir üslupla, Ben û Sen'in Ben û Sen olduğu döneminin toplumsal ve siyasî havasıyla haşır neşir renkli ve ahenkli ortamını anlatmış.
Kendi çapında efsaneleşmiş anılarını, rivayetlerini, müdavimlerini, özel tiplerini hikâye ediyor. Ben û Sen meyhanesi üzerinden doksanlı yılların kepenk kapamalar ve faili meçhuller şehirde zuhur ederken o günlerin Ben û Sen'inde nasıl bir algıya karşılık geldiğini ve daha da ötesini anlatıyor.
Tabi bu anlatıyı çok sıkı bir gözlemle meyhane müdavimlerinin masaları üzerinden anlatıyor.
Esnaflar Masası, Kömürcüler Masası, Sanatçılar Masası, Garibanlar Masası, Tefeciler Masası, Erkenci Öğretmenler, Çok Efendi Emekli Adamlar Masası, Sonradan Tövbe Edenler Masası, Kürt Yazarlar Masası, Gereksiz Adamlar Masası, Tek Tabanca Adamlar Masası, Solcu Gençler Masası ve Gece Adamları Masası'yla ve zaman zaman ortama düşen tek tekçilerle kahramanı meyhane olan bir roman Ben û Sen. Müdavim şahsiyet isimleri yakıştırma adlarla kitapta varlık bulsa da yaşayan yaşamayan şahsiyetleri bilmek mümkün.
1932 yılında şehirde açılan Rakı Fabrikasının kırklı yıllarda ürettiği "Ali-yül ala" Ruh Rakısından bugünlere belki de bir kültürün son deminin bir kitapta somutlaşmış hâli.
Malum kültür kavramı çok anlamlı. Yaşı bugün ellinin üzerinde olanlar meyhane kültürü dediğimiz ehil geleneği bilenler. Gösterişten, caka satmak fiyaka yapmaktan uzak duranlar. İşte Ahmet Çakmak o günlerin o yılların son demlerini yazmış.
Meyhanenin müdavim şahsiyetlerinden ve her daim masası olan şair İhsan Biçici ağabeyin dizeleriyle;
"ağalar, efendiler
ve de Hayik Efendi
Kürdi bir hava birden takılırdı cümbüşe
o küçük meyhanede
bir sevdayı yeniden birlikte Yaşar gibi
sanki dertler tükenip
acılar biterdi de
devrilirdi kadehler müzikle peş peşe..."
Malum şehir dediğiniz mekân ve insan ilişkisi üzerinden hafıza ile yaşar. Ben û Sen bugün daha modernize olmuş. Eski erkek egemen kimliğinden hayli sıyrılmış, kadınların kendi masaları olan bir mekân. Belki on yıl yirmi yıl sonra da birileri çıkar bugünün yaşananları üzerinden bu yılların ben u sen'ini yazar.
Ama o yılların mekân ve insan ilişkileri üzerinden bir meyhane çeperinden şehre düşen izdüşümü okumak için Ahmet Çakmak'ın Ben û Sen'i okunmalı.
*ahmet çakmak, ben u sen, iletişim yy. 2019
Not: Söyleşi & İmza; insan, mekân, edebiyat. Ahmet Çakmak - Şeyhmus Diken 11 Ocak 2020 cumartesi. Saat: 13.15-14.15. Sonrasında iletişim yayınları standında kitap imzası. Adana (Çukurova) kitap fuarında olacağım. Bekleriz...
(ŞD/PT)