Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, köşe yazarı Hıncal Uluç'u arayıp, olur da idareyi atlatırlarsa metruk halde duran Atatürk Kültür Merkezi'ni (AKM) iki yılda yeniden yapıp Taksim'de trafiği de yer altına alacaklarını söylemiş.
Bununla da durmamış, "çılgın" bir projesi olduğundan bahsetmiş. Gerçi Erdoğan "yazılmaması kaydıyla söylüyorum" filan dememiş ama Uluç "önce insan olduğu için" ve "başbakandan sahne çalmak istemediğinden" bu çılgın projeyi kamuya aktarmadı.
Erdoğan'ın efsanevi İstanbul belediye başkanlığı ve iktidardaki sekiz yıllık icraatlarına bakarak çılgın projesinin ne olacağını tahmin etmek mümkün olabilir mi? Birkaç seçenek var...
Boğazın üzerini kapatmak: Böylece ne trafik sorunu kalır ne de boğazda gemi kazası ihtimali. Ayrıca bu projenin sosyal faydaları da saymakla bitmez. Örneğin boğazı her gördüğünde aklına rakı gelen akşamcılar otomatikman alkol tüketimini durdurur. Orataya çıkacak devasa alan BELTAŞ'a 35 yıllığına kiralanır, alışveriş merkezleri yapılır. BELTAŞ kederlenenlere üzüm suyu ikram eder. Ayrıca, boğaz dev bir kanalizason borusu olarak gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Nasılsa kimse görmeyecek.
Dev metrobüs projesi: Eğer yeterince uzun otobüsler olursa, müşteriler otobüsün hareket etmesine gerek kalmadan bir ucundan girip diğerinden yürüyerek istedikleri yere ulaşabilir. Benzin sarfiyatı da olmayacağı için küresel ısınmayla mücadeleye de katkısı olur bu projenin.
Her vadiye bir kongre: İstanbul malum yedi tepeli şehir. Tepelerin arasında ne var? Vadi. Kurulacak kongre merkezleri kongre turizmini görülmemiş boyutlara taşır. Döviz akışı aratar, ekonomi büyür. Kriz teğet geçer. Yeterli sayıda kongre bulunamazsa çeşitli sivil toplum örgütlerine baskı yapılır, kongre düzenlemezlerse bertaraf olacakları hatırlatılır.
Çocuk üretim merkezleri: Çiftleşmek isteyen çiftlerin rahatça sevişebileceği gizli mekanlar kentin dört bir yanında kurulur. Üç çocuğa ulaşan çiftlere sertifika verilir, fazladan her çocuk için beyaz, sarı, kahverengi ve siyah kuşak dereceleri dağıtılır. Siyah kuşak sahiplerine hastane kuyruğunda öne geçme, bayramlarda bedava şeker gibi güzellikler yapılır.
Başbakanlık Türkiye Sevdası Müzesi: Çeşitli açılım konuşmalarında adı anılan isimlerin tanıtıldığı dev bir kültür hizmeti. Ahmet Kaya'dan Erdal Eren'e, Ahmet Yesevi'den, Pir Sultan Abdal'a; balmumu heykeller, yazılar, multimedya gösterimleriyle zenginleştirişmiş bir mabet. Müze Kart sahiplerinin müzeye bedava girişi sağlanır; yabancılardan iki kat bilet parası alınarak bütçe açığı kapatılır.
Gebze-Avcılar iftar sofrası: Guiness rekorlar kitabına girmesi kesin bir proje. Propaganda merkezleri, protokol sıralarıyla iyi düzenlenmiş, sadece Ramazan'da değil yılın 12 ayı hizmet verecek bir tesis. Akşam trafiğinde eve yetişemeyen sürücülerin kolayca faydalanması için E-5 boyunca kurulur. Masa örtüleri ve koltuklara alınacak reklamlarla finanse edilebilir, sürdürülebilir bir proje olur. Böylece Avrupa Birliği de onay verir. (EA/EÜ)