İşsizlikteki artış nisan ayında da sürdü. Geçtiğimiz ay içinde Fransa'da işsiz sayısı 58500 arttı. Artış miktarı geçtiğimiz aya göre daha düşük ama yine de önemli. Nisan ayındaki artışla birlikte 2009 yılının başından bu yana işsiz kalanların sayısı 300 bini geçti. İşsizlikteki artış 12 aydır sürüyor. Krizden çıkış yönünde her hangi bir eğilim ne Fransa'da ne de Avrupa'da gözleniyor. Hatta bazı ekonomistler durgunluğun, hatta gerilemenin bir süre daha kalıcı olduğu düşüncesindeler. İşte Fransa bu koşullar altında 7 haziran pazar günü yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine hazırlanıyor.
Seçimlere bir haftadan az kaldı. Çeşitli parti ve grupların sürdürdüğü seçim kampanyasında bugüne kadar, Avrupa Ekoloji'nin sözcüsü Daniel-Cohn Bendit'in dışında kimse Avrupa'yı tartışmadı. Kampanya boyunca Avrupa gerçeği ve onun sorunları hiç ele alınmadı. Kampanya doğrudan Fransa iç politikasına yönelik yapıldı ve yapılıyor. Avrupa'yı temel alan bir tartışmadan kaçınılıyor.
Geçmişte Avrupa üzerine yapılan tartışma "entegrasyon mı, ulusalcılık mı" ekseninde sürdürülüyordu. Ama bugün bu tek boyutlu tartışma yeterli olmuyor. Entegrasyondan yana olanların arasında da önemli farklılıklar var ulusalcıların Avrupa'ya yaklaşımında da. Avrupa Birliğinin kuruluşunun yarattığı ekonomik ve sosyal gelişmeler solda endişelere neden oluyor. Sağın bir kesimi ise ulusal kimlik konusunda çok duyarlı. Türkiye'nin birliğe katılması konusu ise sağıyla soluyla tüm politik grupları etkiliyor.
Sol söylemini "sosyal Avrupa" üzerinde yoğunlaştırırken, toplum projesi olarak nasıl bir Avrupa istiyoruz sorusu karşısında ortak bir tavır ortaya çıkmıyor. Bu konuda sağ - sol ayrımı seçmenin tavrını belirleyen tek ve birincil etken de değil. Avrupa çok boyutlu bir şekilde algılanıyor, her siyasi yapı içinde nüans farkları var. Bu nedenle partiler seçim kampanyasını Avrupa ekseninde yürütmekte zorluk çekiyorlar.
Avrupa eksenli tek kampanya "Avrupa Ekoloji"den
Daniel-Cohn Bendit "Ren nehrinin iki yakasını birleştirdik sıra Boğaz'ın iki yakasını birleştirmekte" sözleriyle açıklıyor nasıl bir Avrupa istediğini. Hatta zaman zaman İsrail ve Filistin'i iki ayrı devlet olarak içine alacak şekilde genişletiyor Avrupa'nın sınırlarını. Bu teknik bir konu değil onlar için, çok kültürlü bir toplum modeli önerisi. Bu yanıyla ayrılıyor Türkiye'nin birliğe katılımına karşı çıkmayan diğer gruplardan.
Avrupa Ekoloji, bir Avrupa anayasası, yeni bir seçim sistemi gibi önerileriyle de nasıl bir Avrupa sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor. Demokratik bir hamleyle Avrupa Birliği'ne yeni bir ivme kazandırılmasının gerekliliği üzerinde duruyor.
Köylü Federasyonu başkanı ve Avrupa Ekoloji'nin adayı José Bové ile Daniel-Cohn Bendit'in birlikte imzaladıkları Le Monde gazetesinde (29 mayıs 2009) yayınlanan tartışma metninde ikili bir referandumla onaylanacak (biri Avrupa çapında diğeri devletler düzeyinde değerlendirilen) yeni bir anayasa süreci öneriliyor. Böylece kıta ölçeğinde kabul edilen anayasanın, ülke içinde reddedilmesi halinde, o ülkeye birlik içinde kalma veya kalmama seçeneği bırakılmış olacak.
Seçim sistemi konusundaki önerilerini ise şöyle özetleyebiliriz : 1) Avrupa'nın geleceğinin belirleyecek konularda kıta çapında yapılacak genel oyla referandum uygulaması. 2) Avrupa Parlamentosu seçimlerinin giderek kıta çapında düzenlenen listeler üzerinden yapılması, liste başlarının da aynı zamanda komisyon başkanı adayı olmaları.
Böylece "Avrupa Birliği'nin işleyişinin, 27 üye devletin, kıta çapındaki süper pazar içinde karar alımını kolaylaştırmak ile sınırlandırılmasından" çıkıp elli yıldır süren ekonomiyle sınırlı entegrasyon çabalarının "demokratik bir siyasi kimliğe" dönüşmesi öneriliyor.
Sağda sukünet, solda çekişme
Seçimlerden bir hafta önce yapılan kamuoyu yoklamalarında Sarkozy'nin partisi UMP (Halk hareketi için birlik Partisi) yüzde 26'lık oy oranıyla il sıradaki yerini koruyor. Sağın sağında ve aşırı sağda da bir hareketlilik yok. Yüzde 4,5 ile 6 arasında değişiyor oy oranları.
Gerçek seçim çekişmesi iktidar ile muhalefet arasında değil, sosyalistler, merkezciler ve solun solu içinde ve birbirlerine karşı yaşanıyor. Sosyalist Parti yüzde 20'nin altına düşmeme çabası içinde. Sosyalistler ile Merkezciler (%13) (Modem) arasında oy kaymaları görülüyor. Örneğin geçen kamuoyu yoklamalarına göre Sosyalistler 1 puan kazanırlarken merkezciler aynı oranda oy yitirdiler. Merkezcilerin alacağı oy oranı, gelecek yıl yapılacak Bölge seçimleri ve 2012 Cumhuraşkanlığı seçimlerindeki ittifak veya işbirliği pazarlıkları açısından önemli. Sosyalist Parti içinde merkezcilerle yapılacak ittifak üzerine bir tartışma sürüyor. Aynı sorun Sol Cephe için de geçerli elbette. Sosyalist - Merkezci ittifakı Komünistleri ve Sol Parti'yi dışarıda bırakabilir.
"Sol Cephe" solda yankı buldu
Yeni Antikapitalist Parti ile Sol Cephe arasında solda liderlik mücadelesi yaşanıyor. Yeni Antikapitalist Parti'nin "mücadele ile devrim" sloganının karşısında "oyla devrim"le yer alan Komünist-Sol Parti birlikteliği sol kamuoyunda belirli bir yankı buldu. Başlangıçta bu hiç te kolay değildi. Sol Cephe yapılan kamuoyu yoklamalarında Yeni Antikapitalist Parti'nin önüne geçti (yüzde 6 ya karşı yüzde 7). Sol Cephe için öncelik seçimi Yeni Antikapitalist Parti'nin önüne bitirmek. Ve bu başarıyı, 7 haziran seçimlerinden sonra, "Sol Cephe"yi "Halk Cephesi"ne dönüştürmekte kullanmak. Sosyalist Parti'yi de olabildiğince zayıflatarak solun yeniden yapılanmasına giden yoldaki engellleri azaltmak.
Yeni Antikapitalist Parti siyasi proje sıkıntısı çekiyor
Sol seçmen Yeni Antikapitalist Parti'nin sözcüsü Olivier Besancenot'un muhalif tavrında ve söyleminde kendini buluyor ama sorun somut çözümlere gelince Besancenot'un söylemi yetersiz kalıyor. Seçmen, karşısında siyasi bir proje bulamıyor. Bu durum kampanya öncesi kazandığı sempatinin oy verme eğilimine dönüşmemesinin birinci nedeni olarak görünüyor. Ayrıca Sol Cephe'den gelen birlik çağrılarının karşılıksız bırakılması da sol seçmeni olumsuz etkilemiş durumda.
Seçimin sürprizi Avrupa Ekoloji'mi olacak
Daniel Cohn-Bendit zoru başardı. Önce José Bové gibi dernek ve sendika çevrelerinden gelen kişiliklerle, yeşiller partisi içinde yer alan militanları "Avrupa Ekoloji" şemsiyesi altında bir araya getirdi. Daha sonra da, Avrupa merkezli bir kampanya yürüterek dinlenilirliğini arttırdı. Avrupa Ekoloji'ye oy verilmesi için bir neden yarattı. Şu andaki kamuoyu yoklamaları yüzde 11'lik bir şans tanıyor ekolojistlere. Ama ekolojist oyların dağılma olasılığı da var. Liderliğini Antoine Waechter'in yaptığı "Bağımsız Ekolojik ittifak" yüzde 1,5'la Avrupa Ekoloji'yi etkileyebilir.
Avrupa Ekoloji için gerçek tehlike Merkezden geliyor. Üçüncü sıraya yerleşmiş görünen Modem listesi içinde ünlü bazı ekolojistler liste başlarında yer alıyor. Bu nedenle Daniel Cohn-Bendit bir süredir oklarını Merkezcilere yöneltti. Modem'in lideri François Bayrou'yu "seçim kampanyasını Avrupa merkezinden kaydırarak cumhurbaşkanlığı seçimleri için araç olarak kullanmakla" suçladı. Ekolojistler için hedef, Fransa düzeyinde üçüncü sıraya yerleşemezlerse bile, en azından Paris ve çevresinde (Ile de France) Modem'in önüne geçmek.
Daniel Cohn-Bendit, sürekli Avrupa düşüncesini öne çıkartarak Avrupa Ekoloji'i diğerlerinden farklılaştırmayı başarmak üzere. Bizim Dany, bu başarısını, 2010 yılında yapılacak bölge seçimlerinde "Bölge-ekoloji" listesiyle tekrarlayarak Fransa politik sistemi içine uzun vadeli yerleşmeyi hedefliyor.(SŞ/EÜ)