Geçtiğimiz hafta Avrupa Alevi dernekleri bir açıklama yaparak, Kürt halkına yönelik baskı ve zulümlere karşı dayanışma içinde olduklarını duyurdu.
Alevi Dernekleri yaptıkları açıklamayla hem üyelerine, hem genel olarak Alevilere ve hem de Türkiye ve Avrupa kamuoyuna seslendi.
Türkiye halklarından AKP iktidarının savaşına ortak olmamalarını, Kürt halkına yönelen baskı ve zulümlere sessiz kaldıklarında; bir gün bu ateşin kendilerini de yakacağı uyarısında bulundular.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonları (AABK) olarak yaptıkları çağrıyla önce Alevi derneklerinde açlık grevleri başlattı.
Açlık grevlerine paralel olarak da, Türk Büyükelçilik ve Konsoloslukları önünde basın açıklaması, mitingler örgütleyip, siyah çelenk bırakma eylemi gerçekleştirdi.
Alevi derneklerinin devlet zulmüne karşı Kürt halkıyla dayanışma çağrısı da, bu amaçla kurumsal olarak merkezi eylemler düzenlemeleri de önemli.*
Tarihsel olarak devletin baskı ve zulmünden kaçarak kurtulmayı denemiş, sonraki süreçlerde kendilerine baskı ve zulmü uygulayan CHP saflarında birleşmiş bir inanç topluluğu Aleviler.
Sünni İslam’ın hakim olduğu Türkiye’de CHP’nin laikliğine sığındılar.
Tarih boyunca Aleviler bir gün Şafi Kürtlerin kendilerine saldıracağı korkusuyla CHP’nin yanında olmuş; laikliği CHP’yle özdeşleştirmişler.
Bunun içindir ki Aleviler, CHP’nin Alevilere karşı yürüttüğü “ikiyüzlü” politikaların ve Kürt sorunundaki devletçi, tekçi tutumun karşısında yer almak yerine, yanında yer almayı tercih ettiler; CHP eliyle devletin tekçi politikalarına yedeklendiler.
Bu tavır, her zaman Alevilerin zararına olmuş. Alevilerin CHP iktidarları dönemlerinde baskılara maruz kalmış katliamlar yaşandı...
Kürt hareketi, Kürtler sözkonusu olduğunda ise, Kürt-Alevilerin bir kısmı, Kürtlüklerini inkar etmekte hiç bir sakınca görmedi.
Türk Alevilerle Kürt Alevilerin, Kürtlerle aralarına bir mesafe koyma gayreti ise değişik düzeylerde de olsa hep varolmuş.
Devletin bu alandaki önyargıları büyütüp besleyen kışkırtıcı politikaları etkili oldu. Aleviler, Kürt sorununda Kemalist ve sosyal şoven tutum sergiliyegeldiler.
7 Haziran Genel Seçimleri bütün ötekileştirilenler gibi Aleviler açısından da yeni bir eşik oldu.
HDP’nin yeni yaşamı birlikte inşa etme projesi, tüm Alevileri CHP’den koparmayı başaramasa da, önemli bir kesiminin sempatisini kazandı.
Yıllarca CHP’nin politikalarına takılan Alevilerin önemli bir kesiminin kafasında soru işaretleri yarattı, önemli bir kısmının da oylarını aldı.
Ne yazık ki, 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tablo çok uzun sürmedi!
Erdoğan ve AKP’si halklarımızın önüne yeniden seçim sandığını koymakla kalmadı...
Bir savaş ortamında Türkiye’yi seçimlere götürdü.
Ve gelinen nokta herkesin malumu...
Bugün Kürt halkına karşı devletin sokağa çıkma yasaklarıyla başlatarak sürdürdüğü savaşın bütün yıkımı Kürt illerinde yaşanıyor.
Devlet 1990’lı yıllarda köyleri, mezraları boşaltıyordu; şimdi il ve ilçeler boşaltılıyor.
24 Temmuz’dan beri hiç bir hukuk, kural tanımadan Kürt halkına karşı sürdürülen bu savaşta, uluslararası hukuk kurallarına uyulmuyor.
Genç-yaşlı, kadın-erkek, çocuk demeden Kürtler katlediliyor, evleri başlarına yıkılıyor.
Sürmekte olan bu savaşa karşı Alevilerin ilk defa örgütlü olarak AKP’nin Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşta Kürt halkının yanında olduklarını deklere etmeleri, açlık grevleri ve değişik eylemler örgütlemeleri önemli bir adım.
Ancak belirtmek gerekir ki, Alevi derneklerinin merkezi bir kararla başlattıkları bu açlık grevleri ve eylemlere katılımın düşük olması, hatta bu kararı alan yöneticilere ve eylemlere katılanlara karşı alttan alta bir karalama kampanyası sürdürülmesine şaşırmamak gerekiyor.
Çünkü CHP, Vatan Partisi ve ulusalcıların etkisinde olan bu kesimlerde Kürtlerle-Aleviler arasına kalın bir çizgi çizilmesi gerektiğini düşünenlerin sayısı hiç de az değil.
Dolayısıyla Alevi halkını bölen ve fiilen AKP’ye yedekleyen bu gerici tavra karşı mücadele yürütmek güncel devrimci bir görev olarak AABK içindeki ilerici, devrimci-demokrat birey ve grupları bekliyor.
Genel merkezin talimatına rağmen Kürt halkıyla dayanışma eylemlerine katılmayıp, katılımın olmaması için çaba sarfedenler hafıza kaybına mı uğradılar?
Aleviler, tarih boyunca süren devletin ötekileştirici, baskı altına alan tutum ve politikalarını unutmuş olabilirler mi?
Bugün Kürtlere karşı her çeşit baskı ve zulüm araçlarını devreye sokarak Kürt kimliğini yoketmeye, Kürtlerin özgürlük taleplerini bastırmaya çalışan devletin Alevileri Sünnileştirme politikalarından hiçbir zaman vazgeçmediği biliniyor.
Aynı devletin yarın Alevilerin en küçük hak talebine bile tahamül edemeyeceğini, en doğal, en insani demokratik talebi baskı ve zulümle bastırdığı gibi, Alevilerin taleplerine karşı da benzer bir tutumu izleyeceğini görmek için müneccim olmak gerekmiyor.
Bugün Kürtlere, yarın Alevilere ve başka kesimlere yönelecek devlet şiddetinin Kürt halkına karşı yürüttüğü bu savaşta Kürt halkının yanında olmayı tercih etmeyen Alevilerin önemli bir kesimi, yarın sıra kendilerine geldiğinde kimden nasıl bir dayanışma bekleyebilir.
Dolayısıyla, bugün Kürt özgürlük hareketine ve Kürt halkına yönelen devletin saldırısına karşı tutum almak, Alevilerin de son şansı olduğu bilinmelidir.
Elbette bu şansı değerlendirmek yine Alevilere ve Alevi örgütlerine düşüyor.
Aksi takdirde AABK’nın yayınladığı bildirideki gibi, bu ateş yakında herkesi yakacak. (FE/HK)
* Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) da 30 Aralık 2015 günü 23 ilde "Savaşlara hayır, çocuklar ölmesin" çağrısıyla dönüşümlü açlık grevi başlattı.