Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 19 Aralık Perşembe günü üçüncü toplantıyı yaptığında masada ücret yoktu.
Sabahına Başkanlar Kurulu’nu toplayan TÜRK-İŞ, toplantı sonrası “Masaya rakamı niye TÜRK-İŞ getirmiyor” tepkisine karşılık talep açıkladı: 29 bin 583 TL. Bu enflasyon (yüzde 45) + yüzde 20 refah demekti. Ergün Atalay işçiler açısından zorlu bir yıl olduğunu ve tek zam yapıldığını belirterek “Verirlerse imza atarız vermezlerse imza atmayız” dedi ve kırmızı çizgiyi çizdi.
Komisyondaki işçilerden Sezer Özseven de hem hükümeti hem de işveren tarafı Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nu (TİSK) eleştirircesine "Masada kurabiyeler var, sular var, çaylar var ama rakam yok” diyerek durumu özetledi.
Dört gün sonra, 23 Aralık Pazartesi günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın huzuruna çıktı, kabine toplantısına katıldı. Hemen sonrasında da komisyonunun son toplantısını perşembe veya cuma günü yapıp ücreti açıklayacaklarını söyledi. Herkes de bu toplantıyı beklemeye başladı.
24 Aralık Salı sabahı Balıkesir’de bir mühimmat fabrikasından patlama haberi geldi. 11 işçi ölmüştü. Işıkhan da gün boyu Balıkesir’deydi. Son açıklamasını 15.30 sularında yaptı. Mesai bitti. Piyasalar kapandı. Ajanslar asgari ücret toplantısının 20.30’da yapılacağını geçmeye başladı.
Herkes “Ne oluyor?” diye sorarken TÜRK-İŞ karar için toplantıya çağrıldıklarını ancak teklif konusunda kendilerine bir bilgilendirme yapılmadığını, bu nedenle de toplantıya katılmama kararı aldıklarını açıkladı.
Akabinde Bakan Işıkhan ve işveren temsilcisi TİSK ile bir araya geldi. Basına kapalı olarak görüştü. Toplantı başlayalı 15 dakika olmuştu ki Bakan Işıkhan kameraların karşısına geçti. Geçmişteki zam oranlarını sıraladı ve 2025 asgari ücretini yüzde 30’luk bir zamma karşılık gelen 22 bin 104 TL olarak açıkladı. Erdoğan da “Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun" demekle yetindi.
Plansız planlama
Yukarıda anlatılanlar son altı günün özeti. Ancak kimsenin sorularının cevapları değil. Mesela komisyon neden ani bir kararla toplandı? Mesela açıklanan ücretten kim kârlı çıktı? Kimin istediği oldu? Bunların cevabı yok. Bu sorulara cevap arayalım.
Öncelikle Bakan Vedat Işıkhan’ın 23 Aralık Pazartesi yaptığı açıklama biraz ilginç karşılandı. Işıkhan, TÜRK-İŞ’in teklifini görmezden geldi. Gün beklentilerini kırmaya yönelik bir adım attı ve tarih belirtti. Ancak atladığı konu 26 Aralık Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplantısı olduğuydu.
Yani Merkez Bankası yarın tarihi olarak nitelendirilebilecek bir faiz kararı verecek. Bu kararı vermesi için de tek gösterge enflasyon değil. Öncelikle Türkiye ekonomisinin resesyonda olduğunu söylemek yanlış olmaz. Son çeyrekte yıllık bazda yüzde 2,1 büyüse de ekonomi, sanayi üretimi beş aydır daralıyor. Ekim’de yıllık olarak yüzde 3,1 küçülmüş. Üretim durma noktasında. Ayrıca veriler stagflasyona işaret ediyor. Yani yüksek enflasyon ve işsizliğin aynı anda görülmesi.
Merkez Bankası yüksek faizin sanayicileri yani sermaye sahiplerini zora soktuğunun, işsizliği de yükselttiğinin farkında. Eylül’den beri yerli yabancı herkes Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine ne zaman başlayacağını konuşuyor. Tabii ki tek konuşulan faiz değil aynı zamanda asgari ücret.
Hemen örnek vereyim. Dünyanın en büyük bankalarından birisi olan Deutsche Bank, Ekim’de yatırımcıları için bir analiz yayımladı. Çok özetle iç talebin beklenenden daha güçlü olduğunu bunun da enflasyonun düşüşünü sekteye uğratabileceğini söyledi.
Asgari ücretin enflasyon açısından kritik bir önemde olduğunu savunup beklentilerinin yüzde 25-30’luk bir zam olduğunu aktardı. Banka ayrıca asgari ücrette yüzde 30'un üzerinde bir artışın, yavaşlayan ekonomi ortamında işletmeleri zor durumda bırakacağı belirtti. Faiz indirimi içinse Ocak 2025’i işaret etti.
Deutsche Bank’ın asgari ücret tahmini: Yüzde 25-30’luk artış
Asgari ücret ve faiz konusunda tahminde bulunan tek banka Deutsche Bank değil. New York merkezli bir başka yatırım bankası Morgan Stanley, son raporunda Merkez Bankası’nın faiz indirimi beklentisini Ocak’tan Aralık’a çekti. Asgari ücret artış beklentisinin de yüzde 30-35 bandında olduğunu ifade etti.
Yine büyüklerden bir başka yatırım bankası JPMorgan da asgari ücret beklentisini yüzde 30 olarak yatırımcılarına duyurdu. O da faiz indirimi için Aralık’ı yani yarını işaret etti. Citi, HSBC ve IMF’nin tahminleri de bu bankalardan farklı değil. Bu bankaların Ankara’yla ilişkilerinin iyi olduğunu düşünerek doğru tahminde bulunmaları yadırganacak bir durum da değil.
Merkez Bankası da işçiyi vurdu
Merkez Bankası’nın asgari ücret için söz söyleme yetkisi yok. Merkez Bankası yönetici heyetinin asgari ücretle ilgili halka yaptığı bir açıklama da yok. Ancak yöneticilerin yurtdışında yatırımcılara yaptıkları açıklamaları gazeteciler sayesinde biliyoruz.
Merkez Bankası asgari ücretin artık gerçekleşen değil hedeflenen enflasyon oranda artırılmasını istiyor. Birçok kez de bunun garantisini verircesine yabancı yatırımcılardan Türkiye’ye para getirmelerini istediler.
Mesela Başkan Fatih Karahan Washington’da yatırımcılarla buluştuğu bir toplantıda asgari ücrete yüzde 25 civarı bir artış yapılmasının 2025 enflasyon görünümüyle uyumlu olacağını söyledi.
Hemen ardından Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da enflasyona zarar vermeyecek bir artışı savunan açıklama yaptı. Ayrıca Akçay, asgari ücrette ileriye dönük endekslemeye geçilmesi önerisinde bulundu. Bu, asgari ücrete Merkez Bankası’nın 2025 için belirlediği yüzde 21 hedefi oranında zam yapılması anlamına geliyordu.
Yani Merkez Bankası asgari ücreti çoktan fiyatlamıştı.
Yeni Şafak manşeti
24 Aralık’ta iktidara yakın Yeni Şafak “Yüksek faiz çıkmazına son” manşetiyle çıktı. Yüksek faiz politikasının ekonomiyi soğuttuğunu belirterek faizde sınırlı değil yüksek bir indirim istedi. Tam ifade şuydu:
“Ekonomiyi soğutma çalışmasının enflasyonu beklenen ölçüde düşürmezken yatırımların azalmasına, emek yoğun sektörlerde işten çıkarmalara ve bazı işletmelerin üretimi yurt dışına kaydırmasına neden oldu. İş dünyası, perşembe günü Merkez Bankası’ndan halen yüzde 50 olan faizde sembolik değil yüksek indirim istiyor.”
Bu haber Yeni Şafak’ın faizlerle ilgili ilk haberi değil. Hatta 2021’de attıkları “Bu operasyonu kimin adına çektiniz” manşeti dönemin Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı koltuğundan etmişti.
Zamanla manidar mı bilemem. Ancak belli olan bir şey var. Merkez Bankası, Perşembe günü faiz kararını açıklayacak. Bir yandan beklentilerle paralel faizi indirmek istiyor, diğer yandan da sıkı para duruşunu korumak istiyor. Sıkı para politikasına engel olaraksa asgari ücreti görüyor.
Hükümet işte böyle bir ortamda ani bir kararla Asgari Ücret Tepit Komisyonu'nu topladı. TÜRK-İŞ’siz masada hem işverene hem de Merkez Bankası’na tam da istediğini verdi. Zammı yüzde 30’la sınırlandırdı. Ücreti baskıladı, Merkez Bankası’nın faiz indiriminin önündeki tüm engelleri kaldırdı.
Sermaye parasını katlamaya başladı
Bunun altında iki düşüncenin yattığı aşikar. İlki “asgari ücretteki artışın enflasyona sebep olduğu”, ikincisi ise “faiz giderinin artık karşılanmayacak bir boyuta geldiği”.
Her iki durumun da sorumlusu olan hükümet, ekonomik krizin faturasını çare olarak işçilere kesti. Para arzını, haliyle talebi kısarak enflasyonu paralelinde de faizi düşürmeyi amaçladı.
Şimdiden bunu başardı da. Asgari ücreti arkasına alan Borsa İstanbul günü yüzde 2’den fazla kazançla açtı. Üstelik son iki haftadır düşüyor ve 9 bin 672 gibi tehlikeli bir bölgede görülüyordu.
Asgari ücrete sadece sermayenin işine yarayacak bir oranda zam yapılması bugün parayı elinde tutanların servetlerine küçük bir ekleme yaptı. Yarın faiz kararıyla birlikte bir kazanç daha elde edecek gibiler.
Durum işçiler açısından ne kadar kötü gözüküyorsa o kadar kötü. Açlık sınırının 20 bin 562 TL (Kasım’da ölçülen) olduğu Türkiye'de işçilerin zorlu bir yıl geçireceği muhakkak. Daha ne kadar kemer sıkabilirler ya da sıkabilirler mi bunu zaman gösterecek.
(HA)